Yunanistan yerel seçimleri: Halk muhalefeti büyüyor
Hükümet partisi ND’nin haziran ayının başlarında yapılacak olan AB Parlamentosu seçimlerinde de oy kaybetmesi durumunda ana muhalefet ve diğer partilerin erken seçim talep etmesi kaçınılmaz olacak.
Fotoğraf: AA
Seyit ALDOĞAN
Atina
Geçtiğimiz pazar günü Yunanistan’da yerel seçimler yapıldı. Haziran ayındaki genel seçimlerde yüzde 40.56 oranında oy alarak yeniden hükümet olan Yeni Demokrasi (ND) Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Kiryakos Miçotakis seçim kampanyası boyunca havalarda uçuşan vaatlerle beraber “Ülke haritasını partimizin renklerine boyayın ki merkezle uyumlu bir yerel yönetimler çalışması başlasın” söylemini dile getirdi. Yeni Demokrasi’nin beklentisi, Yunanistan’a atamayla değil seçimle iş başına gelen bölge valiliklerini ve başta Atina Belediyesi olmak üzere ana kent belediyelerinin çoğunluğunu almaktı. Ancak beklenen olmadı ve nüfusun yarısından fazlasının yaşadığı Atina ve Selanik belediyelerini PASOK’a kaptırdı. Yunanistan da 14 bölge var ve iktidar partisi bu bölge valiliklerinin de sadece yedisini alabildi.
4 valiliği bağımsız adaylar alırken Girit Adası ve Teselya’da PASOK’lu adaylar kazandı. SYRIZA Girit ve Teselya’da aday çıkarmayarak PASOK’un adaylarını destekledi. SYRIZA yöneticileri seçim gecesi ve hemen sonrasında yaptıkları açıklamalarda seçimlerin “ilerici güçlerin” ittifakının önemini ortaya koyduğunu ve iktidarın bu ittifaktan dolayı kaybettiğini açıkladılar.
Bu açıklama aslında SYRIZA’nın açıkça liberal politikalara doğru bir yönelim içine girdiğini “sol, sosyal demokrat” söylemlerin terk edilmeye başlandığını gösteriyor. 2015’li yıllarda PASOK’u AB ve sermaye partisi olarak gören SYRIZA şimdi PASOK’la ittifakı “İlerici güçlerin” ittifakı olarak değerlendiriyor. PASOK adına yapılan açıklamalarda SYRIZA ile ittifak gibi bir önerinin parti içinde tartışılmadığı vurgulansa da ileriki süreçlerde bir ittifakın gerçekleşmesi yeni bir ortak oluşuma gidilmesi olasılığı oldukça güçlü.
Milletvekili seçimlerinde yüzde 17’lerde kalarak ağır yenilgi alan SYRIZA ise iddialı olmaktan uzak, sönük ve zayıf geçen seçim kampanyası sonunda beklendiği gibi ne ana kent belediyelerinde ne de bölge valiliklerinde zafer kazanabildi. Tersine yeniden oy kaybı yaşadı.
Başbakan Kiryakos Miçotakis, ND’nin kaleleri durumundaki Atina ve özellikle Selanik’in kaybedilmesi ve valilik seçimlerinde beklentilerin çok altında oy alınması dolayısıyla “Halkın mesajını aldık” açıklamasını yaptı ve sonuçlar üzerinde parti organlarında gerekli değerlendirmelerin yapılacağını söyledi.
KKE GÜÇLENEREK ÇIKTI
Seçimlerden güçlenerek çıkan ve büyük liman kentlerinden biri olan Patra şehri belediyesini kazanan Yunanistan Komünist Partisi (KKE), İkaria Adası’nın, Tirnavos beldesinin ve Atina’da üç büyük ilçenin belediye başkanlığını kazandı.
ND hükümeti, özellikle meclis dışında yer alan sol örgüt ve kuruluşların belediye kazanmamaları ve belediye meclis üyeleri seçmemeleri için, belediye seçimlerinde ülke genelinde yüzde 3 baraj yasası çıkarmıştı. Hemen her şehir ve beldede meclis üyesi seçtiren sol örgütler ve özellikle ANDARSYA İttifakı yasa nedeniyle hiçbir yerde belediye meclislerine giremedi. ANDARSYA Atina’da ise yüzde 6 oranında oy aldı.
İktidar partisi ND, 2010 yılında başlayan krizden sonra AB, uluslararası sermaye ve tekellerle en uyumlu çalışan hükümet oldu. İktidara geldikten sonra işçilerin, emekçilerin ve ezilen tüm yoksul toplumsal tabakaların sırtına yıkılan vergilerle “bütçe fazlalığı” sağlayan ve AB, IMF ve AB merkez bankasından oluşan “troyka” denetimlerinin ortadan kalktığını açıklayan hükümet olarak seçim kampanyaları yürüttü.
Cari açığın kapatıldığını, yeniden uluslararası para piyasalarına dönüş yapıldığını söyleyen ND, SYRIZA dönemine tekrar dönüşün uluslararası piyasaların güveninin kaybolması, troyka politikalarına dönülmesinin yolunun açılması ve kalkınmanın durması tehdit ve propagandalarıyla beraber kırıntı ötesine geçmeyen ücret artışları ve sosyal yardımlarla yeniden hükümete geldi. Ancak milletvekili seçimlerinden hemen sonra yaşanan zam furyası, Teselya Ovası’nda yaşanan sel baskınları, yüz binlerce insanın mağduriyetinin giderilmesi doğrultusunda adımlar atılmaması yoğun eleştirilerin ve halk muhalefetinin büyümesine yol açtı. ND’nin halka somut vaatler yerine “umut” dağıtması ve ekonomi politikalarının kaldığı yerden devam edeceğini açıklaması da eklenince seçmen kitlesinin ya küçük partilere yönelerek protesto oyları vermesine ya da bütünüyle seçimleri boykot etmesine neden oldu.
SYRIZA dan kopan seçmen kitlesinin bir bölümü KKE’ye ve diğer sol parti ve örgütlere oy verirken ciddi bir bölümü sandıklara gitmemeyi tercih etti. KKE milletvekili seçimlerinde yüzde 7.69 oy alırken yerel seçimlerde yüzde 10’un üzerinde bir orana yükseldi.
Bu tablo bir yandan halkın ve emekçilerin burjuva partiler arasında bir fark ve alternatif görmediğini ortaya koyarken mücadeleden yana ciddi bir kesimin ise yeniden KKE ve sol partilere yöneldiğini de gösteriyor.
Yerel seçimlerde asıl üzerinde durulması gereken ise oy kullanma oranındaki büyük düşüş. Atina’da oy kullanma oranı yüzde 26’da kalırken ülke genelinde yüzde 40’ın altına düştü. Milletvekili seçimlerinin katılım oranı ise yüzde 53’te kalmıştı. Gerçek böyle olmasına rağmen mevcut sermaye partileri ve sözcüleri katılım oranının bu ölçüde düşmesinin nedenlerine yönelik yorumlardan kaçınıyor. Kuşkusuz bu durum yerel seçimler kadar milletvekili seçimlerinin de meşruluğunu tartışmalı kılmaktadır. Sonuç olarak milletvekili seçimlerinde halkın yarısının yerel seçimlerde ise nerdeyse dörtte üçünün iradesi sandıklara yansımamış bulunuyor.
ERKEN SEÇİM GÜNDEME GELEBİLİR
Hükümet partisi ND’nin haziran ayının başlarında yapılacak olan AB Parlamentosu seçimlerinde de oy kaybetmesi durumunda ana muhalefet ve diğer partilerin erken seçim talep etmesi kaçınılmaz olacak. Miçotakis Hükümetinin halkın iradesini yansıtmadığı açıkça dile getirilecektir.
Miçotakis Hükümetinin milletvekili seçimlerinden sonra yaptığı “Halk ekonomik politikaların ve istikrarın sürmesinden yana” açıklamasının kuru bir propagandadan yana olduğunu ortaya koyan yerel seçim sonuçlarının, hükümetin izleyeceği ekonomik baskı politikalarının, halkın daha güçlü bir biçimde ortaya koyacağı tepki ve muhalefetle karşılaşacağına işaret ettiğini belirtmek gerekir. Miçotakis’in “Mesajı aldık” açıklamasını tam da bu yönde okumak gerekiyor.
Bu arada halkın tepkisinin sadece işsizlik, hayat pahalılığı, ücretlerin düşüklüğü ve sosyal hakların ortadan kaldırılmış olmasıyla sınırlı olmadığını, ABD- NATO’nun bölgede izlediği politikaların arkasına takılmanın, İsrail’i ve Ukrayna’yı destekleme açıklamalarının tepkiyle karşılandığını da belirtmek gerekir. Medya organlarında hükümetin dış politikasının daha fazla sorgulanır olduğu açıkça görülüyor.
Son iki ayda yapılan grev ve direnişlere katılım, işsizlik, eğitim, sağlık, yaşam pahalılığı, güvencesizlik, ücretlerin düşüklüğü, hak gasplarına devam edilmesi vb. tepki ve muhalefetin önümüzdeki süreçlerde daha güçlü bir biçimde sokak ve meydanlara taşacağını gösteriyor.