Yaşamlarımıza kast eden sistemi reddediyoruz
Kimse 5 yıl daha vaatler üzerinden yağmur duasına çıkar gibi, oy atıp toplumsal kutuplaşmanın giderileceği vaadine inanmamalı.
pixabay
Alperen TÜRKKAN
Anadolu Üniversitesi
Gençliğin umutsuzluk ve karamsarlık duygusuna yavaş yavaş düştüğü şeklinde gözlemler, medyada her zamankinden daha fazla yer alıyor. Erdoğan iktidarının ve dünya kapitalizminin krizlerinin sonuçları ülkemizde, dünyada ve dersliklerimizde umutsuzluk, geleceksizlik ve korku tartışmalarımızın ana odağı olmaya devam ediyor. Yakın süreçte dünya kapitalizmi yine krize girdi ve Filistin meselesi tekrar gündeme geldi. Şu günlerde İsrail, Filistin’e yönelik saldırılarına devam ediyor. Yaşlı, kadın, çocuk, sivil demeden Filistinlileri katlediyor. Dünyada bu süreç yaşanırken Eskişehir Anadolu Üniversitesinde bir genç de hayattan beklentisini keserek intihar etti. Umutsuzlukların, zamların arttığı ve demokratik kazanımların gittikçe yok edildiği süreçlerde bu intiharın siyasi niteliğini tartışmaya sanırım gerek yok.
Öte yandan geçtiğimiz günlerde, yine Eskişehir’de, Octoberfest isimli festival, kamu düzeni ve kamu güvenliği gerekçe gösterilerek iptal edildi. Kendileri gibi düşünmeyen, eğlenmeyen, sevinmeyen herkesi “hain, terörist” ilan eden AKP Türkiye’sinde yaşamak özellikle gençler ve kadınlar için giderek zorlaşıyor. Protesto etme, hak talep etme ya da eğlenme hakkı elinden alınan gençler için ülkemiz giderek yaşanmaz bir hale geliyor. Tüm bunlar olurken, tek adam rejimi, kendi ideolojik çizgisini tüm topluma dayatmak adına tarikat ve cemaatlerle yakın ilişkiler kuruyor.
KİŞİSEL DENEYİMLERİMİZ, TOPLUMSAL SORUNLARIMIZIN BİRER İZDÜŞÜMÜ
İntihar eden sıra arkadaşımız Resul’un mektubu ortaya çıktı. Mektup da ekonomik sorunlar, gelecek kaygısı, baskılar vb. değiniyor. Resul haklı, bu sorunları her bir genç farklı şekillerde yaşıyor.
Gün aşırı gelen zamlar, kira-yurt-yemekhane fiyatları, bir yandan okurken diğer yandan düşük ücretlerle yoğun sömürüde çalışma koşulları her geçen gün yaşamı, biz gençler için daha çekilmez hâle gelen, bir yandan da içinden çıkılamaz gibi görünen bir cendereye itmekte. Ama bunlar tek başına Erdoğan iktidarının marifeti de değil. Krizin herkesi mahvettiği, kapitalist devletin sınıflar arası tarafsızlık yalanı ile toplumun her alanındaki sömürüyü meşrulaştırmasından başka anlama gelmez. Eğer bugün intihar eden sınıf arkadaşlarının yasını tutmak ve hesabını sormak için yemekhane önünde bir araya gelen öğrencilerin yönetmelik, özel güvenlik baskısı vb. nedenlerle korkutulması, burjuvaziye ise meclis yolu ile iş cinayeti davalarının bir kalemde silinmesini sağlayan yasaların bütünü; devletin karakteristik özelliğini oluşturuyorsa, zorunlu olarak gençliğin taleplerinin ekonomik talepler mücadelesini aşan siyasi bir nitelik kazanması ve doğrudan yaşamına dair saldırıları göğüsleyecek birlikte mücadelenin araçlarını tartışması gerekir.
GENÇLİĞİN POLİTİK MÜDAHALESİ GİDİŞATI DEĞİŞTİREBİLİR
Halkın ve gençliğin yeterince sabrı sınandı. Artık bilmeliyiz: Politik bir mücadele, yaşamımızı idare etmek için yaptığımız hayat kavgası kadar gerekli hale gelmekte. Bu, artık, şu veya bu parti tartışmalarını aşan ve bütün bir ekonomik sistemi, toplumsal zenginlikten aldığımız payı, demokrasi anlayışımızı değiştirme hedefiyle emeğimizi ve geleceğimizi çalan azınlık ve asalak zümreye karşı emekçilerin topyekûn bir savaşı biçimini almalıdır. Gençlik de bu savaşta tarafını, işçi sınıfından ve "işçi sınıfının partisi"nden yana almalıdır. Kimse 5 yıl daha vaatler üzerinden yağmur duasına çıkar gibi, oy atıp toplumsal kutuplaşmanın giderileceği vaadine inanmamalı. Çünkü bilmeliyiz ki bizi seçimlerle her şeyin değişeceği ve güzelleşeceği yalanına inandırmak isteyenler, bizleri 5 yıl daha kapitalizm ve onun temsilcileri tarafından yönetilmeye mahkum edenler, bu süreçte yaşamdan kopan her arkadaşımızın katili, geleceğinden giderek kaygılanan ve yalnızlaşan her arkadaşımızın sorumlusudur. Söz konusu bu toplumsal kutuplaşma, ancak, bize bunu toplumsal sisteme karşı emekçi halkımızın kesin zaferi sayesinde son bulacaktır.
Yereldeki sorunlardan tüm dünyanın sorunlarına dair sözlerimizi söylerken unutmamalıyız ve herkese söylemeliyiz: İktidarın tüm festivallere savaş açtığı, kulüplerin faaliyetlerinin sistematik olarak baskılandığı, umutsuzluk portrelerinin oluştuğu koşullar karşısında gençlerin giderek sosyal yaşamdan koparılmaya çalışıldıkları ve yalnızlaştıkları gerçeğini değiştirecek tek şey, bizim aktif ve örgütlü mücadelemizin yaratacağı güçtür. Kapitalizmin çarkları, bizim acılarımız ve bizim ona karşı koymaya dair çekincelerimizin pahasına dönmektedir. Bu çarkı kıracak güç, işçi sınıfı ve onun genç kuşakları olan bizlerin yalnızca ekonomik değil politik de olan mücadelesidir.