Gözler Gazze’deyken Batı Şeria’da yerleşimciler terör estiriyor
İsrail ordusu ve yerleşimciler, geçen hafta işgal altındaki Batı Şeria’da bir grup Filistinliyi ve İsrailli solcu aktivisti gözaltına aldı, işkence etti ve cinsel olarak aşağıladı.
Batı Şeria | Fotoğraf: Mamoun Wazwaz/AA
Tüm dünya İsrail’in Gazze Şeridi’nde gerçekleştirdiği katliamı izlerken, İsrail ordusu ve yerleşimci grupları, işgal altındaki Batı Şeria’da Filistinlilere saldırıyor ve öldürüyor. Sadece iki hafta içinde İsrailliler farklı şehirlerde ve mülteci kamplarında 70’ten fazla Filistinliyi öldürdü.
Sadece bir gün içinde, 19 Ekim’de, İsrail askerleri Tulkarem kasabası yakınlarındaki Nur Şems mülteci kampında en az 7 Filistinliyi öldürdü, bazı kaynaklar ise bu sayının 13 olduğunu belirtiyor. Uluslararası Çocukları Savunma Örgütü - Filistin (DCIP), İsrail güçlerinin Batı Şeria’da 24 saat içinde 4 Filistinli genci vurarak öldürdüğünü bildirdi. DCIP’nin hesap verebilirlik programı direktörü Ayed Abu Eqtaish, yaptığı açıklamada, “İsrail güçleri Batı Şeria’nın her yerinde Filistinli çocukları giderek artan bir şekilde ve yüzsüzce öldürüyor” dedi.
İsrail gazetesi Haaretz daha da tüyler ürpertici bir soruşturma yayımladı. İsrail askerleri ve yerleşimcileri, Batı Şeria’daki Wadi al-Siq köyünde bir grup Filistinli ve solcu İsrailli aktivisti kaçırmış, işkence etmiş ve cinsel olarak aşağılamıştı. Bu kişiler, 12 Ekim’de aşırı sağcı yerleşimci grup Hilltop Gençliği’nin üyelerini toplayan İsrail ordusunun Desert Frontier birimi tarafından tutuklanmaları hakkında Haaretz’e konuştu.
İSRAİL’DE EBU GARİB MANZARALARI!
Tekrarlanan yerleşimci saldırılarının ardından Vadi el-Siq’in tahliyesinin bir parçası olan Filistinli esirler, kendilerini minibüslerle kaçıran 20-25 silahlı yerleşimci ve asker tarafından saatlerce alıkonulduklarını anlattı. Soyulduktan sonra çıplak ve iç çamaşırlarıyla fotoğrafları çekildi. Üç Filistinlinin iç çamaşırlı, gözleri bağlı, elleri bağlı ve vücutlarında morluklar olan bir fotoğrafı silinmeden önce Facebook’ta yayınlandı. Kaçırılanlardan biri olan ve Ebu Hasan olarak bilinen Muhammed Matar, Haaretz’e, yaşadıklarının ABD güçlerinin Irak’ın Ebu Garib cezaevinde mahkumlara uyguladığı işkence ve kötü muameleye benzediğini söyledi.
ASKER ÜNİFORMALI YERLEŞİMCİLER
Wadi al-Siq’te yedi hafta geçirerek bölge halkına yardım eden Filistin Yönetimi çalışanları Abu Hassan ve Mohammed Khaled, Haaretz muhabiri Hagar Shezaf’a köyden ayrılmak üzere arabalarına bindiklerini anlatırken “Birdenbire iki kamyonet gördük, içlerinde asker üniformalı yerleşimciler vardı. Hepsi silahlıydı ve bazıları maskeliydi” dedi. Yerleşimciler onları yere zincirledi ve silahlarla dövmeye başladı, kafalarını yere sabitledi, üzerlerine bastı ve ellerini iplerle bağladı. Kimin yerleşimci kimin asker olduğunu anlamanın zor olduğunu söylediler.
Esirler ilk gözaltılarından sonra boş bir binaya götürüldüklerini, burada gözlerinin kapatıldığını ve ellerinin çelik tellerle bağlandığını söyledi. Hassan, “Bizi yüzüstü yatırdılar ve içlerinden biri bıçakla elbiselerimizi yırttı. Üzerimizde sadece iç çamaşırlarımız vardı" dedi.
DEMİR BORU, BIÇAKLARLA İŞKENCE, CİNSEL SALDIRI GİRİŞİMİ...
Khaled şunları anlattı: “Bizi dövmeye devam ettiler. Ellerinde demir bir boru ve bıçaklar vardı, bunları da bize vurmak için kullandılar. Her yerimize vurdular, ellerimize, göğsümüze ve kafamıza da. Üzerimizde sigara söndürdüler. Tırnaklarımı sökmeye çalıştılar.”
Hassan yüzünün boş binanın zeminini kaplayan pislik ve dışkının içine itildiğini söyledi. Sorguya çekildiler ve aileleriyle ilgili kişisel soruların yanı sıra, sahip olduklarını iddia ettikleri bıçaklarla “bıçaklı saldırıyı nerede gerçekleştirmeyi planladıkları” defalarca soruldu. Hassan, “Şiddet acımasızdı. Üzerimize su döktüler, üzerimize işediler ve sonra elinde sopa olan biri onu arkama sokmaya çalıştı. Pes edene kadar tüm gücümle mücadele ettim” dedi.
HASTANEYE KALDIRILDILAR
Abu Hassan ve Mohammed Khaled, yaklaşık altı saat sonra, dışkı içinde, yalınayak ve iç çamaşırlarıyla binadan çıkarıldıklarını söylediler. Majed adında üçüncü bir Filistinli tutsağın daha olduğundan habersizdiler; o da bir iple bağlanmış ve telefonu elinden alınmıştı. Üç Filistinli nihayet öğleden sonra İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria’daki yönetim organı olan İsrail Sivil İdaresi yetkilileri tarafından serbest bırakıldı. Mallarının çoğu çalındıktan sonra ağır yaralı olarak Ramallah Hastanesine kaldırıldılar.
SOLCU İSRAİLLİLERİ SAATLERCE ALIKOYDULAR
Aynı zaman diliminde yerleşimciler, aralarında bir çocuğun da bulunduğu beş sol görüşlü İsrailli aktivisti de saatlerce alıkoydu. Aktivistlerden biri, “Bizi gördüklerinde kovalamaya başladılar. Bazıları üniformalı ya da yarı üniformalı-yarı sivil kıyafetliydi ama araçları sivildi” dedi.
Abu Hassan, Haaretz'e yaptığı açıklamada, yerleşimciler arasında bölgedeki Filistinli çoban topluluklarına yardım eden bir aktivist olarak tanındığı için bu kadar şiddetli tacize maruz kaldığını düşündüğünü söyledi. “Onlara Hamas ve İslami Cihad’a karşı olduğumu söyledim ama umursamadılar. Tüm Arapların pislik olduğunu ve Ürdün’e gönderilmeleri gerektiğini söylediler. Yaşananların kanunla, düzenle ya da normal bir ülkenin işleyişiyle hiçbir ilgisi yok. Bu sadece bir çete, hepsi ateşlenmiş” diye konuştu.
Bu olaylar işgal altındaki Batı Şeria'da artan şiddet ve gerginlik ortamında gerçekleşti. İsrail güçleri şehirleri kapatarak, köy ve kasabaların girişlerine bariyerler ve beton bloklar yerleştirerek ve protestoculara ateş açarak sıkı bir abluka uyguladı. 17 Ekim’de, Filistinlilere ve solcu aktivistlere yönelik saldırıdan iki gün önce, İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Bakanlığının işgal altındaki Batı Şeria'daki yerleşimler de dahil olmak üzere sivil güvenlik ekiplerini ve yerleşimcileri silahlandırmak için 10 bin tüfek satın alacağını duyurmuştu. (DIŞ HABERLER)
Kaynak: Left Voice