Netanyahu’yu aklamak için rehine ve yakınlarını suçlama kampanyası!
Haaretz yazarı Noa Landau, Netanyahu ve yandaş kalemlerin 7 Ekim’de ölen ve kaçırılan İsraillileri suçlama kampanyası yürüttüğünü belirterek, “Sağın ne kadar alçalabileceğini okumak inanılmaz” dedi.
Fotoğraf: GPO/AA
Gazze halkına karşı saldırılarını İran’ı da içine alacak şekilde büyütme tehditleri savuran Netanyahu hükümeti, İsrail içinde ise kendini aklama cephesinde savaşıyor. İsrail gazetesi Haaretz, Binyamin Netanyahu’nun kendini aklamak için Hamas tarafından 7 Ekim’de Gazze’ye kaçırılan 200’ün üzerindeki rehine ve yakınlarını suçlama kampanyası başlattığını yazdı.
Gazetenin yazarı Noa Landau, yetkililerin ve iktidar yanlısı kalemlerin 7 Ekim’de ölenler ve kaçırılanları “solculuk”la suçladığına dikkat çektiği yazısında, “Sağın ne kadar alçalabileceğini okumak inanılmaz, aynaya bakmaktan kaçınmak için her şeyi yapabilirler” dedi.
“Kan henüz kurumadı, kaçırılanlar henüz geri dönmedi, güvenlik henüz sağlanmadı ve savaşın tehlikeleri henüz sona ermedi. Ve her gün hükümetin, özellikle de Başbakan Benyamin Netanyahu’nun en ufak bir sorumluluğu kendisinden uzaklaştırmak için harcadığı muazzam çabaları öğreniyoruz” diyen Landau, Netanyahu’nun “görevi savaşın suçunu IDF’ye (İsrail ordusuna) yüklemek olan yeni bir sözcü” atadığını, ayrıca eşi Sara Netanyahu’nun da Başbakanlık çalışanlarına geçmişteki ve şimdiki üst düzey güvenlik yetkilileri aleyhinde materyal toplamaları emrini verdiğini yazdı.
7 Ekim’in İsrailli kurbanlarına ve ailelerine yönelik internet kampanyalarına da dikkat çeken İsrailli yazar, “Onları ‘solcu hainler’ olarak damgalamak, öldürülenlerin anısına saygısızlık etmek, tutsaklara iğrenç, kötü niyetli dilekler göndermek ve hatta serbest bırakılmaları için yaptıkları protestolara fiziksel olarak saldırmak, dövmek, tükürmek ve lanetlemek… O zamandan bu yana zehir kampanyası daha da yoğunlaştı. Hafta sonu boyunca, serbest bırakılan iki ABD vatandaşı rehineyi lekelemeye odaklandı. Mesaj açıktır: Öldürülenler ve kaçırılanlar suçludur, Netanyahu masumdur” ifadelerini kullandı.
Bu kampanyanın bir versiyonu olarak gazeteci Kalman Libeskind’in hafta sonu Maariv gazetesinde yazdığı köşe yazısına değinen Landau, burada da başarısızlığın sorumlusu olarak solun algı ve politikalarının gösterildiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Libeskind, ‘Oslo’dan sonra, Lübnan’dan çekildikten sonra, ayrılıktan sonra, bunu sindirmenin zamanı geldi: Deney başarısız oldu’ başlığı altında şunları yazdı: ‘Gazze Şeridi'ndeki önceki turlara gidin ve Tel Aviv’de saldırıyı durdurmamızı talep eden solcu gösteriler olmadan bir tanesini bile nasıl atlatamadığımızı hatırlayın. Bu grubun yayın organı Haaretz gazetesine gidin ve bir nesil boyunca nasıl IDF’nin ensesinde boza pişirdiğini, onu mahalledeki kötü adam olarak gösterdiğini ve düşmanı yenme çabalarını engellediğini görün. Yüksek Mahkemenin web sitesine girdiğinizde, medyamızın ‘insan hakları grupları’ olarak adlandırmayı sevdiği sayısız solcu örgütün Hamas'a karşı savaşımızı sürekli sabote ettiğini göreceksiniz.'”
Landau, yazısını şöyle tamamladı: “Hükümetin Hamas’ı ‘devirmesini’ engelleyen Haaretz mi? Katar parasının Hamas’a aktarılmasına izin veren Haaretz mi? Filistin Yönetimi ve Hamas’a yönelik ‘böl ve yönet’ yaklaşımını icat eden insan hakları örgütleri mi? Sağın ne kadar alçalabileceğini okumak inanılmaz, aynaya bakmaktan kaçınmak için her şeyi yapabilirler.” (DIŞ HABERLER)