Metal işçileri: Birlik olmazsak TİS masasından sadece patron memnun kalkacak
"İşçiler olarak ayrışmak yerine, taleplerimizi ortaklaştırıp, sesimizi tek ve gür çıkarmalıyız. Sendikanın bundan sonra yapacağı her toplantıda taleplerimizde geri adım atmayacağımızı göstermeliyiz."
Fotoğraf: Benjamin Wedemeyer/Unsplash
Forschner’de çalışan bir grup metal işçisi
İstanbul
Geçtiğimiz ay 75. yılını dolduran Alman menşeili bir firma olan Forschner’de TİS dönemindeyiz. Yaklaşık 200 kişinin çalıştığı fabrikada Türk Metal Sendikası örgütlü. Bu fabrikada oto elektrik tesisatı üretimi yapıyoruz. Sendikalı olmamızın ikinci yılını dolduruyoruz. Çalıştığımız şirket MESS grubunun içerisinde yer almıyor. Fakat üretimimizin tamamı MESS kapsamındaki Mercedes-Benz firmasına yapılıyor. Oradaki üretimin artış hızına göre firmamızdaki iş yükü de artıyor, fakat işçi sayısı sabit kalıyor.
Türk Metal, önümüze yeni dönemin sözleşme taslağını getirdi. Sendikacıların söylemine göre sözleşme uzmanları tarafından hazırlanan bu taslağın biraz araştırınca MESS kapsamındaki sözleşme taslağı ile tıpa tıp aynı olduğunu gördük. Türk Metal’in örgütlü olduğu birçok fabrikada bu yolu izlendiğini anladık. Hali hazırda MESS kapsamında olan iş yerlerinde çalışan işçiler tarafından sıkça eleştirilen bu sözleşme, bizim fabrikamızda da bir tartışma konusu oluyor. İşçilerin kendi sözleşme taslağını hazırlamasının doğruluğuna inanan bir grup işçi olarak, bizlerin firmamızdaki öncelikli taleplerinin taslakta yer almayışı kabul edilemez bir gerçek.
Örneğin iş kanununa göre haftada en çok 45 saat olan çalışma süresinin dışında hafta içi ve hafta sonları mesaiye kalıyoruz. Hafta içi kullanılan izinlerin kesintisi bu yapılan fazla mesai ücretimizden kesiliyor. Böyle olunca da hafta içi 506 lira olan günlük ücret yerine hafta sonu 1012 liraya denk gelen ücret üzerinden kesinti yapılıyor. Böylece kesintimiz iki katına çıkıyor ve işçilerin acil durumlarda dahi izin almaları bu şekilde engelleniyor. Sendikadan talebimiz, bu haksız kesintinin önüne geçecek bir maddeyi sözleşmeye dahil etmesiydi. Çalışan işçilerin yüzde 60’lık kısmının ortak fikri bu şekildeydi. Fakat sendikanın biz işçilere yaptığı açıklamada bu sözleşmenin bu ve benzeri fabrikalarda yer bulamayacağını, buna sebep olarak bu maddeyi sözleşmeye eklediğimiz takdirde, işçilerin çok fazla keyfi devamsızlık yapacağını, bu yüzden sendika olarak bu devamsızlıkların önüne bu şekilde geçebileceklerini hedeflediklerini bildirdiler. Bu açıklama işçinin değil patronun dilinden çıkmış bir açıklamadır. Bunun altında yatan gerçek, Türk Metal’in biz işçilerin haklarını değil, patronun çıkarlarını öncelik edinmiş olmasıdır.
Sözleşme taslağında yüzde 80 olan maaş zammını patronun kabul etmeyeceği yönünde söylentiler ve bununla birlikte işçilerin kaygıları var. Sendikacıların tutumunun da bu noktada mücadele edici değil, kabullenici olacağı düşünülüyor. Bizler işçi arkadaşlarımıza diyoruz ki, mobbinge uğramamak, ücret kesintilerini mesaiden kestirmemek, ücretlerimizin insanca geçinebilecek seviyeye çıkarılması için önce biz işçiler birlik olmalıyız. Biz birlik olmadıkça sendika da mücadele etmeyecektir. Biz birlik olmadıkça sözleşme masasından yalnızca patron memnun kalkacaktır. Bizim birliğimizi sağlayacak olan şey ise her bölümde işçi komitesi kurmak ve komitelerde bir araya gelmektir. Sözleşme süreci devam ederken fabrikamızdaki arkadaşlara taleplerini daha güçlü söylemek için birbirimizden güç almamız gerektiğini söylüyoruz. Bölümümüzdeki arkadaşlarımıza güvenmeliyiz. Biz işçiler olarak ayrışmak yerine, taleplerimizi ortaklaştırıp, sesimizi tek ve gür çıkarmalıyız. Sendikanın bundan sonraki yapacağı her toplantıda taleplerimizde geri adım atmayacağımızı göstermeliyiz.