AKP işçiyi bir de vergiyle soyuyor | "Soyguna son verin, servet vergisi getirin"
AKP'li yıllarda ücretlerden kesilen vergi soyguna döndü. Vergide işçi lehine düzenleme yapılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Mustafa Durmuş, servet vergisi getirilmesi gerektiğini söyledi.
Görsel: Freepik
Murat UYSAL
İstanbul
Türkiye’de iktidar politikalarının yarattığı yüksek enflasyon iğneden ipliğe her şeyin fiyatının kısa süre içinde artmasına neden oluyor. Yurttaşlar aldığı ürünü birkaç gün sonra dahi aynı tutara alamıyor. Ücret ve maaşları bir yandan enflasyon reel olarak düşürürken, diğer yandan da aydan aya artan vergi dilimi ele geçen ücret ve maaşların azalmasına neden oluyor. Sene başında net 12-13 bin lira alan işçinin brüt ücreti, ek zamlarla artsa bile, ele geçen net ücret artan oranlı gelir vergisi kesintisiyle 15-16 bin lira seviyesinde kaldı.
VERGİ İŞÇİNİN ÜCRETİNİ SENE SONUNA KADAR ERİTİYOR
En temel ihtiyaçlardan olan ekmek fiyatı yıl başından bu yana iki kat arttı. Ocak ayında 5 lira olan 200 gram ekmek bugün 10 lira. Sık sık geçim hesabı yapılan simit ise 7 liradan 10 liraya çıkmış durumda. Türkiye Ziraat Odaları Birliği verilerine göre sene başında market fiyatı 135 lira bandında olan beyaz peynirin kilosu bugün 300 liraya kadar çıktı. Yıl başında 45 lira olan 1 litre sıvıyağ bugün zincir marketlerde 70 liraya satılıyor. Birçok üründe benzer oranlarla artış söz konusuyken işçi ücretleri için aynı oranda zamdan söz etmek mümkün değil. İşçinin ücreti brüt olarak artsa da geçmişe kıyasla çok daha erken girdiği vergi dilimleri çalışanın ücretinin sene sonuna doğru erimesine neden oluyor.
İŞÇİ ÜZERİNDE VERGİ YÜKÜ AKP POLİTİKASI
Asgari ücretin senede iki kere belirlendiği son iki yılda işçiler yüzde 20’lik ikinci vergi dilimine daha hızlı yakalandı. Vergi dilimi artış oranı ücret artışlarının altında kalınca ücretliler artık daha çok vergi verir hale geldi. Vergilere bu yolla yapılan ‘gizli zam’ yıldan yıla ‘asgari ücretlileşen’ ülkede emeğin aldığı payı daha da düşürdü.
AKP’nin iktidara geldiği yıl olan 2002’de bir asgari ücretli yıl boyunca asgari ücrete çalışıyor ve aldığı ücret ile yüzde 15’lik vergi dilimini aşamıyordu.
Örneğin, asgari ücretin brüt 562 lira 50 kuruş olduğu 2007 yılında brüt 700 lira ücret alan (asgari ücretten yüzde 24.5 fazla) işçi, yıl boyunca ayda 89 lira 25 kuruş gelir vergisi ödüyordu. İşçi bir üst vergi dilimine girmeden yılı bitiriyordu.
2023 yılında, brüt asgari ücretten yüzde 24.5 fazla alan yani ücreti 16 bin 700 lira olan işçinin ocakta ödediği 2 bin 129 lira olan aylık gelir vergisi, aralık ayında 3 bin 832 liraya dek çıktı.
2007 yılında asgari ücretin yüzde 24.5 fazlası ücret alan işçi yıllık ücretinin yüzde 12.7’sini gelir vergisi olarak devlete öderken, 2023 yılında asgari ücretin yüzde 24.5 fazlasını alan işçi, yıllık ücretinin yüzde 16’sını vergi olarak devlete ödedi.
Asgari ücret ve vergi dilimi arasındaki ilişki ise yıldan yıla ücretliler aleyhine gelişti.
AKP’Lİ YILLARDA VERGİ DİLİMİ ASGARİ ÜCRETE YAKLAŞTI
Yukarıdaki tabloda AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından itibaren vergi ilk üç vergi diliminin asgari ücrete oranı görünüyor. Bordrolu çalışanın sene başından itibaren aldığı brüt ücretin toplamı belirlenen ilk dilimi geçene kadar her ay çalışandan yüzde 15’lik vergi kesintisi yapılıyor. Yüzde 15’lik ilk dilimi geçtiğinde ise gelir vergisi kesintisi artarak yüzde 20 oluyor. Yüzde 27’lik vergi kesilebilmesi için de içinin toplam gelirinin belirlenmiş sınırı aşmış olması gerekiyor. Bu bilgiler ışığında 2002’de bir işçinin yüzde 15’lik vergi dilimini aşıp yüzde 20 gelir vergisi verebilmesi için sene başından itibaren 15.2 brüt asgari ücret kadar kazanç elde etmiş olması gerekiyordu. İşçinin ikinci vergi dilimi olan yüzde 20’lik dilimi aşıp yüzde 27 vergi verebilmesi için ise asgari ücretin 37 katı kadar kazanmış olması gerekiyordu.
İŞÇİ 5'İNCİ AYDAN İTİBAREN İKİNCİ VERGİ DİLİMİNE GİRİYOR
Seneler içerisinde bu oranlar düştü. AKP iktidarında gelir vergisi dilimleri asgari ücrete yaklaştırıldı. Bunun etkisini tablo üzerinden şu örnekle görmek mümkün: 2002’de asgari ücrete çalışan işçinin ikinci vergi dilimine girmesi mümkün değilken 2016 yılında 8. aydan itibaren işçi ikinci vergi dilimine girdi ve ücretine yüzde 20 vergi kesintisi uygulandı. İktidar 2016’dan sonra ‘vergide’ vites yükseltti. 2021 yılında asgari ücretli işçi 7. aydan itibaren, 2022’de 5. aydan itibaren ikinci vergi dilimine girdi ve ücretinin yüzde 20’si daha cebine girmeden kesilmiş oldu.
DEVLETİN AÇIĞI İŞÇİ VERGİLERİYLE KAPATILMAYA ÇALIŞILIYOR
DİSK-AR’ın 2022 yılı verilerine göre Türkiye’de çalışanların yarısından fazlası asgari ücret civarında ücretlere çalışıyor. Bu tablo AKP’nin son yıllarda işçinin boynundaki gelir vergisi kemerini bir delik daha sıktığını, devletin açığını işçi vergileriyle kapatmaya çalıştığını gözler önüne seriyor.
ÜCRET ARTIŞLARIYLA VERGİ DİLİMİ ARTIŞLARI AYNI ORANDA DEĞİL
Yukarıdaki grafikte ise farklı senelerde asgari ücretin bir önceki yıla göre artış oranıyla vergi dilimlerinin bir önceki yıla göre artışının kıyası söz konusu. 2003 ve 2023 yılı hariç gelir vergisi dilimi artışı asgari ücretin artış oranının çok daha altında olmuş. 2016 asgari ücret yüzde 36.9 artarken yüzde 15’lik gelir vergisi sınırı bir önceki yıla göre sadece 4.9 artmış. 2021 yılında bu oran asgari ücret için 21.5 iken vergi dilimi artışı 9.09 seviyesinde kalıyor. Böylelikle vergi dilimi asgari ücrete yaklaştırılıyor ve asgari ücretliden de yüksek oranda vergi alınıyor. Grafikte öne çıkan bir başka olgu ise gri sütunlarla gösterilen yüzde 20’lik vergi dilimi sınırının artışının her zaman ilk sınırın artışından daha az gerçekleşmiş olması. Bu da bordrolu çalışanın son yıllarda olduğu gibi yılın ikinci yarısında yüzde 27 gelir vergisi vermesine neden oluyor.
"ALACAĞIM ÜCRETİ BİLMİYORUM"
Türkiye’de asgari ücretten daha yüksek ücret alan işçiler de var. Sendikalı, toplu iş sözleşmesi yapabilmiş işçiler ya da çalıştığı sektörün piyasasına göre asgari ücretin birkaç katı ücret alabilen işçiler… O işçilerden birkaçı bordrolarındaki gelir vergisi kesintisini anlatıyor. Petrokimya sektöründe toplu iş sözleşmesi yapabilmiş bir firmada çalışan işçi, “Aylık ne kadar kazandığımı soranlar oluyor net bir cevap veremiyorum. Kumar gibi bu ne kesileceğini kesintinin sonunda bana ne kalacağını tahmin edemiyorum. Saatlik ücretimi söylüyorum ‘Saatlik şu kadarsa bu kadar kazanıyorsun’ diyorlar. Yok işte o iş öyle olmuyor aldığım ücreti bilmiyorum” dedi.
"YÜZDE 27’LİK AÇIĞI DAHA ÇOK ÇALIŞARAK KAPATMAYA ÇALIŞIYORSUN"
Metal sektöründe çalışan bir işçi ise 2 aydır yüzde 27’lik vergi diliminde olduğunu söyleyerek, “Bordroya ek bir sürü kalem var, tek tek kontrol etmek neyin eklendiğini neyin vergi matrahına girdiğini takip etmemiz gerekiyor. 6. aydan sonra şimdiye kadar kaldığın ek mesailerin karşılığı olarak yüzde 27’lik vergi diliminden hesaba katılıyorsun. O saatten sonra devletin senden aldığını, vergiyle yarattığı açığı mesaiye kalarak çok daha fazla çalışarak kapatmaya çalışıyorsun” diye anlatıyor.
"YOKSULLAŞMA DEVAM EDECEK"
Prof. Dr. Mustafa Durmuş ise vergi artışlarının önümüzdeki dönemde de süreceğini söyledi. Açıklanan orta vadeli programdan adaletsiz vergi sistemine ilişkin bir düzenleme olmadığını kaydeden Durmuş, “OVP mevcut yapıyı değiştirmeyecek, yeni vergilerle karşılaşmamız da olası. Yani yoksullaşma devam edecek. Enflasyonun artması demek bir yandan da vergilerin artması demek. İşçiler enflasyonla vergilerle yoksullaştırılıyor” dedi. Toptan vergi sisteminin düzenlenmesi gerektiğini söyleyen Durmuş, “En başta vergi dilimlerinin bu hali değiştirilmeli. İşçiler çok erken şekilde ikinci ve üçüncü vergi dilimine giriyorlar. Dilimler toplu ücret artışlarıyla beraber tekrar düzenlenebilir, dilimler arasındaki fark çok düşük bu artırılabilir” diye konuştu.
"SERVET VERGİSİ ALINSIN"
Durmuş, mevduat hesaplarındaki nakit servete vergi getirilmesi gerektiğini söyleyerek, “Servet vergisi, işçilerin üzerine yıkılmış bu vergi yükünü hafifletecektir. 1 trilyona yakın affedilmiş vergi var. Vergi muafiyetlerinin koşulları daraltılmalı. Ayrıca kurumlardan alınan vergide muafiyetler de düzenlenmeli ya da kaldırılmalı” dedi. İktidarın uluslararası pazarda güven kazanabilmek için hazineyi doldurmaya çalıştığını bu yüzden de vergiye yüklendiğini söyleyen Durmuş, “Mali disiplini sağlayıp yatırım çekmek istiyorlar bunu yapabilmek için de vergi yükünü artırıyorlar. Sermayeye yapılan teşvikten kısılmıyor Saray’ın harcamaları kısılmıyor vergi yükü artıyor” diye konuştu.
"KARANLIĞA KARŞI İŞÇİLER ÜRETİMDEN GELEN GÜCÜNÜ KULLANMALI"
Savaşa ayrılan kaynaklardan ödün verilmeyeceğini bu kaynakların artabileceğinden söz eden Durmuş, “Bu tablo geleceğin karanlık olduğunu gösteriyor. Ortadoğu’daki savaş devam ederse enflasyon artacak ücretler daha da düşecek, yeni zamlar gelecek. İşçilerin bu karanlık geleceğe karşı üretimden gelen örgütlü gücünü kullanması, bu gücün politik bir çerçeve kazanması gerekiyor. Savaşa ayrılan bütçe işçilerin cebinden çıkıyor. Emek mücadelesiyle beraber işçilerin barış için de mücadele etmesi gerekiyor. Böyle bir ortamda yalnız ücret mücadelesi ile bir yere varmak mümkün değil” dedi.