18 Ekim 2023 11:08
Son Güncellenme Tarihi: 18 Ekim 2023 17:52

Amasra davası | Sanıklar, patlama saatine dair tüm görüntüleri silmiş

Amasra'da tanık işçilerin ifade verdiği 4. duruşma devam etti. Aile avukatlarından Melike Polat, "İdari bina içinde patlama saatinden başlayarak 2 saat sonrasına kadar tüm kayıtları silmişler" dedi.

Fotoğraf: Hilal Tok/Evrensel

Paylaş

Hilal TOK
Bartın

TTK Amasra Müessesesine ait maden ocağında 14 Ekim 2022'de 43 işçinin hayatını kaybettiği, 9 işçinin yaralandığı patlamaya ilişkin 7'si tutuklu 23 sanığın yargılanması devam ediyor. Yaşanan patlamada 4 tutuklu sanık 'olası kastla öldürme' suçundan bin 80 yıl, 4'ü tutuklu 19 sanık ise 'taksirle öldürme' suçundan 20 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor. Tanık işçilerin ifade verdiği 4. duruşma üçüncü gününde devam etti.

Tutuklu sanıkların tutukluluğunun devamına, tutuksuz sanıkların tutuklanması talebinin reddine karar veren mahkeme, bir sonraki duruşmayı 15 Kasım Çarşamba gününe erteledi.

Vardiya Mühendisi tanık Gökhan Hasan Kaya, maske eğitimlerinin maliyetler nedeniyle sınırlı yapıldığını söyledi. Bir vardiyada tüm çalışma alanını gezemediğini söyleyen Kaya, kömür tozuna karşı mücadelede su torbalarının da olması gereken yerlerde olmadığını söyledi.

Mühendise tepki gösteren aileler, polis eşliğinde mahkeme salonu dışına çıkarıldı. Dava tanıkların ifadeleriyle devam ediyor.  Tanık İsa Çoban ise arkadaşlarını kurtarmaya maskenin süresinin yetmediğini belirtti.

“SENDİKANIN İŞ YERİNDE BİR İŞLEVİ YOKTU, OCAĞA DA GİRMEZLERDİ”

Tanık işçi Muharrem Sarıyıldız, “Biz kamu kurumunda çalışıyoruz ama bunun bir anlamı yok, özel sektör çalışanından hiçbir farkımız yoktu. Sendikanın iş yerinde bir işlevi yoktu, ocağa da girmezlerdi. Ben patlama günü ocaktaydım. Katliamdan kurtulduk, bize hiçbir iş kazası tutanağı tutulmadı. Saat kaç olursa olsun, eleman eksik bile olsa bu kömür çıkacak diye üretim baskısı yapılırdı” diye konuştu.

Tanık Sarıyıldız,  kurumun katliam gününe dair evrakta sahtecilik yaptığını söyleyerek, “İş kazaları işlenmemiş ve vardiyalarımız evrak üzerinde değiştirilmiş” ifadelerini kullandı.

Patlamada hayatını kaybeden Remzi Özçelik'in abisi Ramazan Özçelik söz alarak, “Yasin Çelik'in nabzı 7.30'a kadar varmış, tahlisiye ekibi zamanında ulaşmış olsaydı kurtarılan işçiler olurdu. Burada görevini yapmayan herkes yargılansın” dedi.

“HAKKIM OLAN İZNİ İSTEDİĞİMDE BENİ YERİMDEN SÜRDÜ”

Tanık Okan Akgün, "Vefat eden arkadaşımız Murat Evgin ile aynı servisteydik, bazen yarım saat bir saat geç gelirdi. Neden diye sorduğumda işi yetiştiremedik, nezaretçiler de bırakmadı derdi" diyerek üretim baskısı olduğunu söyledi.

Akgül ayrıca, "Selçuk Ekmekci bana mobbing uyguladı. Çocuğum kalp hastası üç ayda bir hastaneye Ankara’ya gitmem gerekiyor. Hakkım olan izni istediğimde beni yerimden sürdü. 'Okan yanıma gelmesin' demiş" dedi.

Selçuk Ekmekci, "Aksine ben yardımcı oldum. Amirlerinden hep şikayet geliyordu. Biz de uyarıyorduk" diye cevap verdi.

Tanık Mühendis Ayhan Köse "1. rekuptan çıkan kirli havanın 2. rekuba gittiğini hepimiz biliyoruz. Hata var mıdır, hata varsa herkes sorumluluk alsın zaten. Elektrikli teçhizatlar da bu kirli havanın altında kalmış, evet. O havaların karışmasının kesinlikle doğru olmadığını ben de düşünüyorum. Elektrikli teçhizatların kirli hava içinde kalması, evet kesinlikle risk teşkil eder. Vantüp var, niyeyse sensörün yanındaki sürekli kesik oluyormuş. Bu metan değerini düşük gösterir. Biz buradaki kesikliklerden hep haberdardık, konuşulurdu" dedi.

“BUGÜN BURADA OLMAYAN SENDİKA NE ZAMAN OLACAK?​”

Yener Saygın'ın abisi, Ömer Saygın "GMİS bu kadar işçiyi niye sahiplenmiyor? Sizi bu kadar baskı altında tutan, haklarınızı savunmayan sendika neden burada yok? Nerede sendikanın avukatı nerede sendikanın temsilcisi? Bugün burada olmayan sendika ne zaman olacak? GMİS'ten de davacıyız, iş yeri denetimiyle, isçilerin haklarını savunmakla alakalı alenen ihmal var. Sendika ne yaptı? İşçilerin şikayetlerine karşı ne yaptı? Sadece işçilerin sırtından geçinen bir sendika var" diyerek sitem etti.

Tanık Barutçu Muhammer Başol, "Patlamanın hep -320'de olduğu konuşuluyor. Ama en fazla hasarı ayak diplerinde gördük. -320'de olsa arın tarafındaki tesisat karşı tarafına savrulur. Ama arın tarafına sarılmıştı. Ben patlamanın -350'de olduğunu düşünüyorum. En büyük hasarı alan yer bant boyundaydı" dedi.

OCAK METAN HAVUZUNA DÖNMÜŞ

74 tanığın dinlendiği diğer tanıkların bir sonraki duruşmada dinleneceğini söyleyen Mahkeme Heyeti, savcı mütalaasını okudu. Savcı mütalaasında tutuklu sanıkların tutukluluğunun devamını talep etti. Bugüne dek ifadelerden hazırladıkları 3 boyutlu ocak planını sunarak madenin birçok yerinde metan birikmesi olduğunu ortaya koyan Aile avukatlarından Derviş Emre Aydın, 2 aydır işçilerin bu vaziyette çalıştıklarını madenin adeta bir metan havuzuna döndüğünü söyledi. Aydın, "Sadece üretim odaklı hareket ederek işçilerin hayatının yok sayıldığını görüyoruz" dedi. Avukat Aydın, ayrıca geçen duruşma yeni bir bilirkişi heyeti atama kararına ek olarak bilirkişi heyetinde Maden Mühendisleri Odası mühendislerinin ve ilk keşfe katılanların da heyette olmasını talep etti.

AYAN BEYAN DELİL KARARTMA: GÖRÜNTÜLERİ SİLMİŞLER

Aile avukatlarından Melike Polat ise, "Üretim miktarı düşmesin diye metan sensörünün aşağı indirildiğini, elektrik kesilmeden üretime devam ettiklerini öğrendik tanık ifadelerinde. Bunların kendiliğinden, işçi iradesiyle değil, tamamen yukarının talimatı ile yapıldığını öğrendik. Geçici önlemlerle o bacaya işçi sokup üretime devam ettiklerini öğrendik. Hatta bunu denetçiler de dahil, tüm mühendislerin bildiğini öğrendik. İlk celsede karartılan deliller bağlamında, teslim edilmeyen defterler vardı. Celse arasında dosyayı karıştırdık biraz, ATİM'in yer üstü görüntüleri varmış, çıkarttık. İdari bina içinde patlama saatinden başlayarak 2 saat sonrasına kadar tüm kayıtları silmişler. 18-20 arasında hiçbir kayıt yok. Bunları silerek kolluğa teslim etmişler. El sensörlerine el konma sırasında tamamına el konulduğu söylendi, raporlara bakıyoruz, dosya sanıklarına ait el sensörleri teslim edilmemiş. Bunları da karartmışlar. Kaza Takip Mühendisi sanık Fazıl'a da yaralanmalarını iletmişler. Sanık Fazıl ne yapmış, hiçbir yere bildirmemiş. Bu ayrıca bir suç, ayrı konu ama mağdurların fiziksel durumları bir delildir. Bu delillerin de toplanmasına engel olmuş, delil karartmışlar. Rıdvan Acet'in bulunduğu yeri yanlış işaretlediklerini ortaya koyduk. Patlamaya Acet'in yapmış olduğu birtakım işlemler sebep olmuştur demek için bu yanlış işaretlemede bulunmuşlar. Bir delil karartma da budur" diyerek tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamını ve tutuksuz yargılanan Fazil Karaküp'ün de tutuklu yargılanmasını talep etti.

Adil yargının gerçekleşmesi için menfaat çatışmasının ortadan kalkmasını talep eden Avukat Diren Cevahir Şen sendikaların ast üst ilişkisi olmasına rağmen aynı avukatlar tarafından savunulduğunu, bunun gerçeklerin ortaya çıkmasını açıkça engellediğini vurgulayarak "Sanıklar arasında çok net hiyerarşik ilişki var. Yargılamayı aydınlatma acısından farklı müdafi seçmeleri gerektiğini savunuyoruz" dedi.

Aile avukatlarından Serkan Elieyoğlu da sendika yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunulmasını ve tutuksuz sanıkların tutuklanması talebinde bulunurken, katliam günü Kozlu'dan gelen tahlisiye ekibinin de mahkemede dinlenmesi gerektiği talebinde bulundu.

İŞÇİLER İHMALLERİ ANLATMIŞTI

Öte yandan 4. duruşmanın ilk gününde işçiler ihmalleri şöyle anlatmıştı:

Tanık Yusuf Akar, "Bizim bu zamana kadar doğru bildiğimiz her şeyin yanlış olduğunu şu an bize verilen eğitimlerle öğrenmiş olduk. Bundan önce kara düzen çalışıyormuşuz. Şu an eksikler giderilmeye çalışılıyor, bilmediğimiz şeyleri öğreniyoruz. Patlamadan 10 gün evvel, metanın 1,80 olarak arttığını görmüştüm ve çok terlemiştim. Nezaretçi oraya girmemem yönünde uyarmıştı, o gün orada çalışma vardı. Ters vantüp uygulamasını o gün yaptılar. O gün orada bir sıkıntı var, sıkıntının olduğu belli, beni o gün orada ve aynı şekilde çalıştırdılar. Metan seviyesi sürekli 1'in üzerine çıkıyordu. Kendi nezaretçim sürekli bizi uyarıyordu. Ters vantüpü bağladılar ve metan seviyesi düşmeye başladı. Ama arının gerisinde asıl sıkıntı vardı, bu konuyla ilgili hiçbir şey yapmadılar. Biz cahilmişiz, hiçbir şey anlamamışız. Ben delik delerdim. Delik delmeye dair hiçbir eğitim almadım, ne öğrendiysem ustamdan öğrendim. Şimdi ustalara delik nasıl delinir eğitimi veriyorlar.”

Tanık işçiler ayrıca ifadelerinde maske eğitimlerinin yüzeysel olduğunu, madene kendileri inmediği halde amir ve sendikacıların lambalarını yer altına gönderdiğini doğruladı.

Tanık Yusuf Yalçın ayrıca havalandırma sorununa dikkat çeken sorgulamasında, "Normal bacalarda bir vantüp varken -320 kotta 3 tane vantüp vardı. Gaz yüksekti, gaz birikmesi olduğu için ters vantüp yapıldı. Arın olması gerekenden daha sıcaktı son zamanlarda, ben normalde 1 litre su içerken 2,5 litre su içmeye başlamıştım" dedi. Avukat sorgusunda Yalçın, "Denetime gelen müfettişlerin bunu görmemesi, fark etmemesi imkansızdı" demişti.

SANIKLAR SÖZ ALDI

Aile avukatlarının ardından sanıklar savunmalarını yapmak üzere söz aldı. Tutuksuz sanık Hidayet Gökdere, "Bana verilen planlara göre görevlerimi eksiksiz yerine getirdim" dedi. Tutuksuz sanık Fazıl Karaküp, "Geçen seneki egitimlerle bu sene yapılan egitimler arasında hiçbir değişiklik yok. Maskelerin değişimi, eski maskeler kullanıldığı için değişim ihtiyacı olmuş ve genel müdürlükten yeni maskeler talep ettik. Bu yüzden maskeler değişmiştir. Rıdvan Acet'in bulunduğu yerle söylenen yer arasında 30 metre var, burada herhangi bir art niyet yok. Bu planı ben çizmedim zaten" diyerek üzerine atılı suçları reddetti.

Tutuklu sanık İbrahim Hakan Mengeş, "Sürekli lamba gönderip ocağa inmiyormuşum gibi bir görüntü oluştu. Ben haftada iki gun ocaga iniyordum bunu lamba hareketlerimden görebilirsiniz. Sensörü aşağı indirme gibi bir durumla da hiç karşılaşmadım ve buna dair bana hiç şikayet gelmedi" dedi.

Tutuklu sanık Cihat Özdemir ise üretim baskısı olmadığını iddia etti.

Tutuklu sanık Mehmet Tural, "Görevli olduğum sürece kadar anormal bir veri tarafıma sunulmamıştır. Kömür tozu ile mücadele yerindedir. Etrafa yayılan kömür tozu patlamasına ilişkin yapabileceğimiz hiçbir şey yoktur" diyerek kazada kömür tozu patlamasının olduguna dair yeterli bilimsel veri olmadığını savundu.

Aileler, sanıkların savunmalarina öfkelenerek, "Siz çıkın biz yargılanalım" diye tepki gösterdi.

Tutuklu sanık Selçuk Ekmekci de üretim baskısı olmadığını savunarak TTK kurum yönergelerine göre çalıştıklarını öne sürdü.

15 KASIM'A ERTELENDİ

Tutuklu sanıkların tutukluluğunun devamına, tutuksuz sanıkların tutuklanması talebinin reddine karar verildi. TTK üst yöneticileri ve Çalışma Bakanlığı yetkililerine dair iddianamenin akıbeti soruşturulacak.Tanık olarak dinlemek üzere Kozlu tahlisiye ekiplerinin dinlenmesine karar verildi. Bir sonraki duruşma 15 Kasım Çarşamba gününe ertelendi.

ÖNCEKİ HABER

Gıda-İş’in Danışmanı Maarastawi GGM’ye gönderildi

SONRAKİ HABER

AYM, uzlaşma sağlanan suçlara ilişkin tazminat davası açılamamasını Anayasaya aykırı buldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa