İYİP ne yapıyor nereye varıyor?
İYİP’in “Seküler muhalif” imajının arkasındaki politik ajanda gerçekten bizim çıkarımıza mı? Filistin tartışmaları üzerinden bu soru tekrar düşünülmeli.
Ekran görüntüsü 'Meral Akşener' YouTube kanalının videosundan alınmıştır.
Batuhan ENGİNER
İTÜ
Geçtiğimiz günlerde, Filistin’deki savaş şiddetlenirken, meşrulaştırılan bir katliam ve yurtsuzlaştırmadan yola çıkarak pek çok okuma yapıldı. Bunların önemini ve dünya kapitalizminin durumunu unutmayarak dünyanın politik geleceğine kafa yormakta elbette fayda var. Ancak bu yazıda, daha az yapılan bir şeye dokunacağız: Nasıl ki Almanya, Fransa gibi ülkelerin İsrail’i destekleyerek kendi kutsadıkları hukuklarını çiğnemeleri “demokrasilerinde”, kapitalist demokraside bir çelişkiye işaret ediyor ve Batı demokrasilerinin gerçek karakterinin ortaya çıkarmakta işlevli oluyorsa; Türkiye’nin hem devlet düzeyinde hem de burjuva partilerin açıklamaları düzeyinde aldığı tutum da hem Türkiye’nin mevcut dış politikası ve bizim “demokrasimizin ve partilerimizin” tutarlılığı ve nitelikleri hakkında bizi bilgi sahibi yapabilir.
Tutarlılık, taviz vermeksizin kendi siyasal hattını savunmak ve siyasetin bütün alanlarında o hat ekseninde hareket etmek oluyor. Dün bu, yarın o; veya kendi düşüncelerinin gerektirdiklerinin aksine iktidar gibi güçlü kesimlerin desteklediği tarafa sığınmak değil.
Bu tanımın ışığında, muhalefet partilerinden İyi Parti’yi merkeze alarak Türkiye siyasetine biraz göz atalım. Kendini merkez sağ olarak tanımlayan, kökenlerini ise MHP ve islamo-faşist gelenekten alan bir parti İYİP. Medyada gördüğümüz şey ise, Türk milliyetçiliğindeki dinci unsurlarının eleştirisini vermiş, sekülerleşmiş bir imaj.
“SEKÜLER MİLLİYETÇİLİK” DEDİKLERİ
İyi Parti’nin eski Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu’na gözlerimizi çevirecek olursak tablo hiç de böyle değil! “Biz Türk’ün Müslüman olmayanına Türk demiyoruz” sözleri sizce bir AKP’li vekile mi yoksa Yeniden Refah’lıya mı aittir? Yoksa bir HÜDA PAR’lıya mı? Ne yazık ki ilk akla gelenler doğru olmuyor bazen; bu sözler, Yavuz Ağıralioğlu tarafından tam da İyi Parti’nin İstanbul Milletvekili iken sarf edilmişti.* Peki neden? Bu inanılmaz sözler, kendisi Müslüman olmayan Kürtlerin, Kürt olmadıklarını söyledikten hemen sonra aldığı tepkiye bir açıklama getirmek için sarf ediliyor. Kendisi, Müslüman olmayan Türklerin de Türk olmadıklarını düşündüğünü söyleyerek ne kadar akılcı ve tutarlı biri olduğunu (!) gözler önüne seriyor. Eksik olmasın.
İşte bizim “seküler” muhalefetimiz! Çok da şaşırmayalım, zaten Meral Akşener de muhalefet ettiğini iddia ettiği Erdoğan gibi, televizyon programlarında 5 vakit namaz kıldığını anlatarak kendini “yücelten”** birisi. Elbette bu ibadetlerin kendisinde bir sorun yok. Sorun Akşener’in, tıpkı Erdoğan gibi, dini görüşü ve ibadetleri üzerinden yeri geldiğinde siyasi rant elde etmeye çalışması. Bu, Akşener ile Erdoğan arasında bir benzerlik gösterdiği gibi, AKP ve İYİP arasında da bir ilişki doğuruyor.
İYİ PARTİ KİTLELERİ NEYE ÖRGÜTLEMEYE ÇALIŞIYOR?
Elbette, İyi Parti’nin Filistin hakkındaki söylemlerinde esas gözettiği şeyin, iktidarın dış politikasına paralellik olduğunu görüyoruz. Örneğin, 11 Ekim’de Akşener’in ilk açıklaması, “Filistin halkını topyekûn cezalandırmayı amaçlayan fevri kararlardan herkes uzak durmalıdır” şeklinde, kimseye bir ceza, fatura kesmeyen, devletin açıklamasını bekleyen bir ifade. “İsrail’in orantısız güç kullanımı Filistin’i günden güne daralan coğrafyaya sıkıştırdı. Bu sıkışmışlıktan barış yerine terör doğdu. Filistin Hükümetinin Türk düşmanı tavırlarını Filistin halkına mal edemeyiz.” Konu, iktidarla paralellik olunca, Akşener’in başka halkların direnişlerine karşı göstermediği bilimsel ve sağduyulu tutumu burada göstermesi de ilginç.
18 Ekim’deyse Erdoğan, hastane saldırısının hemen ardından söylemlerinde bir değişikliğe gidiyor, İsrail’e karşı lafta bir eleştiri başlıyor. Akşener de “Netanyahu 21. yüzyılın yeni Hitler’idir” diyerek devam ediyor. Ama konu atıp tutmaktan çıkıp İsrail’le askeri ve sivil antlaşmaların sonlandırılması, İsrail’in savaş makinesini besleyen kaynakların bizim ülkemizden sağlanıyor olmaması için somut bir adım atmaya gelince tekrar sus pus oluyor.
İyi Parti’nin gençlik içerisinde tuttuğu popüler yerin başlıca kaynağı sıklıkla suistimal edilen ulusal değerler ve laik imgelem. Ancak İyi Parti’ye oy veren veya kendini ona yakın hisseden gençlerin pek çoğu bile partinin ekonomi programındaki hangi ögeleri benimsediğini tartışmayacaktır. Çünkü bir partinin en önemli parçası olan bu tür yönler, İyi Parti veya CHP gibi burjuva partilerinde kelimenin tam anlamıyla gizleniyor! Ülkemizin genç kuşakları yani bizler için parasız, bilimsel ve laik eğitimi garanti etmediği gibi bu sorulardan kaçıyor İyi Parti. Ekonomide emekçi sınıfların tarafına, bizim kamusal eğitim hakkımıza ve diğer acil ihtiyaçlarımıza dair hiçbir politika üretmeyen ve din istismarından tutalım sermayenin sözcülüğünü üstlenmeye kadar bütün falsolarıyla İyi Parti, asla gençliğin partisi olamaz. Çünkü onun ihtiyaçlarına sessiz kalıyor. Ve konu Türkiye burjuvazisinin çıkarları olduğunda iç ve dış politikada AKP’yle ortaklaşmaktan, muhalif gençleri onun politikalarına yedeklemeyi amaçlamaktan geri durmuyor.
*İYİ Partili Yavuz Ağıralioğlu'nun Türk ve Kürt tanımlamaları tepki çekti – Evrensel
https://www.evrensel.net/haber/467582/iyi-partili-yavuz-agiralioglunun-turk-ve-kurt-tanimlamalari-tepki-cekti
**https://t.co/kk0fWqngW9" / X (twitter.com)