17 Ekim 2023 02:52

Kulüpler ne işe yararlar neden hedefteler?

Kulüplerin atılacak adımlarda ortaklaşması, ortaya koyulan mücadelenin sürdürülebilmesi ve başarıya ulaşmasının temel koşulu haline geliyor.

Paylaş

Taylan Özgür DELİBAŞ

İstanbul Üniversitesi

 

AKP 21 yıllık iktidarı boyunca istikrarlı ve bilinçli bir biçimde üniversitelerde kültürel sanatsal ve bilimsel her türlü faaliyetin önüne geçmeye çalıştı. Bahar şenliklerine getirilen yasaklar, öğrencilerin önüne çıkarılan bürokratik süreçler, bilimsel etkinliklerin önüne geçecek engeller gibi birçok şey örnek verilebilir bu duruma.

Tüm bunları yaparken de özellikle bu baskıyı, öğrencilerin üniversitenin eksik bıraktığı alanları kendi kolektif çabasıyla doldurmaya çalıştığı bir araç olarak kullandığı öğrenci kulüp ve toplulukları üzerinden sürdürdü. Çünkü öğrencilerin en kolay yan yana gelebileceği alanlar olan kulüplerin varlığı öğrencilerin üniversitede kendi sözlerini söyleyebileceği ve bir araya gelebileceği bir kanal açıyordu.

KULÜPLERE NEDEN SALDIRILIYOR?

Kulüpler üzerindeki baskıcı uygulamalar münferit olarak her bir üniversite yönetiminin salt kendi iş bilmezliği ya da “kötülüğü” olarak ele alınamaz elbette. İktidarın Türkiye gençliğini, yaşadığı sorunlara ve etrafında gelişen her türden olaya karşı savunmasız ve müdahale gücünden yoksun hale getirme işinin en önemli ayağını öğrencilerin üniversite içinde yan yana gelebileceği her türden alanı kısıtlamak oluşturuyor.

Faaliyetleri film izlemek, konser düzenlemek, bilim tartışmak da olsa öğrenci kulüplerinin önemi kültürel ihtiyaçları karşılamaktan ibaret değil. Özgürce tartışma sürdürülen, kendi işlerini kendi planlayan, kendi deneyiminden öğrenen, öğrencilerin birbiriyle olan dayanışmasını ve birlikteliğini güçlendiren, birlikte iş yapmayı öğreten alanlar olması öğrenci kulüplerini oldukça önemli kılıyor. Üniversitede öğrencilerin kendi haklarına dönük saldırılara karşı yan yana gelebileceği en kritik yerler olmasının ve iktidara “tehlike” teşkil etmesinin temel sebepleri de aslında buralardan kaynaklanıyor.

Yapıları gereği demokratik mekanizmalar olan kulüplerin işleyişinin özerk oluşu ve karar alma süreçlerinde üniversite yönetiminin doğrudan müdahale edemiyor olması, yönetimlerin kontrol altına alma ihtiyacı duyduğu bir yer haline getiriyor kulüpleri. Yeni bir kulüp açarken çıkartılan zorluklar, etkinlikleri sebep gösterilerek başlatılan kapatılma süreçleri, mali baskılar, yönetimdeki öğrencilere idari cezalar bu kaygının bir sonucu olarak şekilleniyor.

Üniversitelerde öğrencilerin tarihsel kazanımlarının unutturulmaya çalışıldığı ÖTK kendini temsil edebileceği her türlü araçtan yoksun bırakıldığı bir dönemden geçtiğimizi de göz önünde bulundurursak, kulüplerin bu noktadaki işlevi üniversiteli gençliğin okulunda yaşanan olaylara müdahale etmek açısından elindeki sınırlı araçlardan biri olarak gözüküyor.

NE YAPMALI?

AKP iktidarının yarattığı korku ikliminin kendisi üniversitelerde atanmış rektörler eliyle yeniden üretiliyor. Öğrencilerin kendi yaşamlarına dair en ufak bir söz bile söylemelerine tahammülü olmayan üniversite yönetimleri yarattıkları korku iklimiyle üniversitede baskı ve sansür ortamını genişletiyor.

Bu yaratılan iklimin bir sonucu olarak “kulübümüz kapatılır/zor durumda kalırız” kaygısı da bu öğrenci topluluklarının bir araya gelmesinin önündeki temel engel haline geliyor. Üniversitede öne çıkan kulüplere yönelik işletilen süreçler bu korkuyu besliyor.

Ancak biz biliyoruz ki üniversitede yaşadığımız bir problemle başa çıkmanın yolu onu bir bilinmezliğe havale edip görmezden gelmek değil, aynı problemi yaşayan diğer öğrencilerle birlikte yan yana gelip mücadele etmekten geçiyor. Bu noktada üniversitenin öznelerinin ortak hareket etmesi, kulüplerin atılacak adımlarda ortaklaşması ortaya koyulan mücadelenin sürdürülebilmesi ve başarıya ulaşmasının temel koşulu haline geliyor.

Ancak öğrencilerin parçası olduğu bu kulüplerin yan yana gelme deneyimlerini artırmak bu deneyimleri biriktirmek ve somut araçlarla (kulüpler birliği gibi) kalıcı hale getirmek, böylesi yapıların öğrencilerin büyük çoğunluğunun temsiliyetini üstlenecek bir güç haline gelmesini sağlayabilir. Bunun sağlandığı koşullarda da rektörlerin, dekanların aldığı kararların karşısında öğrencilerin kendi ihtiyaç ve taleplerini daha güçlü ve örgütlü biçimde dile getirebilecekleri, gerektiğinde müdahale edebilecekleri koşullar oluşacaktır.

Örneğin İstanbul Üniversitesinde uzun süredir birlikte hareket edemeyen, bir ortak açıklama konusunda dahi ortaklaşamayan öğrenci kulüpleri geçtiğimiz dönem İÜ’de yaşanan bir taciz süreci ardından üniversitede “Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu” kurulsun talebiyle bir bildiri imzaladı. İÜ Kadın Komisyonu’nun öncülük ettiği kampanyada yaklaşık 25 kulüp imzacı oldu, kulüpler etrafında yan yana gelen öğrenciler rektörlüğe 3 günde 500’ü aşkın sayıda dilekçe verdi. Öğrencilerin yaklaşık bir aylık tüm bu çabasının ardından üniversitede CİTÖK yönergesi çıkarıldı.

BİR ARAYA GELEREK GÜÇLENİYORUZ

Bu kampanya sürecinin ardından deprem sonrasında üniversitelerin uzaktan eğitime geçme kararı, öğrencilerin pandemi sonrasında tekrar bir “kayıp yıl” yaşamasına sebep olacaktı. Benzer bir deneyimi pandemi sürecinde de deneyimleyen üniversiteliler olarak YÖK tarafından alınan, üniversite yönetimlerince uygulanan bu kararın karşısında İÜ’de neler yapabileceğimizi CİTÖK sürecinde yan yana geldiğimiz 25 kulüp ve toplulukla tartıştık. Bu süreçte yeni kulüplerin eklenmesiyle yaklaşık 46 kulüp ortak bir açıklamayla taleplerini dile getirdi, ardından Beyazıt ana kapı önünde kitlesel bir basın açıklaması düzenlendi.

Bu birliktelik öğrencilerin kendilerini temsil etme mekanizmalarının olmadığı İstanbul Üniversitesinde üniversitenin gündemindeki meselelere ilk elden müdahale edebilecek fiili bir “Kulüpler Birliği” ortaya çıkardı.

Ancak bu ve benzer deneyimlerin artması üniversiteleri özgür-demokratik yerler haline getirecek. Yalnızca derslere girip çıkmaktan, sınavlara girmekten ibaret bir yer haline getirilmeye çalışılan üniversiteleri; öğrencilerin kültürel ve bilimsel üretimin özgürce yapılabildiği bir yer olarak yeniden dizayn etmek için, hayallerimizdeki üniversiteyi inşa edebilmek için mücadeleye!

ÖNCEKİ HABER

OVP: “Açık bir yoksullaştırma!"

SONRAKİ HABER

Motorine 2 lira 23 kuruş zam geldi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa