Yaşamımız patronların kârından daha kıymetli!
Kurulan ve yürütülen bu sistem yüzünden daha 16 yaşında Zekai Dikici iş cinayetine kurban gitti.
Fotoğraf: Pixabay
Barış TİMUR
Kayseri
Geçtiğimiz günlerde Mesleki Eğitim Merkezi’ne (MESEM) kayıtlı 16 yaşındaki Zekai Dikici çalıştığı inşaatın 5. katından düşerek hayatını kaybetti. Manisa Alaşehir’de yaşanan bu iş cinayetini diğer iş cinayetlerinden ayıran temel bir nokta bulunuyor.
İş yerlerinde yaşanan iş cinayetlerinin temelini, alınmayan önlemler ve ağır çalışma koşulları oluşturuyor. Ancak bu iş cinayeti, Millî Eğitim Bakanlığı’na ait MESEM’lerin programında meydana geliyor. Hayatını kaybeden 16 yaşındaki Zekai Dikici de meslek programı adı altında çalıştırıldığı inşaatta alınmayan önlemler ve yoğun çalışma koşulları sonrası iş cinayetine kurban gitti. Ancak meslek edindirme iddiası ile açılan ve bugün resmî açıklama ile 1 milyon 324 bin 840 kayıtlı öğrencinin bulunduğu bu merkezlerin hangi koşullarda ve ne niyetle faaliyet sürdürdüklerini Zekai’nin hayatını kaybetmesi ile daha açıktan okuyabiliriz.
İŞÇİLERLE AYNI İŞE MAAŞIN İSE ÜÇTE BİRİNE
Son 3-4 yıllık süreçte MESEM programını güçlendirmek için Millî Eğitim Bakanlığı eliyle özel bir çabanın ve meslek edindirme adı altında reklamların oldukça arttığını görüyoruz. Bunun sonucunda da akademik geleceğinin önü çeşitli yollarla kapatılan işçi emekçi ailelerin çocukları, iş sahibi olmak için bu programı tercih ediyor. Çırak, kalfa ve usta belgesi veren bu programın esas yoğunluğunu 18 yaş altı gençler oluşturuyor. MESEM’li gençler haftanın 5-6 günü sanayi sitelerinde, atölyelerde ve inşaatlarda işçilerle aynı işi, emekliliklerini etkileyecek bir sigorta kapsamı olmadan ve asgari ücretin 3’te 1’ine denk gelen ücretlere yapıyorlar. Çalıştıkları yerlerde üzerlerine yıkılan tüm angarya işler de cabası.
Çok uzun süredir patronlar tarafından amaçlanan şey, düşük maliyetli ve güvencesiz işçiliği yani ucuz iş gücü denilen işçi profilinin sürekliliğini sağlamaktı. MESEM’lerin amacı ise çocuk işçilik aracılığıyla patronların bu isteğini garanti altına almak.
MESEMLİLER PATRONA BEDAVAYA ÇALIŞIYOR
Programa kayıtlı olup halihazırda çeşitli iş kollarında çalışan 1 milyondan fazla MESEM’li, patronlar için genç ve dinamik bir iş gücünü oluşturuyor. Yalnızca patronların ihtiyaçlarını ve çıkarlarını gözeten bu sistem, genç iş gücünden faydalanmaktan öte işçi maliyetini azaltarak patronun tırmandırmaya çalışıyor.
Nasıl ki meslek liseleri, fabrikalarda sistemin o dönemki ihtiyaçlarına göre genç ve ucuz iş gücünü yetiştirmek hedefleniyorsa, MESEM’ler de buradan doğan sömürüyü güçlendirmek üzerine planlamış ve uygulamaya kondu. Bu sömürünün pratik karşılığıysa şu: MESEM’lilerin aylık aldığı ücretin tamamı devlet tarafından işsizlik fonundan karşılanıyor. Yani MESEM’lileri çalıştıran patronlar, devlet teşviki adı altında fonlanıyorlar. İşsizlik fonu ise toplanan vergilerden oluşuyor. Bu durumda patron, bedavaya işçi çalıştırmış oluyor. Kısacası 8. sınıftan sonra MESEM’e kayıt yapan 14-15 yaşında ki gençler, eğitim adı altında “çocuk işçi” statüsünde olsa dahi ağır koşullarda, düşük ücretlere çalıştırılıyorlar. Hem de patronlar cebinden beş kuruş çıkmadan onları daha da zengin etmek için. İşte kurulan ve yürütülen bu sistem yüzünden daha 16 yaşında Zekai Dikici iş cinayetine kurban gitti.
BU ZİNCİRİ NASIL KIRACAĞIZ?
İçerisinden geçtiğimiz ve hayatımızın her alanında bizleri zorlayan ekonomik kriz, geçinememe, işsizlik kaygısı gibi durumlardan kaynaklı olarak MESEM’lere kayıt yaptırmış olabiliriz. Ancak MESEM’de mesleki eğitim alan ve çalışanlar olarak ucuz iş gücü olmayı, yoğun koşullarda çalıştırılmayı reddetmemiz ve iş sağlığı iş güvenliği açısından canımız hiçe sayılmasın diye gerekli önlemlerin alınması için bir araya gelip hem kendimiz hem de Zekai Dikici için ses çıkartmalıyız.