25 Ekim 2023 16:13

İHD Ankara Şubesi: İç Anadolu hapishanelerinde 3 ayda en az 2291 hak ihlali yaşandı

İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi Hapishaneler Komisyonu’nun İç Anadolu Bölgesindeki Hapishaneleri raporuna göre 3 ayda en az 2291 hak ihlal yaşandı.

Fotoğraf: MA

Paylaş

İnsan Hakları Derneği (İHD) Hapishaneler Komisyonu Ankara Şubesi, son 3 aylık (Temmuz, Ağustos ve Eylül) İç Anadolu Bölgesi Hapishaneler Raporu’nu açıkladı. Şube binasında düzenlenen basın toplantısı ile paylaşılan raporda, komisyona yapılan başvurular, cezaevlerine yapılan ziyaretler, tutsakların gönderdiği mektuplar ve tutsak aileleriyle yapılan görüşmeler yer aldı. 

İç Anadolu’da yer alan 22 kapalı cezaevinden 124 kişi, bölge dışındaki 12 cezaevinden 13 kişi olmak üzere toplam 137 kişinin başvuru yapıldığı belirtilen raporda, İç Anadolu Bölgesi’ndeki cezaevlerinde 3 ayda en az 2 bin 292 ihlalin tespit edildiği kaydedildi.

HAPİSHANELERDE ÖLÜMLER

İHD’nin belirlemelerine göre tespit edilebildiği kadarıyla 2023 Temmuz-Ağustos ve Eylül aylarında çeşitli cezaevlerinde en az 9 mahpus yaşamını yitirdiği belirtilerek bunlardan 6 mahpusun hastalıkları nedeniyle hayatını kaybettiği, 2 mahpusun intihara sürüklendiği, 1 mahpusun ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi açıklandı.

AÇLIK GREVLERİ

İç Anadolu Bölgesinde 2023 yılı Temmuz-Ağustos ve Eylül ayı içinde 4 hapishanede yaşatılan hak ihlallerine karşı en az 10 mahpus tarafından süresiz-dönüşümsüz mahpuslar tarafından açlık grevi eylemleri yapıldı.

SAĞLIK HAKKI

İHD’nin 20 Nisan 2022’de açıkladığı verilerine göre, hapishanelerde (en az) 651’1 ağır olmak üzere en az 1.517 hasta mahpus bulunuyor. 2023 yılı Temmuz-Ağustos ve Eylül Ayları içerisinde İç Anadolu Bölge Hapishanelerinde en az 522 sağlık hakkı ihlali meydana geldi.

İŞKENCE, KÖTÜ MUAMELE ve ONUR KIRICI UYGULAMALAR

Raporda İHD’nin belirlemelerine göre, 2023 Temmuz-Ağustos ve Eylül Ayları içerisinde İç Anadolu Bölgesinde bulunan hapishanelerde bu başlık altında en az 83 ihlal meydana geldiğinin altı çizilerek; “Ancak, Adalet Bakanlığı’nın bu konudaki verileri paylaşmaması, hapishanelerle haberleşmenin sürekli olarak engellenmesi, haberleşmenin sıkı bir biçimde denetlenmesi, özellikle taşra hapishanelerinden haber alma konusunda yaşanan güçlükler, adli mahpusların yaşadıklarını basına, yetkili makamlara ve insan hakları örgütlerine (çoğunlukla) iletmemesi nedeniyle işkence ve kötü muameleye maruz kalan mahpus sayısının belirtilen sayının çok üzerinde olduğunu ortaya çıkarmaktadır” denildi.

DİSİPLİN CEZALARI VE İNFAZ YAKMALAR

Hapishanelerdeki her türlü hak talebine ya da ihlallere karşı verilen tepkilere hapishane idarelerinin tutanak tutarak ve disiplin soruşturması başlatarak karşılık verdiği vurgulanan .  raporda; “Üstelik bu uygulamalar mahpusların birbirleriyle selamlaşmaları ya da hal-hatır sormaları gibi son derece keyfi gerekçelere de dayanabiliyor. Hapishane yaşanan hak ihlallerini ve baskıları dışarıya bildirmek de disiplin soruşturmasına gerekçe olabiliyor. Disiplin soruşturmaları neticesinde mahpuslara haberleşme hakkı cezaları, hücre cezaları verilebilmektedir. Ancak daha önemlisi bu soruşturma ve cezalar bahane edilerek infazları yakılmaktadır. Zaten İnfaz Kanunu’ndan kaynaklanan haklar hapishane idarelerinin tercihlerine göre uygulanabilmektedir. Ağır hasta olan ve cezalarının son yılında olan mahpuslar, iyi hali olan mahpuslar dahi tahliye edilmemektedirler. Disiplin soruşturmaları ve cezalar nedeniyle iyi halden denetimli serbestlik hakkı zaten mahpuslara kullandırılmamaktadır. Gözlem Kurulu kararlarıyla mahpusların koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik hakları engellenmektedir.

İç Anadolu Bölgesinde 17 mahpusa 1 ay görüş yasağı, 2 mahpusa 1 ay sportif faaliyetlerden men cezası verildi, 3 mahpusa hücre cezası verilmiş, 25 mahpusun İGK kararıyla koşullu salıverilme denetimli serbestlik hakları engellenmiş ve 5 mahpusunda infazları yakılmıştır. Bu başlık altında 50 hak ihlali gerçekleşmiştir” denildi

BASKILAR, İLETİŞİM YASAKLARI, DİĞER SORUNLAR

Doğrudan kişi güvenliği hakkını ve sağlık hakkını ihlal eden uygulamalar dışında hapishane yönetimleri çok çeşitli yöntemlerle mahpuslar üzerinde baskı kurmaya çalıştığı, çeşitli hak ihlallerinin yaşandığı ifade edilen raporda şöyle denildi; “Bu Ailelerinden uzak hapishanelerde bulunan mahpusların sevk talepleri kabul edilmemektedir. Hapishanelerdeki bazı mahpuslar ekonomik koşullarından kaynaklı olarak dosyaları ile ilgili hukuki yardım talebinde bulunmuşlardır. Bu başlık altında en az 1569 ihlal meydana gelmiştir.

SEVK VE SÜRGÜNLER

Son yıllarda hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri raporları incelendiğinde en yoğun hak ihlali yaşanan başlıklarından birisinin de zorunlu sevkler yani sürgünler olduğunun altı çizilen raporda; “Sevk ve sürgünler sırasında çok sayıda hak ihlali yaşandığını görüyoruz. Sevkler öncesi kısa sürede mahpusların bilgilendirilmesi, kimi durumlarda hiç haber verilmeden başka gerekçelerle koğuş ve hücrelerden çıkarılarak gerçekleştirilmesi önemli bir sorundur. Sevk edildikleri halde eşyaları verilmeyen, eşyalarının bir kısmı eski hapishanede bırakılan çok sayıda mahpus bulunmaktadır. Sevk edilen mahpuslar hapishanelere girişlerde çıplak arama uygulamasına maruz bırakılmakta, kabul etmeyen mahpuslar darp ve şiddete maruz kalmaktadırlar. Bu sevklere hasta mahpuslar da maruz kalmakta ve tedavileri önemli ölçüde aksamaktadır. Sevklerin genellikle mahpusların ailelerinden oldukça uzak yerlere gerçekleştirilmesi de başka bir ihlal alanıdır. Ekonomik durum bakımından aileler için ciddi sorunlar yarattığı ve aile ile iletişimin tamamen koparıldığı gözlemlerimiz arasındadır” denildi.

Son yıllarda hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri raporları incelendiğinde en yoğun hak ihlali yaşanan başlıklarından birisinin de zorunlu sevkler yani sürgünler olduğu belirtilen raporda, en az 56 mahpusun kendi istekleri dışında sevk ve ailelerinden uzak yerlerde tutulmalarından kaynaklı olarak hak ihlali yaşadığı ifade edildi.

TALEPLER

Yetkililerin, hapishane müdürlerinin, kaynağını uluslararası insan hakları sözleşmeleri ve Anayasa’dan alan yasal düzenlemelere aykırı işlemler ve uygulamalar yaptığına dikkat çekilen raporda; “Bu durum mahpuslarda, ailelerinde, avukatlarında ve insan hakları örgütlerinde hapishane sistemine ilişkin ciddi güvensizlikler oluşturmaktadır. Bir bütün olarak bu saptamalar, hapis cezalarının infazında özgürlüğünden yoksun bırakılmanın kendi başına yeterli bir ceza olduğu gerçeğinin göz ardı edildiği ve gerek hapishanenin fiziksel koşulları ve gerekse uygulanan rejimin, çekilmekte olan cezanın şiddetini daha da arttırdığını göstermektedir. Mahpusluğun bu “ağırlaştırılmış” koşullarını etkin biçimde denetleyecek bir mekanizma bulunmamaktadır. Mahpusun avukat görüşü, arkadaş görüşü ve aile görüşlerinden mahrum bırakılması, yine dışarıyla iletişim bağı olan telefon, faks ve mektup hakkının engellenmesi gibi uygulamalar insanlık onuruna aykırı uygulamalardır. Mahpusun işkence ve onur kırıcı ceza işlemlerine maruz bırakılması demektir” denildi.

İç Anadolu Bölgesindeki cezaevlerinde insanlık onuruna yakışır muamele yapılmadığı ve mahpusların şiddet, hakaret ve kötü muameleye ve hak ihlallerine maruz kaldığı, hasta olanların tedavileri aksatıldığı, iletişim ve bilgi edinme haklarının engellendiği vurgulanan raporda şu öneriler sunuldu

  • Cezaevlerinde son dönemlerde artış gösteren işkence-darp vakalarına son verilmeli, sorumlu olan kişiler hakkında soruşturma açılmalı ve cezai yaptırımlar uygulanmalıdır. Mahpuslara yapılan işkence, onur kırıcı ve kötü muameleler Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile yasaklanmıştır. Madde3: İşkence Yasağı” Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tâbi tutulamaz."
  • Hapishanelere bağımsız sağlık kurumlarının girmesine ve inceleme yapmasına izin verilmelidir. Hapishanelerin denetiminde başta meslek kuruluşları ve insan hakları örgütleri olmak üzere ilgili kuruluşların yer alacakları şekilde yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
  • AİHS’in 14. maddesinde düzenlenen “Ayrımcılık Yasağı” ilkesine göre “Bu Sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa aidiyet, servet, doğum başta olmak üzere herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır.”
  • Hakkında yasaklama, toplatma kararı olmayan gazetelerin hapishanelere alınmasının önündeki engeller kaldırılmalı ve temini sağlanarak gazeteler mahpuslara verilmelidir.
  • Ailelerinden uzakta olan mahpusların, maddi koşullar ve hastalıklar nedeniyle gelemeyen ailelerine yakın cezaevlerine nakil talepleri kabul edilmelidir.
  • Cezaevlerinde meydana gelen intihar vakalarının önüne geçmek için mahpusları ruh ve bedensel bütünlüklerine yönelik tehditler ortadan kaldırılmalı, insan onuruna yaraşır uygulamalar geliştirilmelidir. Gerekli önlemi almayan ve etkisi olan kişiler varsa etkin soruşturmalar yapılmalı ve yaptırımlar uygulanmalıdır.
  • Yeterli ve sağlıklı beslenmek temel insan hakkıdır. Sağlık sorunları olan mahpuslar, doktorlarca reçete edilmiş yiyecekleri alma hakkına sahiptirler. Cezaevi idareleri tarafından hasta tutuklu veya hükümlülere diyete uygun yemek sağlanmalıdır.
  • Hastaların revire çıkarılmaları, hastaneye sevkleri hızlandırılmalıdır. Teşhis, tedavi ve kontrollerinin uzman hekimler tarafından yapılması sağlanmalıdır.
  • Kelepçeli muayene ve tedavi yöntemi uygulamasından vazgeçilmelidir. Bu uygulama nedeniyle birçok hasta mahpusun tedavisi yapılamamaktadır.
  • Türkiye hapishanelerinde bulunan hasta mahpusların acil ve kalıcı tedavileri yapılmalı, hapishane koşullarında tedavisi yapılamayan/yapılmayan hasta mahpusların da acilen infazları durdurulmalıdır.
  • İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezanın Önlenmesi Sözleşmesi Seçmeli Protokolü’ne uygun şekilde, “bağımsız” ulusal denetim mekanizmalarının oluşturulması gerekmektedir. (HABER MERKEZİ)

 

 

ÖNCEKİ HABER

İsveç'in NATO'ya katılım protokolü TBMM Dışişleri Komisyonuna sevk edildi

SONRAKİ HABER

7 Ekim'den beri 20 Filistinli, 3 İsrailli ve 1 Lübnanlı gazeteci öldürüldü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa