22 Ekim 2023 04:47

Kadınlar H.K.G davasının karar duruşmasına çağrı yaptı

Kadın örgütleri ve siyasi partiler, 6 yaşından itibaren istismara maruz bırakılan H.K.G'ye ilişkin görülen davaya çağrı yaptı.

Fotoğraf: Elif Ekin Saltık/Ekmek ve Gül

Paylaş

Elif Ekin SALTIK
İstanbul


Hiranur Vakfının Kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in 6 yaşındaki kızı H.K.G’nin Kadir İstekli tarafından 6 yaşından itibaren istismara maruz bırakılmasına ilişkin görülen davada sona gelindi. Kamuoyunda büyük yankı uyandıran ve barolardan, kadın örgütlerine, kitle örgütlerinden, siyasi partilere pek çok kurumun dahil olmak istediği davaya gizlilik kararı ve yayın yasağı getirildi, tarikat karanlığı adeta aklanmak istendi. H.K.G. istismara maruz bırakılırken birçok kamu görevlisinin de istismarın aklanmasının sorumlusu olduğu açığa çıktı, H.K.G.’nin kemik yaşının büyük gösterilmesi için sahtecilik yaptığı gerekçesiyle yargılanan üç sanıktan biri yurt dışına kaçtı.

İSTİSMAR DÖRT BİR KOLDAN AKLANMAK İSTENDİ

Halkı, toplumu çok yakından ilgilendiren bir suç söz konusu olmasına, ergenlik yaşına bile ulaşmamış bir çocuğun anne-baba rızasıyla yıllarca sistematik olarak istismara maruz bırakılmasına, bu suçun bu ülkede yaşayan herkesi ilgilendirmesine rağmen basına, halka kapalı biçimde sürdürülen yargılamada yasa ve uluslararası sözleşmeler ne kadar gözetildi tabii ki bir tartışma konusu. Dava süreci öyle bir boyuta taşındı ki H.K.G.’nin ailesi Psikiyatrist Süleyman Salih Zoroğlu’nun 40 çocuğu ilaçlarla hipnotize ederek ailelerine “cinsel istismar iftirası attırdığı” iddiasıyla başlatılan soruşturmayı örnek gösterecek hale geldi. H.K.G’nin ailesi “Psikiyatrist tarafınca benzer ilaçlar verildiğini” iddia ederken, ailenin iddiasını manşetine taşıyan Yeni Şafak “Bu dosya sil baştan ele alınsın” diyerek istismarı aklama yoluna girişti.

17 Ekim’de görülen 6. celse sonrası basın mensuplarının beklediği bölgeye gelen sanık avukatlarından biri ise istismarı yine şu sözlerle aklamaya, kamuoyunu yanıltmaya çalıştı: “Bu dava öğretmeniyle evlen genç bir kızın davasıdır. Ben Bartınlıyım, çocuğum 6 yaşındayken Kuran kursuna verdim, Kuran’a geçtiği için gelinlik giydirdik, bu gelinlik hikayesi tamamen buradandır. Toplumumuz tarafından bilinen ve yapılan bir şeydir. Çocuk büyümüş 18 yaşına gelmiş aynı hoca ile evlenme durumu olmuş”.

Tüm bu yaşananların, ortaya dökülen tarikat-cemaat çürümüşlüğünün üzerine davaya sahip çıkan kadınlar ise H.K.G.’nin yanında olduğunu söyleyerek en başından beri davayı takip ediyor. Kadınlar karar duruşmasından da Anadolu Adliyesi önünde olacaklarını söylerken tüm kadınlara orada olma ve çocukların geleceği için birlikte mücadele etme çağrısı yaptı.

‘KIZ ÇOCUKLARININ İÇİNE ÇEKİLMEK İSTENDİĞİ KARANLIK SÖZ KONUSU’

Sema Barbaros (Emek Partisi İstanbul İl Başkanı): H.K.G.’nin davası kamuoyu baskısı ile ilerledi. 2020 tarihli soruşturmada 2022 yılında iddianame yazıldığı ve hiçbir şey yapılmadığı ortaya çıktı. Duruşma günü basında yer alınca öne alındı apar topar. Duruşma sürecinde adliye önünde tarikatların gövde gösterisine tanıklık ettik. Ülkedeki pek çok kadına ve çocuğa yönelik davada olduğu gibi kadınlar birbirlerine ve ülkenin kız çocuklarına sahip çıktı. 6 yaşındaki bir kız çocuğunun hiç eğitim yüzü görmeksizin evlendirilmesi, cinsel istismara bir tarikat çatısı altında izin verilmesi hatta bu durumun tarikat ve taraftarlarınca normalleştirilmeye çalıştırılmasıydı yaşanan.

H.K.G. davası 6 yaşında evlendirilen, tüm hayatını tecavüz ile geçiren çok sayıdaki kız çocuğundan birinin davası olmaktan çok öte. Kız çocuklarının içine çekilmek istendiği karanlık söz konusu olan. Nitekim karma eğitim tartışmasıyla halen bu sorunu konuşmaya devam ediyoruz. Yeni Milli Eğitim Bakanı’nın karma eğitimin tartışılabileceğine ilişkin açıklamaları ve arkasından AKP ve müttefiki olan HÜDA PAR, BBP ve Yeniden Refah Partisinin bu tartışmalara destek çıkması H.K.G.’nin yaşadıklarını her kız çocuğunun yaşayabileceğini halen göstermektedir.

‘MUHAFAZAKÂR POLİTİKALARA KARŞI KADINLAR MÜCADELE EDİYOR’

Dava sürecinin kendisi karardan bağımsız kadın dayanışması ve bir mücadelenin parçasıdır. Kız çocuklarının eğitim hakkına sahip çıkma, istismara uğramalarına engel olma, eşit ve özgür bireyler olarak ülkenin parçası olmalarına ilişkin mücadeledir aslında. AKP iktidarının kadın-erkek eşitliğine inanmadığını sürekli söyleyen, kadını sadece aile içinde tanımlayan, başka bir hayat ve yaşam olanağı tanımak istemeyen tüm muhafazakâr politikalarına ilişkin kadınların verdiği ısrarlı, inatçı mücadelenin bir parçasıdır.

Emek Partisi olarak, EMEP’li kadınlar olarak bu davayı başından beri takip ettik, takip etmeye de devam edeceğiz. Kız çocukları için yaratılmak istenen karanlığı hep birlikte dağıtacağız.

‘EMSAL BİR KARAR ÇIKMASI ÖN AÇICI OLACAKTIR’

Fidan Ataselim (Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri Genel Sekreteri): Her gün bir tarikat-cemaate bağlı yurt ya da kurslarda bir istismar haberi alıyoruz. Bu davadan çıkacak karar kadınların ve kız çocuklarının cesaret bulması için önemli olacak. Ayrıca istismarın üzerini kolay kapatırız diye düşünenlerin yanıldığını ve emsal karar çıkarsa buna benzer davalar için gerçeğin açığa çıkması ile ilgili ön açıcı olacağını düşünüyoruz. Rıza söyleminin arkasına sığınılması ilk kez karşılaştığımız bir şey değil, fakat cinsel suçlarla ilgili yaşa dair ayrı düzenleme olması da çocukların üstün yararı ile ilgili önemli bir yön. Değiştirmek istemeleri de bu sebepledir. Suç olmaktan çıkarmak amaçları.

H.K.G.’nin davasında örnek bir karar çıkması için elimizden geleni yapmalıyız. O adliye kapısının dışında bizler var olmaya devam edeceğiz. Geçtiğimiz günlerde Mardin’de iki küçük çocuğun sözde “nişan” görüntülerini gördük, ailelerin çocuklarını intihara sürüklenmeleri pahasına tarikat-cemaat yurtlarına gönderdiklerini biliyoruz, istismarlar yaşanırken o ebeveynlerin kimilerinin çocuklarını şeyhlere sunduğunu, çeşitli anlaşmalar yapıldığını görüyoruz. Bu çocuklar bu dünya topraklarının çocukları sadece o anne ve babanın değil, çocukları tarikat-cemaat karanlığından kurtarıp, sağlıklı, huzurlu, mutlu yarınlar kurmak bizim ellerimizde. Karma eğitime, 6284’e, Medeni Kanun’a, Anayasa saldırıların çoğu yine bu örneklerdeki gibi belli bir dini inancın topluma dayatılması olarak sürüyor. Bu sebeple çocuklar için, kadınlar için, LGBTİQ+’lar için laiklik ve özgürlük yaşamsaldır. Bizler tüm kadınları H.K.G. kardeşimizin duruşmasına çağırıyoruz.

'TARİKAT KARANLIĞINDAN HESAP SORACAĞIMIZ MÜCADELE GÜNÜ’

Fatoş Erol (Sol Feminist Hareket): AKP iktidarı ve ortakları, yıllardır bu ülkeyi tarikat karanlığına mahkûm etmeye çalışıyor. Her türlü kamu kaynağı tarikatlara aktarılıyor. İktidar bir yandan da kamusal yükümlülüklerini yerine getirmeyerek yoksul halkı, öğrencileri, kadınları tarikatlara mahkûm bırakıyor. Herhangi bir denetime tabi olmayan, devlet eliyle doğrudan korunan bu tarikatlarda çocuk istismarı haberleri ardı ardına geliyor. Ensar Vakfında, Kulp’ta, Taşkent’te bunlar yaşandı. Aladağ’da kız çocukları tarikat yurdunda ihmal nedeniyle hayatlarını kaybettiler. Enes Kara, tarikat karanlığına dayanamadığı için intihar etti. İktidar, ısrarla ve bilinçli olarak tarikatlardaki suçları görmezden geliyor; Mecliste, yargıda aklıyor ve hemen hemen her olayda yayın yasağı getirerek bu suçlara ortak olmaya devam ediyor.

Bizleri mahkûm etmek istedikleri bu karanlığın tam ortasından bir mücadeleyi veren H.K.G.’nin davasının sahiplenilmesi bu saydığımız nedenlerden dolayı çok önemli. O nedenle biz Sol Feminist Hareket olarak davanın başından bu yana “H.K.G.’nin davası hepimizin davası” dedik. Sanık avukatının “rıza söylemi”ne sığınması, o dönemin bakanı Bekir Bozdağ’ın “çocuğun rızası vardı” sözünden aldığı cesarettendir, tarikatların sırtını esasen iktidara yaslamasındandır. H.K.G.’nin davasında çıkacak karar tam da bu nedenle tarikatlarda istismara uğrayan tüm çocuklar ve kadınlar için verilecek bir karardır. Bu dava çocukların, kadınların yaşamları ve gelecekleri için verdiği mücadele açısından sembol bir davadır.

Karar duruşmasında Sol Feminist Hareket olarak yine orada olacağız, H.K.G.’yi yalnız bırakmayacağız. Tüm kadınları da duruşmaya katılmaya, H.K.G.’nin yanında olmaya çağırıyoruz. Çünkü, bu mücadele tarikat karanlığından hesap soracağımız, laiklik talebimizi en yüksek perdeden haykıracağımız bir mücadeledir. Elbette bu mücadeleyi hakları ve yaşamları için direnmekten asla vazgeçmeyen, karanlığa teslim olmayan kadınlar kazanacak.

‘TÜM SORUMLULAR HESAP VERENE KADAR SES ÇIKARACAĞIZ’

Meryem Betül Topkaya (Kadınlar Birlikte Güçlü): Şiddete maruz bırakılan hiçbir kadının, çocuğun yalnız olmadığını, birlikte güçlü olduğumuzu söylemek ve dayanışmamızı büyütmek için H.K.G. davasının duruşmalarını takip ediyoruz. Devlete görevinin tarikatları değil; çocukları, kadınları korumak olduğunu bir kez daha hatırlatmak için duruşmalarda Anadolu Adliyesinin önündeydik. Bu davada aile, cemaat ve devlet kurumlarının adeta bir suç şebekesi gibi çalıştığını gördük. Sadece bu suça ortak olanlar değil, “Erken yaşta evlilik” diyerek çocuk istismarının adını koymayanlar, “küçüğün rızası” diyenler, bunu meşrulaştırmaya kalkan TCK 103 düzenlemelerini defalarca önümüze getirenler, cemaatlerdeki istismarı derinlemesine araştırmayan bakanlıklar, denetimsizce kaynak ve yer tahsis eden kamu kurumları da bu suçun ortağı oldu.

H.K.G’nin radyoda duyup yaşadıklarını istismar olarak adlandırması, kadın mücadelesinin önemini bizlere gösterdi. Biz kadınlar bu davanın takipçisiyiz ve biliyoruz ki birlikte güçlüyüz. Sadece suçun birinci dereceden failleri değil, görevini yerine getirmeyen tüm kamu yetkilileri de hesap verene kadar ses çıkarmaya devam edeceğiz. Görevi istismarı önlemek olanların “ama biz koruma kararı almıştık” diyerek işin içinden çıkmasını kabul etmiyoruz. Biz kadınlar, LGBTİ+’lar birbirimize, mücadelemize güveniyoruz. Tüm çocukların yoksulluktan uzak, eşit ve özgür yaşayabileceği bir dünya için isyanımız. Tüm sorumlular yargılanıp cezasını alana, bu devletin derinlerine nüfuz etmiş suç şebekeleri ortadan kaldırılana, çocuklar güvenle yaşayabilene kadar kadın dayanışmamızla, mücadelemizi sürdürüyor olacağız.

‘BENZERLERİNİN TEKRARLANMAMASI İÇİN DAVAYA SAHİP ÇIKMALIYIZ’

Avukat Devrim Avcı (Demokrasi İçin Hukukçular): Bu dava mağdurun bunca yıl sonra tüm cesareti ile sanıklardan şikayetçi olması ile kamuoyu tarafından öğrenildi. Ve öğrenilir öğrenilmez hemen hemen tüm kadın örgütleri, barolar ve çeşitli kitle örgütleri tarafından sahiplenildi. Bu sahiplenme her ne kadar mahkeme tarafından katılma talepleri reddedilmiş olsa da dışarıda devam ediyor.

Küçük bir çocuğun bilincinde bile olmadığı bir cinsel istismar eyleminin tarafı ve mağduru haline getirilmesi suretiyle işlenen bu korkunç suç, sadece TCK kapsamında Çocuğa Cinsel İstismar ve Nitelikli Cinsel İstismar suçlarından sevk maddesi belirlenmiş ise de aslında insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak değerlendirilebilir. Zira, halkı, toplumu çok yakından ilgilendiren bir insanlık suçunun söz konusu olması, ergenlik yaşına bile ulaşmamış bir çocuğun anne-baba rızası ve teslimiyle sayısız kez, yıllarca zincirleme bir süreç halinde cinsel istismara maruz bırakılması, bu ülkede yaşayan herkesi ilgilendiren bir suçtur. Dinci gerici cemaat örgütlenmelerinde yaşananlara dair mağdurun cesurca ortaya çıkması önemli bir örnektir ve benzerlerinin tekrarlanmaması için davanın sahiplenilmesi önemlidir.

Karar duruşması için Demokrasi İçin Hukukçular olarak çağrımız ise davada duruşmalar kapalı olsa da orada olarak mağdurun yanında olunduğunun gösterilmesi çağrısıdır.  Ülkemizde böylesine korkunç bir suç işlenmesinden hem birey olarak hem hukukçular olarak zarar gördüğümüz gibi, hukukun egemen kılınması, adil bir yargılamanın gerçekleşmesi, karşımıza çok sarsıcı bir suç olarak çıkmış olan bu toplumsal çürümüşlüğün yasa ve uluslararası sözleşmelere gözetilerek yargılamasının yapılmasını sağlamak, bunun için çabalamak önemlidir.

ÖNCEKİ HABER

İsrail, Gazze'de Nuseyrat Mülteci Kampı'ndaki çarşıyı bombaladı

SONRAKİ HABER

İsrail'in Gazze saldırılarında 1873'ü çocuk 4 bin 651 kişi yaşamını yitirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa