İMO: Tarımsal ve riskli alanlar yapılaşmaya açılmamalı
Bilimsel kriterler gözetilmeksizin yapılan plan değişikliklerinin sağlıklı kentleşmeyi olumsuz etkilediğini vurgulayan İMO; “Tarımsal ve riskli alanların yapılaşmaya açılması sınırlandırılmalı" dedi.
Fotoğraf: DHA
TMMOB’ye bağlı İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) 6 Şubat depremlerine ilişkin “yapısal hasarlara ilişkin gözlem ve değerlendirme raporu” hazırladı. Afet Hazırlık ve Müdahale Kurulu Üyeleri Abdullah İncir, Jale Alel, Cahit Kocaman ve Afet Hazırlık ve Müdahale Kurulu Danışmanları Nejat Bayülke ve Akif Doğan tarafından hazırlanan rapor Adana’dan başlayarak, Hatay, Antep, Maraş, Adıyaman, Malatya ve Elâzığ’daki incelemeleri kapsıyor.
Raporun sonuç ve öneriler bölümünde, yaşanan depremin, son 20 yılda deprem ve afetlere yönelik uygulanan politikaların palyatif kaldığını gösterdiği ifade edildi ve “Kamunun ihtiyaç ve menfaatlerini gözeten, soruna bilimsel bakabilen politik bir anlayışa ihtiyaç duyulduğu” ifade edildi.
YAPI STOKUNUN YÜZDE 60’I RİSKLİ
Türkiye’de 10 milyon civarında olan yapı stokunun 6-7 milyon civarında olan kısmının riskli yapı statüsünde olduğu uyarısı yapılan raporda, “Ulusal deprem stratejisi ve eylem planına göre 2017 yılına kadar ülkemizdeki yapı stokunun envanterinin çıkartılıp bunlara müdahale edilmesi gerekmekteydi” denilerek eksiklikler de vurgulandı.
Rant odaklı imar düzeninin imar aflarını gündeme getirdiğine dikkat çekilen raporda, “Yozlaşma kültürü büyükten başlayıp küçüğe doğru yayılmaktadır. Sermaye gruplarının, ‘güçlü’ kesimlerin inşaatlarına göz yumup tam tersine özel düzenlemelerle hukukileştirmeye çalışılmak toplumun geneline emsal teşkil etmektedir” denildi.
Bilimsel kriterler gözetilmeksizin yapılan plan değişikliklerinin de sağlıklı kentleşmeyi olumsuz etkilediğine dikkat çekilen raporda, “Tarımsal ve riskli alanların yapılaşmaya açılması sınırlandırılmalı, sorunlu, zayıf zeminlerde yüksek katlı konut ve benzeri yapılar için yapı izni verilmemelidir” denildi.
Yüksek risk taşıyan yerleşim alanlarının ötesinde niteliksiz yapıların da kentsel yenileme ve dönüşüm yerleri olarak görülmesi gerektiğine dikkat çekilen raporda, “Mevcut yapı denetim sistemi yeniden düzenlenerek, meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni model hayata geçirilmelidir. Proje denetimi ve yapı denetimi birbirinden ayrılmalı, proje denetimi doğrudan kamu eliyle yapılmalıdır” denildi. (İstanbul/EVRENSEL)