29 Ekim 2023 17:43

Sınır ötesi operasyonlar gerçekten kimin çıkarına?

“Bu problemlerin çözümü savaşmak değildir. Daha barışçıl bir yol izlenmeli. Elbet ortak bir yol bulunur.”

Banksy'nin Filistin'deki eseri

Paylaş

Azad OGUN

Talha SÖNMEZ

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi

 

Hastaneyi bombalaması ile gündeme oturan Siyonist rejimi eleştiren Erdoğan iktidarı, Rojava’daki sivil yerleşim yerlerini ve bölgedeki altyapıları bombalamaktan geri durmuyor. Geçtiğimiz günlerde sunulan Irak ve Suriye’deki sınır ötesi operasyonların uzatılmasına dair olan Cumhurbaşkanlığı tezkeresi meclisten geçti. Ülkede halihazırda yürütülen sığınmacı karşıtlığı üzerinden ilerleyen bir politika varken sınır ötesi operasyonlar ile bunun körükleneceğini öngörmek çok da zor değil üstelik. Bu tezkerenin geçmesiyle, ülkedeki kötü ekonomik gidişatın sebeplerinden biri olarak doğrudan veya dolaylı olarak hedef gösterilen sığınmacıların yaşam alanlarının daralacağını öngörmek çok zor değil öte yandan. Biz de ülkedeki gençlerin bu konular hakkında ne düşündüğünü öğrenmek için Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde okuyan Mithat ve Serhat ile sohbet ettik.

“YÜRÜTTÜKLERİ BÖLGEDEKİ KÜRTLERİ SİNDİRME VE YOK ETME POLİTİKASI”

Yapılan harekâtı doğru bulmadığını söyleyen Mithat, “Ekonomiye, doğaya ve en önemlisi de insana olan zararından ötürü bu savaşı desteklemiyorum. Bu savaşın sebepleri arasında her ne kadar sınır güvenliği meselesi bahane edilse de asıl sebebi o bölgede yaşayan Kürt halkının gelişimini ve yayılımını engellemek amacıyla yapıldığını düşünüyorum” diyor. Yapılan bütün askeri operasyonların tamamen sivil halka yönelik yapılan operasyonlar olduğunu söyleyen Mithat ekliyor: “Bu operasyonların hiçbiri terör örgütlerine karşı yapılmıyor. Asıl hedef bölgedeki Kürt halkıdır. Sivil halk bombalanıyor, zulme uğruyor. Bu çok açık. Biz binlerce kez sesimizi duyurmaya çalıştık ama hiçbir geri dönüş alamadık. Ve yürüttükleri savaş da tamamen bölgedeki Kürt halkını sindirme ve yok etme politikası üzerine.”

Meslek Yüksek Okulu ikinci sınıf öğrencisi olan Serhat ise bölgedeki savaşın halklar için gerekli olmadığını söylüyor. “Oradaki sorunların çözümü savaş değildir. Bölgedeki savaşın Kürtleri bitirmek üzerine yürütülen bir politika olduğunu düşünüyorum. Daha demokratik yollar ile bu sorunların çözülmesi gerekiyor.”

İktidarın, bu tezkerenin “bölgeden ülkeye göçü azaltmak için” yapıldığına dair açıklamalarını da soruyoruz. Mithat, iktidarın mevcut sığınmacı politikalarının ekonomiyi ve seçimleri doğrudan etkilediğini belirtiyor: “Son 10 yıl içerisinde bunu net bir şekilde görebiliyoruz. İktidar kendi oylarının düştüğünü görerek ülkeye alınan sığınmacılar üzerinden onlara vatandaşlık hakkı vererek ve oy kullandırtarak kaybettiği oyları belli ölçüde geri almayı hedeflemişti. Ülkedeki sığınmacıların sayısının bu denli artışı da ülkede ekonomik anlamda daha büyük sorunlara yol açıyor ve ben bir genç olarak önümü göremiyorum” diyerek cevaplıyor bu durumu.

Serhat ise büyük şehirlerde çok fazla mültecinin yaşadığını ve sınır dışı operasyonların aksine bu sayıyı daha da artıracağını belirtiyor: “Sınır dışına yapılan operasyonlar göçmen sayısını daha da artıracaktır. Mülteciler, kendilerini ülkeye aldıkları için iktidara destek sağlıyor. Bu da yalnızca iktidara yarıyor.”

Serhat, iktidarın savaşa girme gerekçelerinin kendi çıkarları olduğunu ifade ediyor. “Oradaki topraklar üzerinde hak sahibi olmak ve kaynakları sömürmek için savaş istiyorlar. Bir yanıyla da Türkiye’nin en büyük sorunu olan Kürt sorununu, hem ülke içinde hem de ülke dışında Kürtleri yok ederek bitirmeyi hedefliyorlar. Bu hedefleri doğrultusunda ilerleyen zamanlarda kendilerine engel olabilecek birtakım durumları da ortadan kaldırmak istiyorlar.” Savaşın halklara hiçbir faydasının olmadığını ekelyen Serhat, “Oradaki insanları Türkleştirmek ve kendi kültürlerini dayatmak istiyorlar. Bu zamana kadar hep böyleydi. Ya öldürülüyorduk ya da asimile oluyorduk” diye ekliyor.

Serhat son olarak çözümün savaş olmadığını söylüyor. “En başından beri büyük bir hataydı, masum insanlar ölüyor. Bu problemlerin çözümü savaşmak değildir. Daha barışçıl bir yol izlenmeli. Elbet ortak bir yol bulunur. Bir zamanlar olduğu gibi silahlar bırakılabilir. Kısa bir süre de olsa bir düzen oluşmuştu. Bunun gibi bir yol izlenebilir.”

ÖNCEKİ HABER

Eğitimde dinselleşmeye mahkum değiliz

SONRAKİ HABER

Ceylanpınar'da zırhlı araç devrildi, 3 asker yaralandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa