27 Ekim 2023 18:33
/
Güncelleme: 17:34

İhmalkarlığın hesabını sorumlulardan sormak için mücadele etmeliyiz

Üniversite öğrencisi Dilan Tekalmaz, Zeren Ertaş’ın KYK yurdunda ihmal sonucu ölümü ile ilgili mektubunda; “Herkesi bu ihmalkarlığın hesabını sorumlulardan sormak için mücadeleye çağırıyorum” dedi.

İhmalkarlığın hesabını sorumlulardan sormak için mücadele etmeliyiz

Fotoğraf: Adnan Gürkan/Evrensel

Dilan TEKALMAZ *

Ülkenin her yanına yayılmış olan ihmalkarlığın bir örneğini daha yaşadığımız korkunç bir gecenin sabahında, aldığımız herhangi bir açıklamaya sorgular halde bakan, tatmin olmayıp memnuniyet duymayan, soruları kafasında dönüp duran bütün kesimlerden üniversiteli, liseli, işçi gençlere merhaba demek isterim.

Ben de sizin gibi, durumu kavramaya çalışan bir öğrenciden ibaretim ama bildiğim ve paylaşmamın gerektiği önemli bir nokta varsa o da bu olayın süregelmesinin en büyük sorumlusunun Kredi ve Yurtlar Kurumu ile Spor Bakanlığının ilgisizliği, ihmalkarlığı, talepleri karşılıksız bırakmaya devam etmeleri ve alakalarını herhangi bir kurum veya kuruluştan daha çok yansıtmaları gereken öğrencileri, en çok onların görmezden gelişidir. Nereden bakılırsa bakılsın, yaklaşık iki sene boyunca Aydın’da, başka bir KYK yurdunda ikamet ediyordum ve şehirler arası değişimin hiçbir fark yaratmadığı bir sistemin içinde olunduğunda, farklı şehirlerde yaşayanlar da bunun gayet farkında olacaktır ki, ortada bir yanlışlık olduğunda bunun ilk suçlusu öğrenciler olarak belirleniyor, sanki orada oluşumuzun bile bir suç oluşturması bekleniyormuş gibi, her ‘’fırsatta’’ biz suçlanıyoruz, üstelik, bu denli kötü durumlar bile birer fırsat olarak görülüyor.

Evet, fırsat. Asansör ‘’kazasının’’ yaşandığı blokta bulunan öğrencilerin defalarca yurt yönetimine gitmeleri, asansörün tamir edilmesini talep etmeleri, bir uzmana ihtiyaç duyduklarını belirtmeleri yaşanılan durumun pek de beklenmeyen bir ‘’kaza’’ olmadığını öğrencilerin dahi düşündüğünü gösteriyor, öğrenciler böylesine kötü bir sonuçtan korktukları için yönetimden gereken yardımı istemeleri gayet doğal, ancak doğal olmayan durum, yönetimin bu kadar rahat olmasıdır. Bu rahatlığın yarattığı felakette zarar görenler öğrenciler ve onların aileleri olduğunda ise, durum hemen bahsettiğim fırsata çevrilmiş, valinin yapmış olduğu açıklamaya göre kazanın sebepleri, öğrencilerin 15 kişilik bir asansöre, 16 kişi olarak; bir kişi fazlası dahilinde binmeleri ve asansör düştükten sonra yaşanılan panik durumu olmuştur. Kaza öncesi müdahaleye bir defalığına dahi rastlanmadığı halde, suç ifadesinin öğrenciye bırakılması, kaza yükünün başka bir omzun üzerine atılmaya çalışılmasından daha azı değildir.

15 tane yaralı ve bir tane ölü arkadaşları, yurttaşları için; daha da doğrusu valiliğin yaptığı bu ihmalkarlığa bir çözüm aramak için valiyi protesto etmeye çalışan kitlenin aldığı karşılık ise pek çok yönden tehdit edilmek olmuştur, gerekse ellerindeki gücü kullanarak biber gazı saldırısı başlatacaklarına, gerekse kimliklerini tespit edeceklerine dair uyarılarda bulunarak kitleyi bu kararlarından vazgeçirmeye çalışmış olan kolluk kuvvetleri ve asansör kazasının yaşandığı gecede aynı yurtta bulunan, kazayı görmüş, bu duruma şahit olmuş olan öğrencilere çekim yasağı getiren yurt yönetimi de en az gereken önlemleri almayanlar kadar bu duruma göz yummuştur.

Ülkemizde bulunan iç parçalayıcı zorluktaki koşullara rağmen eğitimini sürdürmeye çalışan her bir öğrencinin üstlendiği çeşitli zorluklar vardır ve gençlik kesimlerinde bulunan gençlerin bütünün taşıdığı sorumluluk ve edindiği zorluklar da birbirlerine oldukça benzemektedir. KYK’lar; yemek problemi, barınma problemi, hijyen problemi gibi sorunlarla zaten bilinirliğini korurken son noktayı koyan bu ihmalkarlığın karşısında, bu kaza değil, cinayettir diyorum. Bir fark yaratmakla ileriye çıkmak arasında oldukça basit bir çizgi var, ama tek başına yaratılan bir fark oldukça kısa vadeli olacaktır; sorumluların hesap vermesini, geriye çekilmemesini talep ediyorsak da bunu kısa vadeli tek ses şeklinde değil, yan yana gelerek, birlikte durarak yapmalı ve süregelir olmasını sağlamalıyız. Bu yüzden ben de bir adım daha ileri atıyor ve başından beri almam gereken cevabı almak için, sesimi duyurmaya çalışıyorum, bir öğrenci, üniversiteli bir genç, yolunun açılmasını gözleyen herhangi birisi olarak. Ama tek başıma değilim, benimle aynı şikayetleri paylaşan binlercesi var, işte tam da bu yüzden hepinizi kaza olarak lanse edilen bu ihmalkarlığın hesabını sorumlulardan sormak adına, mücadele etmeye çağırıyorum.

*Tuzla’dan bir öğrenci

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İşçiye, düşman hukuku

İşçiye, düşman hukuku

Patronların yüzde 30 zam dayatmasına karşı yayılan grevleri engellemek için adeta düşman hukuku uygulanıyor: Besleme basın devreye sokuldu, valilik eylemleri yasakladı, e-devletten sendika üyeliği engellendi, işçilerin önüne polis-jandarma barikatı çekildi, gözaltılarla gözdağı verildi… Hiçbirinden sonuç alınamayınca ‘suç icadı’yla BİRTEK-SEN Başkanı Mehmet Türkmen tutuklandı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
16 Şubat 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et