Zeren'e
"Bu yazıyı okuyan canım kız kardeşim. Bak nasıl kenetleniyor canımıza gasp edenler. Gizliyorlar birbirlerinin kanlı ellerini.Korkuyla sindirmeye çalışıyorlar sesimizi. Ama başaramayacaklar."
YTÜ Davutpaşa Kampüsü sınırındaki Gülbahar Hatun Kız Öğrenci Yurdu önünde eylem | Fotoğraf: Evrensel
İncilay ŞENGÜLLÜER
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Oyunculuk Anasanat Dalı
Bi’ dal daha kırıldı sanki. Yeni açan, tazecik. Hayata dair, yaşamaya dair heveslendirecek kadar güzel bir dal.
Yaşamak en çok sana yakışırdı. Nereden bilecektin binbir umutla kaldığın yurdun...
Nasıl güzeldi kim bilir ilk okul günün. Ne gururlanmıştı kim bilir sevdiklerin. Ne hayallerin vardı kim bilir Zeren. Hikayende bilinen tek şey katilin.
Ne ilksin, ne son. Boynuma dayanmış bi’ bıçakla yaşıyorum ben de. Bu tehdit öyle büyük ki, inan. Ben de inancımı gömdüm seninle.
Karıncayı incitemezmişsin. Öyle dediler. Sahi kim incitti seni. Neden sen, neden ben, neden biz.
Birileri senin yaşam hakkının üstüne çökmüş altın varaklı yataklarda yatıyor. Birileri benim omzuma basmış manzarasından boğazı izliyor. Birileri bizi, hepimizi kızgın sopalarla dize getirebileceğini sanıyor.
Bileğimizle, gücümüzle, inancımızla ve en önemlisi çokluğumuzla en çok biz hak ediyoruz Zeren.
Güzelliğinle, gençliğinle ve umudunla yaşamayı en çok, en çok sen hak ediyordun. Biz hak ediyoruz!
Bu yazıyı okuyan canım kız kardeşim. Bak nasıl kenetleniyor canımıza gasp edenler. Gizliyorlar birbirlerinin kanlı ellerini.
Korkuyla sindirmeye çalışıyorlar sesimizi. Ama başaramayacaklar.
Ama şimdi yükseliyor sesimiz bulunduğumuz her alanda. Yaşamlarımız, haklarımız için dolduruyoruz yurt bahçelerimizi, kampüslerimizi haykırarak.
Çünkü görüyoruz ve öğreniyoruz. Ancak örgütlü mücadeleyle yaşam hakkımızı kazanabiliriz.