Bir olay: Yaklaşan yerel seçimler | Bir kavram: Halkçı belediyecilik
Seçilmişlerin görev süreleri boyunca denetlendikleri ve seçimden seçime değil, her an halk tarafından görevden alınabildikleri bir demokrasi her türden bürokrasinin sınırlandırılmasının baş koşuludur.
Fotoğraf: Pixabay
BİR OLAY: YAKLAŞAN YEREL SEÇİMLER
Türkiye geride bıraktığı Mayıs 2023 seçimlerinin ardından Mart 2024 yerel seçimlerine doğru ilerliyor. Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçildiği ve AKP-MHP cephesinin parlamentoda tekrardan çoğunluğu oluşturduğu bu seçimin ardından yerel seçimler, tek adam iktidarı açısından iktidarını sağlamlaştırması ve rant alanlarını genişletmesi için önem taşıyor. Buna karşın burjuva muhalefet kanadı, halen Mayıs 2023 seçimlerindeki pazarlıklar ile hesaplaşmaların bir devamı niteliğinde siyaset üretiyor. İYİ Parti’nin ittifak kapısını kapatması ile özellikle büyükşehirlerde iktidarın eline önemli bir koz geçerken burjuva muhalefeti genel yılgınlık halini ortadan kaldıracak aktif bir siyaset üretemediğini her geçen gün daha da berrak biçimde gösteriyor.
Yerel yönetim seçimleri sürecinde halkın yönetime katılımına ve halkçı bir belediyecilik anlayışına dayanan bir siyasetin örgütlenmesi, ezilen ve sömürülen halk kesimlerinin çıkarlarının gerçekleşmesi için hayati önem taşıyor.
BİR KAVRAM: HALKÇI BELEDİYECİLİK
Halkçı veya kamucu belediyecilik kavramı, en genel haliyle kentin yönetiminin yerel yönetim düzeyinde halkla birlikte, halkın yararına yapılması anlamına gelir. Farklı siyasal anlayışlar için bu halkla birlikte ve halkın yararına yönetme ifadesi farklı anlamlara gelmektedir. Örneğin CHP ve AKP gibi burjuva partiler de kendi yerel yönetim anlayışlarını ve uygulamalarını katılımcı, halkçı belediyecilik gibi kavramlarla tanımlayabilmektedirler. Ancak buradaki uygulamaların, çeşitli “meclisler” türünden mekanizmalarla, kentin halkına yerel yönetim işlerinin çok küçük bir kısmına dair alınacak kararların sadece gösterildiği ya da en fazla onların bir biçimde onayına sunulduğu ve bunların ancak göstermelik uygulamalar olduğu halk kesimleri için deneyimle sabittir.
KATILIMCI POLİTİKA YALANI
Eğer belediyenin politikaları halkın çıkarına değilse ve buna dair bir itiraz varsa, bu türden bir halkçı veya katılımcı belediyecilik anlayışının nasıl göstermelik biçiminin bile ortadan kaldırıldığı ve halkın itirazlarının zorla bastırıldığının sayısız örneği vardır. Dolayısıyla gerçekten demokratik yerel yönetim anlayışı, kent yaşamına dair alınacak kararlarda kent halkının birer özne olarak, doğrudan katılımcı oldukları, alınan kararların uygulanması aşamasında da var olabildikleri bir biçimi ifade etmelidir. Böylece alınan kararların uygulanmasında, seçimle başa gelen temsilcilerin görevlerini yaptıkları süreçte de halkın denetiminin ve katılımının sağlanması mümkün olacaktır. Seçilmişlerin görev süreleri boyunca da denetlendikleri ve seçimden seçime değil, her an halk tarafından görevden alınabildikleri bir demokrasi her türden bürokrasinin sınırlandırılmasının baş koşuludur.
DEMOKRASİ KENDİNİ YÖNETMEKTİR
Halkçı belediyeciliğin bu uygulanma biçimi, onun bir diğer yönünü de olmazsa olmaz kılar. O da yerel yönetim kaynaklarının halkın ihtiyaç ve isteklerine göre harcanması, kentin emekçi halk kesimlerinin çıkarlarına göre yönetilmesidir. Halkın yönetimde doğrudan söz sahibi olduğu bir doğrudan demokrasi, kent yurttaşlarının sorunlarının çözümü, taleplerinin karşılanması ve kentin bunlar temelinde yönetilmesi demektir. Örneğin halkçı belediyecilik barınma, ulaşım, beslenme gibi temel ihtiyaçların karşılanmasının yerel yönetimin sorumluluğunda olmasını kapsar.
YOL ÇALIŞMALARININ ÖTESİNDE BİR BELEDİYECİLİK
Kent emekçilerinin acil ihtiyaçlarının karşılanmasının piyasanın insafına terk edildiği, belediyelerin bir şirket gibi yönetildiği mevcut belediyecilik uygulamalarının aksine halkçı belediyecilik; belediye yönetimlerinin kadınlara, gençlere ve çocuklara yönelik kültürel aktiviteler için ücretsiz ve ulaşılabilir alanlar oluşturmaları, sağlık merkezleri, okuma odaları açmalarını gerektirir. Belediyenin gelirlerinin su, ulaşım hizmetleri, beslenme vb. ihtiyaçların ucuza hatta ücretsiz karşılanması için kullanılması gereklidir. Belediyelerin halkçı bir pratiği benimseyen yönetim aygıtları olarak şekillenmesi, halkın kendi demokratik yönetim aygıtları haline gelmesi, merkezi burjuva devlet iktidarı ve tek adam iktidarının baskı ve engellemelerini aşacak bir kararlılık göstermeleriyle mümkün olabilir. Buysa sınıf güç ilişkilerinden ve emekçi mücadelesinin düzeyinden bağımsız olarak belirlenemez. Dolayısıyla halkçı bir belediyecilik sadece seçim süreciyle sınırlı olmayan, ama onu da kapsayan çok yönlü bir mücadeleyle uygulanıp ilerletilebilir.