30 Ekim 2023 04:20

Kadın örgütlerinden Filistin için dayanışma çağrısı: Özgür yaşamak istiyoruz

Kadın örgütleri temsilcileri, Filistinli kadınlarla dayanışmanın büyütülmesi çağrısı yaparken tüm dünya kadınlarının da erkek egemenliğine karşı ortak mücadele vermesi gerektiğine vurgu yaptı.

Fotoğraflar: Ekmek ve Gül

Paylaş

Elif Ekin SALTIK
İstanbul

Filistin İsrail arasında yıllardır süren kriz ve yer yer çatışmalı durum 7 Ekim’den bu yana adeta İsrail’in bir soykırımına dönüşmüş durumda. Hamas’ın başlattığı “Aksa Tufanı” saldırısı sonrası yoğun çatışmalarla birlikte savaş derinleşirken, İsrail’in hava bombardımanlarıyla da kadın, çocuk, genç, yaşlı binlerce insan yaşamını yitirdi. Bugün pek çok kesim özellikle de kadınlar tarafından barış çağrıları yapılıyor, savaşın bir an önce durdurulması talep ediliyor. Kadınlar karşılıklı olarak birbirlerine seslerini duyurmaya çalışırken Türkiyeli kadınlar açısından sokakta olmak, barış talep etmek elbette önemli. Kadın örgütlerine “Barış talebini dile getirirken sokağın da ötesinde dayanışma ve mücadeleye nasıl sahip çıkmalı, dayanışmayı nasıl örmeli?​” sorularını sorduk.

"FİLİSTİN HALKININ MEŞRU DİRENİŞİ TERÖRİZE EDİLİYOR"

Kadınlar Birlikte Güçlü adına konuşan Delal Erol, Filistin topraklarının 75 yılı aşkın bir zamandır işgal altında tutulduğunu, ancak son süreci değerlendirirken öncelikle Aksa Tufanı ve Filistinli savaşçıların başlattığı saldırıları değerlendirmek gerektiğini söyledi. AksaTufanı’nın ilk günlerinden itibaren özellikle burjuva basınının propaganda malzemeleriyle, salt Hamas’ın başlattığı bir saldırı gibi gösterilmeye çalışılsa da FHKC, FKÖ, FDHKC, El Fetih gibi sol örgütlerin de direnişte yer aldığını söyleyen Erol, “Aksa Tufanı’nın Hamas gericiliği üzerinden değerlendirilmesi, Filistin halkının meşru direnişinin terörize edilmesine zemin hazırlayarak siyonizmin yıllardır süren işgal ve savaşlarını görünmezleştiriyor. Günlerdir yoğun bir bombardıman altında olan Gazze’de kelimenin tam anlamıyla bir katliam yaşanıyor. İşgalcilerin, tüm dünyanın gözü önünde savaş hukukunu da yok sayarak hastaneleri, sivil yerleşim merkezlerini bombaladığı, kullanımı yasak olan silahları kullandığı bu savaşla birlikte, 7 Ekim saldırısının ardında siyonist İsrail’in, Filistin halkını açlıkla susuzlukla, yıkımla yok etme tehdidi gibi gerçekler de var” dedi.

"KADINLAR BU FAŞİZMİ TANIYOR"

Bu zamana dek Filistin’de katledilenlerin büyük çoğunluğunun kadınlar ve çocuklar olduğuna işaret eden Erol, “Biz kadınlar, emperyalizmden aldığı güçle Gazze’yi haritadan silene dek bombardımana devam edeceğini söyleyen bu faşizmi tanıyoruz. Savaş sırasında en başta kadına yönelik suçların artmasının, kadınların bedenlerinin teşhir edilmesinin, kadın bedeni üzerinden bir savaş politikası sürdürülmesinin getirdiği acıları, kendi yaşamımızdan biliyoruz. Tam da bu nedenle ilk günden itibaren Kadınlar Birlikte Güçlü olarak direnen Filistin halkının, Filistinli kadınların yanındayız dedik. Çünkü biliyoruz; emperyalist devletler, ikiyüzlü kınama mesajları paylaşsa da İsrail siyonizmi ile ilişkilerine devam ediyorlar. Yalnızca katliama sessiz kalarak değil, kadın özgürlük mücadelesi veren Filistinli kadınları engelleyerek de bu suça destek oluyorlar. Geçtiğimiz günlerde Filistin Kadınlar Birliği Başkanı Dr. Mariam Abu Daqqa, bir kadın konferansı için gittiği Marsilya’da tutuklandı ve sınır dışı edilmek isteniyor. Fransa’nın ve diğer emperyalist devletlerin, Filistin halkıyla dayanışma eylemlerini yasakladığı bu süreçte söz söyleyen kadınları da engellemesi açıkça İsrail siyonizmini desteklediklerini gösteriyor aslında. Aynı biçimde kınamadan öteye gitmeyen adımlarıyla Türkiye de İsrail ile ticari ve diplomatik ilişkilerine devam ediyor” diye konuştu.

"MÜCADELEMİZ ORTAK"

İsrail’in bir yanıyla desteğini aldığı medya araçları ve geniş propaganda ağlarıyla kendisini demokratik, özgürlükçü gösterirken diğer yandan bir halka ekranlarda hakaretler yağdırarak kadın bedeninin teşhiri üzerinden savaş yürüttüğünü belirten Erol şöyle devam etti: “Biz kadınlar yaşamak istiyoruz ama özgür yaşamak istiyoruz. Topraklarımızın işgal edilmediği, açlık ve susuzlukla tehdit edilmediğimiz, dilimizin, kimliğimizin yok sayılmadığı bir toplumda özgür yaşama isteğimiz, bizleri Filistinli kadınların özgürlüğüyle birleştiriyor. Bu mücadele enternasyonal bir mücadele. Kürt halkına yönelik savaşın devam ettiği, Rojava’nın bombalandığı bugünlerde Kürt kadınların özgürlüğü de Filistinli kadınların özgürlüğü de dünyanın her yerinde erkek egemenliğine karşı mücadele eden kadınların özgürlüğü demek. Bu nedenle mücadelemiz, dayanışma eylemlerinin de ötesinde, birbiriyle iç içe geçmiş birleşik kadın özgürlüğü mücadelesi.”

Filistinli kadınların yanında olduklarını ve dünyanın birçok yerinde dayanışma eylemleriyle, yürüyüşlerle hükümetlere baskı kurarak Filistin halkının mücadelesini yükselten halklarla birlikte seslendiklerini söyleyen Erol, “İsrail ile ticari, askeri, diplomatik bütün ilişkiler kesilmeli. Bombardıman derhal durdurulmalı ve Gazze üzerinde kurulan abluka kaldırılmalı. Filistin halkı, on yıllardır kendi topraklarında mülteci gibi yaşamaya mecbur bırakılıyor. İlk aşamada bombardıman durdurulduktan sonra Filistin topraklarının işgaline son verilmeli ve evlerinden, yaşam alanlarından sürgün edilen Filistinlilere geri dönüş hakkı sağlanmalı. Başta Türkiyeli kadınlar olmak üzere savaşın ve kıyımın iki ucunda yaşam mücadelesi veren Filistinli ve İsrailli kadınlar, Kürt kadınlar, Êzidî kadınlar, dünyanın neresinde olursa olsun erkek egemenliğine, işgale, emperyalist savaşlara karşı ortak mücadeleyi ve dayanışmayı büyütüyor. Birbirimizden aldığımız bu güçle, enternasyonal kadın özgürlük mücadelesini yükseltiyor, Filistin halkının yanında olduğumuzu tekrarlıyoruz” dedi.

"ENTERNASYONAL BİR BARIŞ HAREKETİ ORTAYA ÇIKMALI"

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) adına konuşan Özgül Kaptan ise “Dünya halklarının aklına çakılmış olan en büyük insanlık krizi 2. Dünya Savaşı’ndaki Yahudi soykırımının yerini şimdi Filistinli soykırımı alacaktır diye düşünüyorum” dedi. Dünya devletlerinin yarım asrı aşan bir süredir Filistin halkına zulmü seyrettiğini belirten Kaptan, “Bazı devletler sadece seyretmekle de kalmıyor tabii. İsrail’e sağladıkları en önemli destek medya desteği. Bence medya üzerinden İsrail’in zulmünü meşrulaştırmaları para ve silahtan daha değerli bir destek” diye konuştu.

Özgül Kaptan

Filistin halkının 80 yıllık direnişinin Filistin Kurtuluş Örgütü yerine beslenen cihatçı unsurların yönetimine bırakılmasının acı verici olduğuna dikkat çeken Kaptan “Bunu da tıpkı Taliban’ı, IŞİD’i destekledikleri gibi emperyalist devletler ve müzmin müttefikleri olan bazı Arap devletleri sürdürüyor. Nedenleri bambaşka olan Filistin işgalinin salt din savaşı gibi sürüp gitmesinin sonuçları bütün Ortadoğu’yu etkiliyor” dedi.

Kaptan dünyadaki ve Türkiye’deki kadınlara seslenirken sözlerine şöyle devam etti: “Soyut barış temennilerinin ötesine geçip, sadece savaşa değil; silahlanmaya, milliyetçilik, ırkçılık, cinsiyetçilik ve militarizme karşı daha güçlü ortak ses çıkaran, her savaşın silah sanayicileri ve destekleyicilerinden oluşan bir avuç kazananı olduğunu ve tek kaybedeninin yoksullar, kadınlar ve çocuklar olduğunu hatırlatan, kadın bedenini ve emeğini ganimet olarak gören ve gösteren, kaynağı ne olursa olsun her türlü kültürel ve siyasal fikri mahkum eden bir enternasyonal barış hareketi ortaya çıkmasını diliyorum. Silah üreten, çatışma bölgelerine asker ve silah gönderen, paramiliter unsurları besleyen, saldırı ve işgalleri destekleyen tüm hükümetlerin tüm savaş kayıplarından ve insani krizlerden sorumlu olduğunu başta kadınlar olmak üzere dünya haklarının farkına varması ve harekete geçmesini umuyorum. Savaştan nemalanan hükümet ve şirketlerin; doğayı, toplumu, kadınları, LGBTİ+ları ve tüm ‘öteki’ gördüklerini zapturapt altına almaya çalışan erkek egemen kurumların dünyada barış istemediğinin farkına varmalarını diliyorum. Aslında dilemekle kalmıyoruz. EŞİK’te verdiğimiz cinsiyet eşitliği mücadelesinin kendisi barışçıl bir mücadele. Kaldı ki uluslararası dayanışmayı hedeflediğimiz çalışmalarımız da oluyor ülke gündemi elverdikçe. Evde, işte sokakta, yurtta ve dünyada barış talebiyle bitiyor son mesajlarımızdan biri. Cumhuriyeti kuranların en önemli dış politika sözü, yurtta barış, cihanda barış” diye konuştu.

"FİLİSTİN MÜCADELESİNİN LEYLA HALİD’LERİ DE VAR"

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), Kadın Meclisleri Genel Temsilcisi Gülsüm Kav da kadın mücadelesi veren kadın örgütlerinin Filistin sorununa sahip çıkma nedenlerinden birinin ezilen, haksızlığa uğrayan, sömürüye uğrayan herkes için eşitlikçi bir feminizm savunusu olduğunu söyledi. Filistin sorununun kadın hareketinin doğrudan gündeminde olduğunu hatırlatan Kav, “Şimdiye kadarki can kaybını düşündüğünüzde çocukların, en az yarısına yakınını oluşturduğunu görüyoruz. Bu tam bir insanlık sorunu” dedi. Filistin sorununun çok önemlisi bir tarihsel bağlama sahip olduğunu belirten Kav, “Bu halk yıllardır zulme uğruyor ve kendi topraklarındaki işgale karşı olabilecek her metotla direniyor. Bugün geldiğiniz nokta bir sonuç. Hamas’ın sergilediği tutum asla kabul edilemez. Ancak Filistin mücadelesinin Leyla Halid’leri de olduğunu unutmamalıyız. O zamanlardan bu yana çözülmesi gereken bir sorun hâlâ çözümsüz. Hiçbir halkın bu şekilde yok edilişini kabul edemeyiz, bütün dünya bunu görmek zorunda. Filistin mücadelesi bu açıdan çok haklı bir mücadele. Filistin halkının mücadelesinin sonuna kadar yanındayız” diye konuştu.

"İSRAİLLİ KADINLAR BU OYUNA GELMESİN"

Dünya kadınları olarak toplumsal temellere dayalı bir kader ortaklığı olduğunun altını çizen Kav, dünyadaki, Türkiye’deki tüm kadınların Filistinli kadınların yanında olması gerektiğini vurguladı. İsrailli kadınlara da seslenen Kav, “Hamas’ın kullandığı metotlar bugün ne kadar kadın düşmanı ise İsrail’in ve onun yanında yer alan devletlerin kullandığı yöntemler de o kadar kadın düşmanı. İsrail’deki kadınlar bu oyuna gelmesinler. Kadın düşmanlığının yükseldiği bir çağdayız ve bütün ülkelerin kadınları kadın mücadelesini birlikte vermek zorunda, enternasyonal mücadeleye adım atmak gerekiyor. Bütün dünyanın gözü önünde tüm insanların evrensel hakları çiğneniyor” dedi. Kav, KCDP olarak taleplerini ise şöyle sıraladı: “Ateşkes sağlanmalı, kara harekatı asla düşünülmemeli ve çok acilen insani yardım koridoru oluşturulmalı.”

ÖNCEKİ HABER

Gazeteci-Yazar Nevzat Onaran: 1915’ten 2015’e giden süreç bütündür | Dosya: Cumhuriyet, kimlerin kimsesi?

SONRAKİ HABER

Şair ve Yazar Dolunay Aker: Düşüncelerin kağıtta kalmaması daha önemli

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa