Fahri Bozbaş: Omuz omuza oluşumuzu daha da güçlendirebiliriz
Tiyatro Arın ve Kömür Karası müzik grubunu kuran Emekli Maden İşçisi Fahri Bozbaş ile sanatsal faaliyetlerini konuştuk.
Fahri Bozbaş (Fotoğraf: Elif Dikbaş / Evrensel)
Elif DİKBAŞ
İzmir
Tiyatro Arın ve Kömür Karası müzik grubunu kuran Emekli Maden İşçisi ve Sanatçı Fahri Bozbaş sanatsal faaliyetlerini anlattı. “Bir işçinin karar sesi Fa” oyunu üzerine sohbet ettiğimiz Bozbaş, “Yeti ve becerileri harmanlayıp daha minimal bir tiyatral anlatım dili yaratmaya çalıştım” dedi.
Madenciliği tiyatroya dahil etme sürecinin Zonguldak’ta ve Ankara’da tiyatro gruplarıyla iletişim halinde başladığını söyleyen Bozbaş şunları dile getirdi: “Ülkenin içinde bulunduğu durumu göz önüne alarak kendimde var olan bir takım yeti ve becerileri harmanlayıp daha minimal, daha küçük bir tiyatral anlatım dili yaratmaya çalıştım. Özellikle maden işçiliğinden gelen gözlemlerim, yaşadıklarım müzikle yoğrulan bir bütünlükle hareket edince en kolayının müzikli bir oyun yapmak ve anlatım dilinin, tartım ve ritme dayalı olması noktasında bir süreç başlıyor. Burada her türlü müzik aletini kullanarak bunu yapabileceğimi gördüm.”
Müzik ve tiyatroyu birleştirerek anlatımlarına farklı bir bakış açısı katmak istediğini dile getiren Bozbaş, küçük ve hakimiyeti daha rahat olmasından dolayı mızıkayı seçtiğini, daha önce pandomim yaptığı için de bedensel bütünselliği rahatlıkla sağladığını anlattı. Bozbaş, “Zaten oyunun içinde düşündüğüm şeyler işçinin hareketliliği, işçinin kol emek gücünü ortaya koyarak yaptığı şeyler ve tartımlar. Bütünleşince bunlar akrobat merdiven, mızıka ve flüt her işi kolaylaştırdı. Hele de geleneksel halk tiyatrosunda var olan işte Meddah’ın mendili. Zaten ben bir madenciyim, her zaman boynumda bir mendil olur. Kafamıza da baret taktık. Baret yeri geldi şemsiye oldu, bir fino köpeği oldu. Bunlarla yalın bir dilde sahneden günümüze uygun ihtiyaç duyulan fakat bu ihtiyaç duyulan ama duyulduğu zaman da içeriden duygusal anlamda bir kıpırtı yaratacak. Birlikte omuz omuza oluşumuzu daha da güçlendirebiliriz hissini uyandırmaya çalıştım” dedi.
OYUNUN ÇIKIŞ HİKAYESİ
Bozbaş, “Bir işçinin karar sesi Fa” oyunun isminin hikayesini şu şekilde dile getirdi: “1991 yılında bir büyük madenci grevinde tersane işçisi olan Rüştü Yıldırım arkadaşımız Tuzla’dan dizelerle bize destek olmuştu. Ankara yürüyüşünü yaparken, şu dizeler yazıldı: ‘Posta posta atan yüreğimi, bir gemiyi denize indirir gibi’ yani bunu derken bir gemiye benzetmişti işçi yürüyüşünü, Ankara’ya doğru gidişini. Ve gemiler de böyle bir yol alırken yani sancak dediklerinde veyahut da tersaneden denize ilerlerken düdükler çalar. Fa fa fa notasını verir. Eğer bir telefonun eski tip telefon, masa başı telefonu, avizesini kaldırırsanız o da la notasını verir. Keşke bir PTT işçisi de bize la notasıyla bir ses verseydi. O zaman belki güzel bir oyun yapabilirdim ama Rüştü’nün bu duygusal durumu beni en çok tetikleyen olay oldu. En çok da bana heveskarlık yaratan, bu işi biraz daha öte boyuta taşımam noktasında heyecan yarattı. Ondan sonrası kolay oldu zaten.”
Oyundaki merdivenin özel bir anlamı olduğundan söz eden Bozbaş, “Victoria şunu söylemiş: ‘Benim şarkılarım yıldızlara ulaşmak için şimdi bir iskeledir.’ Yani bir merdivendir, bir basamaktır demiş. Bu da benim imgesel olarak oyuna başlamam için en büyük etken oldu. Aralarda bu sefer çocukluk yıllarımdan günümüze kadar gelen süreçte yapmış olduğum yüz küsur veya yüzden fazla bestenin içerisinde seçerek, tamamen emekten, ekmekten proletarya mücadelesinden bahseden, işçi sınıfı, emekçi halkın mücadelesinden bahseden bazı şeylerin de duygusal yoğunluğunun ağır olduğu şiirlere yönelmek oldu. Sennur Sezer, Arif Damar veya Nâzım Hikmet gibi şairlerin dizelerinden bazıları da kendi dizelerimden oluşan şarkıları aralara serpiştirmek oldu. Her şarkının günümüzde yaşadıklarımızla örtüşen bir yapısı olduğunu gözlemledim. Bunları çocukluk anılarımla veyahut da ülkemizi son şu süreçte yaşanılanlarla harmanlayarak geleneksel halk tiyatrosunun meddahlık biçimine yakın bir şekilde sunumuna yöneldim” ifadelerini kullandı.
"İŞARET FİŞEĞİNİ YAKTIK GİBİ"
“Bir işçinin karar sesi Fa” oyununu ilk defa Didim’de oynadığını söyleyen Bozbaş, “Hep bir işaret fişeği olsun istenir bu tür oyunlarda. Bir yerde gözleyelim, görelim isterler. Biz bu heyecana ortak yaşarsak, başkalarının da bunu yaşamaları için bir dürtü oluşturalım, bir merkez yaratalım. Oynadığım oyunlarda yüzlerce insanla buluşmayı çok isterim ama belki daha az belki 20-30 kişilik eylem yerleri var, yani küçük küçük fabrika önleri var, veyahut da tarlalar var veya öğrenci grupları gençlik var. Hepsini işin içine alabilecek. Böyle daha küçük spontane birlikteliklerin de olabileceğini düşünüyorum. Yanımda ise çocukluk yıllarından beri benim şarkılarıma hep eşlik eden oğlum oldu. Oğlumun da büyük desteğiyle iyi bir sunum yapıyoruz. Bu çok önemli. Seyirci bana bakışıyla o sempatik, candan içten bakışıyla, alkışıyla bunu bana veriyor, hissettiriyor. Oyun sonrası da konuşmalardan çok büyük pekiştirici, olumlu değerler aldım, yanıtlar aldım, bu da önemliydi. Didim’de oyunumuzun organizasyonunda, oyunumuzun oluşmasında bize katkı sunan Emek Partili ve Evrensel gazetesi okurlarının büyük desteği oldu, buradan işaret fişeğini yaktık gibi geliyor bana” diye konuştu.