Motokuryeler güvenceli çalışma istiyor: Yaşamaya çalışıyoruz ama her gün ölerek
Mersin’de iş cinayetinde hayatını kaybeden Motokurye Bilal Şık’ın çalışma arkadaşları ağır koşullarda ve güvencesiz çalıştıklarını, geçinmekte zorlandıklarını anlatıyor.
Mahsun KILIÇ
Mersin
Mersin’de motokuryelik yapan 20 yaşındaki Bilal Şık geçtiğimiz günlerde iş cinayetinde hayatını kaybetti. Ailesi ve yakınlarının yanı sıra Bilal Şık’ın çalışma arkadaşlarının katılımıyla düzenlenen tören sonrası, Şık’ın cenazesi Toroslar ilçesinde bulunan Arpaç Mezarlığına defnedildi. Çalışma arkadaşları da motosikletleriyle birlikte iş arkadaşlarını yalnız bırakmadı.
25 yaşındaki Barış Sadi, Mersin Üniversitesinden gıda teknisyeni olarak mezun olduğunu söylüyor. Bir buçuk yıldır kuryelik yaptığını söyleyen Sadi, “Motor demek ölüm demek, şoförler çok dikkatsiz. Ayna kullanmıyorlar, direkt kapıyı açıp iniyorlar” diyor: “Dikkatsizlik yüzünden arkadaşımızı kaybettik.”
Çalışma koşullarının zorluğuna değinen Sadi, şunları anlatıyor: “Günde 14-15 saate kadar çalışıyoruz, güvencemiz yok. BAĞ-KUR’luyum ancak uzun süredir yatıramıyorum, yatırsam bana bir şey kalmıyor. Motorun bakımı, yakıtı, kazası her şeyi bize ait. O yüzden o kadar saat çalışmamıza rağmen yetmiyor.”
"SAKAT KALMAK YA DA ÖLMEK"
Zeki Ünal hemen karşı kaldırımda duruyor. 10 yıldır motokuryelik yaptığını, Bilal Şık’la aynı depoda çalıştıklarını söylüyor: “Yaklaşık bir seneden fazladır beraber çalışıyorduk. Bana hep ‘Biraz para biriktirip bu ülkeden gitmek istiyorum’ diyordu. Nişanlısı olduğunu ve onunla hayallerinin olduğunu, yurt dışına çıkmak istediğini anlatıyordu. 13-14 saatten fazla beraber çalışıyorduk. Ailemizden çok birbirimizi görüyorduk. Hepimizin sonu bu şekilde olacak, bu işi yapanın sonu ya sakat kalmak ya da ölmek.”
Bir yandan şoförlerin dikkatsizliğinden söz ederken diğer yandan Bilal Şık’ın hayatını kaybettiği ana ilişkin bilgiler veriyor: “Yolun sağına park eden bir araç aynaya bakmadan inince, Bilal de arabaya vurmamak için yolun soluna doğru direksiyonu kırınca dengesini kaybediyor ve yere düşüyor. Yere düştükten sonra kalkamıyor, başka bir araç üstünden geçiyor. Bilal’i yerden kaldırmaya çalışmaya yeltenenler olsa da ikinci araç üzerinden geçtikten sonra, orada hayatını kaybediyor.”
"NE GÜVENCE NE TAZMİNAT"
Cami avlusunda cenazenin getirilmesini bekleyen kuryeler kendi aralarında para toplamaya başlıyor. Bilal’in ailesine cenaze masrafları için katkı sunmak istiyorlar. O an yanında nakit olanlar veriyor, olmayanlar da başkasından borç alıp katkı sunmaya çalışıyor.
Tek başına duran, 6 yıllık kurye Ferhat Fişne, “Aynı bölgede çalışıyorduk Bilal’le. Aynı işi yapıyorduk, farklı firmalarda çalışıyor olsak da. Bizim de başımıza gelebilir bu durum. Güvencemiz, hiçbir şeyimiz yok. Bu çocuk da yarın öbür gün unutulacak. O kadar sene emek harcadı, sonunda canı gitti. Tazminat hiçbir şey olmayacak. İnsanın bir gram değeri yok. Güvencemiz olsa böyle olmazdı, en azından başımıza bir şey gelse ortada kalmazdık” diyor.
Fişne, trafik denetlemelerinin yetersiz olduğunu söylüyor: “Mersin’de yollar kötü, sürücüler dikkatsiz. Denetimin artması gerekiyor, bu şekilde yollarda can güvenliğimiz yok. Hem yollar kötü hem de bazı durumlarda sürücüler tarafından da saldırıya uğrayabiliyoruz, bunların denetlenmesi gerekiyor.”
"İŞE GİTMEDİĞİN GÜN ZARARDASIN"
Esnaf kurye modelinin, işçilerin haklarını ödememek için oluşturulduğunu söyleyen Fişne, şöyle devam ediyor: “Kaza yaptığımız zaman A’dan Z’ye her şey bize ait. Esnaf kuryeler 40-50 bin kazanıyor diye gençler geliyor ama öyle olmadığını görüyorlar, emeklerinin karşılığını alamıyorlar. İşe gitmediğin gün zarardasın, hastalandığında ya da gidemediğinde senin zararına. BAĞ-KUR’luyum ama ödeyemediğim için 50-60 bin lira borcum var. BAĞ-KUR’u yatırsam geriye bir şey kalmıyor. O yüzden firmaların sigorta yapması gerekiyor. Yeni evliyim, sadece 150 bin lira kredi borcum var. Zorunlu giderleri çıkarınca cebimizde kalan asgari ücret civarında. Devlet maaşımızdan kesiyor. Yıllık gelir vergisi, motor için yol vergisi var. Üç ayda bir vergi ödüyoruz. Damga vergisi var. İşletme olarak görüyorlar bizi, tüm masrafları biz karşılıyoruz, o kadar vergi ödüyoruz. Kendi işimiz gibi görünüyor ama elde bir şey kalmıyor. Bir şey kalmadığı gibi canından olanlar da oluyor.”
"ARKADA YEMEK PAKETİ VAR"
Tıbbi laboratuvar bölümünden mezun Yasin Buko “Kuryeler fazla kazanıyor diyorlar ama canıyla ödedi arkadaşımız, neye yarar ne kazandığı? Sipariş götürdüğümüz yerler insan muamelesi yapmıyor bize, kötü bir şey yapıyormuşuz hissi yaratıyorlar. Geçinemiyoruz, aldığımız motora, temel ihtiyaçlara ve kiraya gidiyor” diyor.
Büro yönetimi mezunu Özkan Çakır da şunları aktarıyor: “15 saatten fazla çalışıyoruz, buna rağmen ek iş yapanlar var. Başka işte çalışıp, nöbetlerini tamamladıktan sonra iki günlük izinlerinde gelip 15-16 saat çalışanlar var. İnsanlar ne kadar çok çalışsa da yetmiyor. Motora bir şey olsa bizden gidiyor, yeme içme her şey bize ait. Çalışma koşulları bizi otomatiğe bağlıyor. Günde 16 saat motorun üstünde olduğunuzu düşünsenize, bazen motordan düşüyoruz, kalkıp devam ediyoruz. Çünkü arkada yemek paketi oluyor, yetiştirmemiz lazım.”
Mehmet Küçükaslan 20 yaşında, o da Bilal’in arkadaşı. 2 yıldır kuryelik yapan Küçükaslan, “Bilal’le hem mahalleden hem de işten arkadaşız. Borçları vardı Bilal’in, motor almıştı, onun borcunu ödemeye çalışıyordu. Tek başına mücadele ediyordu, kalender bir insandı. Herkes severdi onu. Çok kazanacağını düşünerek bu işi yapmaya başladı, canından oldu. Ailesine destek olmaya çalışıyordu, çalışkan bir insandı” diyerek söz ediyor arkadaşından.
Cenaze yıkanıp namazı kılındıktan sonra motokuryeler konvoy halinde, kornalar eşliğinde cenaze aracının peşinden gidiyor. Bilal Şık’ın cenazesi Toroslar’da bulunan Arpaç Mezarlığına defnedildikten sonra arkadaşları basın açıklaması yapmak için ayrılıyor...
"KAN İLE BESLENEN MODEL"
Mezarlığın toplanma alanında bir araya motokuryeler adına Necmi Güneş konuşuyor. “Bizlere dayatılan ‘esnaf kurye modeli’ yüzlerce kurye arkadaşımızın ölmesine ya da sakat kalmasına sebep oldu” diyen Güneş şunları söylüyor: “Bizler bunu adına ‘kan ile beslenen’ işveren modeli diyoruz. Bu firmalar sermayelerine sermaye katmak için bizlerin sosyal güvenlik haklarımızı elimizden alıyorlar. Bu modelde çalışanlar kendi BAĞ-KUR ödemelerini kendi yatırıyor, kendi motorunu kendisi alıyor, kendisi motorun bakımını yapıyor, benzinini alıyor. Kazandığımız 3 kuruşun 1 kuruşu vergiye, 1 kuruşu yakıta gidiyor, bize kalan diğer 1 kuruş ile de yaşamaya çalışıyoruz fakat her gün ölerek.”
Her gün ölümle burun buruna geldiklerini aktaran Güneş, kuryelerin taleplerini şöyle sıralıyor:
- Esnaf kurye modelinden derhal vazgeçilmeli ya da geliştirilmelidir.
- Sendikaya bağlı SGK’li çalışanlar olmak istiyoruz.
- Özel sağlık sigortası istiyoruz.
- Kurye çalışanlarına yıllık yıpranma payı istiyoruz.
"RİSKLİ MESLEK OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİ"
Açıklamada söz alan kuryelerden biri “Yarım saat sonra hangimizin öleceği belli değil, biz bugün buna tepki göstermezsek her gün öleceğiz” derken, başka bir kurye, “Riskli bir iş ama riskli meslekler grubunda değerlendirilmiyoruz biz. Bizim mesleğimizin riskli meslek grubuna alınması gerekiyor. Her gün birimiz gidiyoruz” diyor.
Başka bir kurye de Mecliste seslerini duyurmak istediklerini söylüyor: “Kapıyı açıyor, çocuk düşüyor, bir şey olmuyor ama başka bir aracın altında kalıyor. Kapı açma, sinyal vermeme, aynaya bakmama... Bunun gibi yüzlerce olay var. Yasayla bunun önüne geçmeleri gerekiyor, caydırıcı cezalar lazım.”
"PERFORMANS ÖLÜME SEBEP OLUYOR"
Başka bir kurye de firmalara sesleniyor: “İşveren şirketlerin çalışan kuryelerin şartlarını iyileştirmeleri gerekiyor. Evine ekmek götürecek arkadaşlarımız çok sıkıntılı şartlarda çalışıyor. Bir parça ekmek için yeri geliyor hız yapıyor yeri geliyor ihlal yapıyor. Çünkü performansa zorluyor işçileri ve bu kazalara ve ölümlere sebep oluyor. Arkadaşımız Bilal’i de bu yüzden kaybettik. Bilal ilk değil, ismini duymadığımız arkadaşlarımız oldu ama Bilal artık patlama noktası oldu. Artık hepimiz sesimizi duyurmak istedik, devlet büyüklerinin yapacağı kanunlar olsun…”
KADINLAR AYRICA ZORLUKLAR YAŞIYOR
Sekiz aydır kuryelik yapan Bahar Maya da “Kuryeler olarak tehlikeli meslekte görünmüyoruz. Tehlikeli meslekte olanların imtiyazları var. En çok vefat oranı fazla olan meslek olmasına rağmen, tehlikeli sınıf grubunda değiliz. Sosyal güvenlik hakkımız yok, BAĞ-KUR yatırmamız gerekiyor ancak maddi imkandan dolayı yatıramıyoruz, devlete borçlanıyoruz ya da hiç yatıramıyoruz” diyor.
Tüm bu güvencesiz çalışma koşularının yanı sıra kadın kurye olarak ayrıca sorunlar yaşadığını aktaran Maya, “8 aydır halen nasıl dayanıyorsun diye soruyorlar. Ara sokaklara kadar takip ediliyoruz kadın olduğumuz görülünce. Trafikte sıkıştıran, cam açıp taciz edenler oluyor. Takdir edenler de oluyor, ‘Siz kadınlar her işi yaparsanız erkekler işsiz kalır’ diyerek eleştirenler oluyor. Toplumun her yerinde varız ve var olmaya devam edeceğiz” diyor.
2022’DE 52 İŞ CİNAYETİ
Kurye Hakları Derneği tarafından 2022 yılında yayımlanan ‘motokurye ölümleri’ ve ‘motokurye örgütlenmelerine genel bakış’ başlıklı raporlarda iş cinayetleri ve örgütlenme sorunları ele alınıyor. Raporlara göre 2022 yılında iş cinayetiyle hayatını kaybedenlerin sayısı 52 olarak tespit edilse de bu sayının daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Raporlara göre 2022 yılında Mersin’de 2 motokurye hayatını kaybetti.
Ayrıca raporlarda ‘esnaf kurye’ modelinin işçileri iş hukuku kapmasının dışına çıkarması ve güvencesiz hale getirilmesi olarak tarif ediliyor. Motokuryelerin örgütlenmeleri için çeşitli konfederasyon, federasyon, sendika ve dernek sayısının 79 olduğu belirtilse de kuryelerin buralara üye olmalarının kısıtlı olduğu vurgusu yapılıyor.