24 Ekim 2023 13:58
/
Güncelleme: 13:52

Bahçeli: Devletim istesin, şartlar da öyle gerektirsin, Gazze için yola revan olmazsam namerdim

Devlet Bahçeli: "24 saat dolmuştur. Türkiye Cumhuriyeti, barış ve çözüm iklimini yeşertmek, garantörlük mekanizmasını kurmak adına her türlü müdahale ve mücadeleye hazır ve kararlı olmalıdır."

Bahçeli: Devletim istesin, şartlar da öyle gerektirsin, Gazze için yola revan olmazsam namerdim

Fotoğraf: TBMM

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden dönüş olmayacağını söyleyen Bahçeli "Eğer Atatürk bugün yaşamış olsaydı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yılmaz bir müdafaacısı olurdu" iddiasını öne sürdü.

Kudüs, Gazze, Halep ve Kerkük güvende değilse Ankara’nın da güvende olmayacağını söyleyen Bahçeli, 24 saat süre verip Türkiye'nin gerekirse İsrail'in Gazze'deki saldırılarına karşı askeri müdahalede bulunmasına yönelik açıklamasına gelen "Önden buyur" yanıtları için de şunları söyledi: "Devletim istesin, milletim destek versin, şartlar da öyle gerektirsin, Gazze’deki çocuklara kol kanat germek, füzeye karşı sapan taşıyla insanlık mevziisine girmek için yola revan olmazsam namerdim."

24 saatin dolduğunu belirten Bahçeli, "Gazze’yi koruma ve kollama misyonu Türk milletinin üzerindedir" ifadelerini kullanıp "Türkiye Cumhuriyeti, barış ve çözüm iklimini yeşertmek, garantörlük mekanizmasını kurmak adına her türlü müdahale ve mücadeleye hazır ve kararlı olmalıdır" dedi.

Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİNDEN DÖNÜŞ OLMAYACAK"

"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile rejimin değiştiğini iddia edenler şayet cehaletlerinin kurbanı değillerse su katılmamış yalancılar korosu ve müfteriler koalisyonudur. Hükümet sistemi başka rejim başkadır. 29 Ekim 1923 tarihinde rejimin adı konulmuş ve mevzu bir daha açılmamak üzere kapatılmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile de yönetim hayatımızdaki boşluk dolmuş, cumhurun müdahalesi sonucunda önce hasar tespiti, sonra da kalıcı bir reform yapılarak Türkiye Cumhuriyeti üçüncü evresiyle birlikte oluşan demokratik pistten kalkışa geçmiştir. Nasıl ki, Cumhuriyet’ten dönüş yoksa, hatırlatırım ki, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden de dönüş veya sapış olmayacaktır. Millet kararını kesinkes vermiştir."

"ATATÜRK YAŞASAYDI CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİMİZİN YILMAZ MÜDAFAACISI OLURDU"

"Eğer Atatürk bugün yaşamış olsaydı, devletimizin geçirdiği badireleri dikkate alarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yılmaz ve yıkılmaz bir müdafaacısı olurdu. Milli Mücadele’nin düşünce gücü Türk milliyetçiliğidir. Vatanı kurtaran, devleti kuran irade Türk milliyetçiliğidir."

"KUDÜS, GAZZE GÜVENDE DEĞİLSE ANKARA GÜVENDE DEĞİLDİR"

"Türk milletinin savunma hattının son sınırı Misak-ı Milli ile çizilmiştir. Misak-ı Milli ihlal edilemez bir egemenlik beyanıdır ve zaman aşımına tabi değildir. Vatanımızı korumak, devletimizi müdafaa etmek, milli varlığımızı savunmak Anadolu topraklarına saplanıp kalarak yapılamaz. Eğer böyle olursa kademe kademe vatanımızı kaybederiz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu şuur ve siyasetle ülkemize yönelmiş tehditleri kaynağında bertaraf etmek için muazzam bir mücadelenin içindedir ve kesinlikle yalnız değildir. Kudüs güvende değilse, Gazze güvende değilse, Halep güvende değilse, Kerkük güvende değilse, soydaşlarımız ve din kardeşlerimiz güvende değilse, altını çizerek belirtiyorum ki, Ankara’nın güvenliğinden hiçbir akıl ve vicdan sahibi bahsedemeyecektir."

"YOLA REVAN OLMAZSAM NAMERDİM"

"Bugün Gazze’de yaşanan felaketler bir insanlık suçudur. Kadim devlet aklımız ve irademizle devrede olmazsak, siyasi ve diplomatik temaslarımızı askeri caydırıcılıkla desteklemezsek, günü geldiğinde Gazze’deki dramların bir benzerine, Allah muhafaza ama, Anadolu’da da mahkum olmamız kaçınılmazdır.

21 Ekim akşamı sosyal medyadan yaptığım açıklamalar milletine, devletine ve gelecek nesillere duymuş olduğum sorumluluğun tanımıdır. Dediklerim şuydu: 'Eğer bugünden itibaren 24 saat içinde ateşkes sağlanamazsa, saldırılar durmazsa, mazlumların üzerine bombalar bırakılmaya ısrarla devam ederse, milletimle açık açık paylaşıyorum ki, Türkiye süratle devreye girmeli, tarihi, insani ve inanç sorumluluğunun gereği her neyse yapmalıdır.’

Bazıları şahsıma yönelik 'Önden siz buyurun' diye alaycı bir üslupla karalama kampanyasına alet oldular. Hiç merak buyurmasınlar. Devletim istesin, milletim destek versin, şartlar da öyle gerektirsin, şayet Gazze’deki çocuklara kol kanat germek, füzeye karşı sapan taşıyla insanlık mevziisine girmek için yola revan olmazsam namerdim. Ne işimiz varmış Gazze’de. İsrail-Filistin çatışması bizim meselemiz de değilmiş. Bu ifade sahiplerinin hepsi bir avuç çapulcudur. Gazze’deki toplu katliamı ve soykırıma varan İsrail şiddetini idrak etmek için Filistinli olmaya gerek yoktur, birilerinin iddia ettiği gibi Arap olmaya gerek yoktur, hatta Müslüman olmaya da gerek yoktur, sadece insan olmak, insani değerleri savunmak kafidir."

"24 SAAT DOLMUŞTUR"

"ABD-İsrail iş birliğiyle hazırlanmış planlar Gazze’nin yutulmasına hizmet ediyor. Gazzelilerin Sina Yarımadası’na, Batı Şeria’da yaşayanların da Ürdün’e sürülmesi için hazırlık yapılıyor. Bugün Filistin, yarın tüm bölge ve nihayet Türkiye’nin kuşatılması amaçlanıyor. Zulüm karşısında tarafsızlık namussuzluktur. Biz çok şükür namussuz değiliz, tarafız. Tarih ve inanç bağlarımız olan kardeşlerimizin tarafıyız.

24 saat dolmuştur. Türkiye Cumhuriyeti insanlık nam ve hesabına, barış ve çözüm iklimini yeşertmek, garantörlük mekanizmasını kurmak adına her türlü müdahale ve mücadeleye hazır ve kararlı olmalıdır. Bizde geri adım yoktur.

Birleşmiş Milletler etkisizdir. İslam İşbirliği Teşkilatı’ndan umut yoktur. ‘Gazze için Kahire Barış Zirvesi’nden bir sonuç çıkmamıştır. O halde Gazze’yi koruma ve kollama misyonu Türk milletinin üzerindedir. Ya kalıcı barış ortamı sağlanarak iki devletli çözüm için taraflar masaya oturur ya da Gazze’nin imhasına Türkiye Cumhuriyeti her ihtimali dikkate alarak tepkisini üst düzeyde, en seri ve sert şekilde gösterir. Bizim tavrımız, tutumumuz ve duruşumuz budur.

Gazze’ye gitmek gerekirse de, hiç kimse meraklanmasın, Mescid-i Aksa’nın manevi ihtişamıyla, Allah’ın inayetiyle aranılan ve beklenilen her yerde şafak sökmeden olmasını da gayet iyi biliriz." (HABER MERKEZİ)

Evrensel'i Takip Et