02 Kasım 2023 02:35

İstanbul'da barajlar dolu olsa da rezerv yetersiz

İstanbul'da barajların doluluk oranını, havzaların durumunu İSKİ Genel Başkan Yardımcısı Bülent Solmaz ile konuştuk.

Fotoğraf: İBB

Paylaş

Özlem Songül ABAYOĞLU
İstanbul

İstanbul başta olmak üzere birçok kent, kurak geçen yaz aylarının ardından su kıtlığı riski ile karşı karşıya. Geçtiğimiz kış aylarında beklenen yağışın gerçekleşmemesi ve küresel sıcaklık artışlarının etkisiyle barajlardaki su oranları alarm veriyor. İstanbul’a su sağlayan barajların durumunu, suyun kalitesini ve havzaların korunmasına ilişkin tedbirleri İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdür Yardımcısı Bülent Solmaz ile konuştuk. Solmaz kuraklık riskinin kriz boyutunu almasının en temel nedeninin haziran-ekim ayları arasında yağışın sıfıra yakın olması olarak açıkladı.

‘TAMAMI DOLU OLSA 7-8 AY YETER’

Temiz su sağlayan barajların durumu nedir?

Barajların bugünkü doluluk oranı yüzde 20’lerde. Su depolama kapasitemiz 868 milyon. Yani barajlarda 185 milyon metreküp su var. Doluluk oranının yüksek olduğu zamanlar su ihtiyacı açısından güven veriyor ama bunun çok bir anlamı yok. Çünkü İstanbul barajlarının yüzde 100 doluluğu bile 7-8 aylık su rezervi demek.

Melen’e ciddi bir yatırım da yapıldı fakat bildiğim kadarıyla barajın tekrardan revizyona ihtiyacı var. Bununla ilgili çalışmalar da sürüyor. Bu çalışmalar en az 5-6 yıl daha sürecek gibi duruyor. Ancak baraj yapımının uzamış olması Melen’den su almayacağımız anlamına da gelmiyor.

‘MİKTARIN AZALMASI RİSK TEŞKİL ETMEZ’

Yağış rejimindeki düşüşe bağlı olarak barajlardaki su kalitesinde nasıl bir değişim oluyor?

İstanbul barajları nehir üzerine kurulmuş barajlar değil. Öyle bir nehir yok. Küçük göller üzerine, yağmur suyunu toplayacak şekilde kurulu. İkisinin haricindekilerin derinlikleri 4-5 metre civarında. Yüzey alanları geniş. Baraj 5 metreden küçükse çalkantılı, tam karışımlı diye bahsedilir. Dolayısıyla 5 metrelik barajın doluluk seviyesi düştüğü zaman üstü ve altı arasında herhangi bir kirlilik veya kalite farkı olmaz. Derin barajlarda tabakalaşma olur. Yani ilk 5 metrenin çözünmüş oksijeni ile diğer tabakaların çözünmüş oksijen değerleri farklıdır. Ancak su fiziksel olarak yılda 2 sefer karışır. Yukarıda soğuyan su aşağı iner, aşağıda sıcak kalan su yukarı çıkar. Bu karışım olmazsa zaten suda canlı yaşamı olmaz. Dolayısıyla kirli su dipte bekliyor ve su azalınca kirli su veriliyor gibi bir durum söz konusu değil. Bununla birlikte İstanbul’un şöyle bir dezavantajı var. Haziran ve ekim ayları arası İstanbul neredeyse sıfıra yakın su alır. Bizim hedefimiz ise kurak dönemdeki havzaya yağan yağmuru toplayıp şehre bu suyu vermek. Böylece yer altı suyunu tüketmemiş oluyoruz.

2023’te şebekeye verilen suyun yüzde 70’i Melen’den, yüzde 30’u da kent içindeki havzalardan sağlandı. Bu durum sürdürülebilir mi?

Aslında sürdürülebilir. Tahminlerimizin çok üzerinde bir kuraklık yaşadık. Barajların doluluğu konusunda mühendislik hesapları varsayım üzerine kurulur. Su bütçesi hazırlarken İstanbul’un ne kadar suya ihtiyacı olduğuna göre bir hesap yapıyoruz. Bu hesaba göre hangi barajlardan ne kadar su alacağımızı hesaplıyoruz. En yakın su en ucuz olan sudur. 2022’de Melen’den daha az su aldık çünkü daha yakında olan barajlarda su vardı. Ama bu yıl Istrancalar’da su yok.

‘HAVZALARIN KORUNMASI GEREKİYOR’

Havzalardaki suyu İSKİ yönetiyor ancak havzadaki yaşamı belirleyen unsur yerel yönetimler. Bu durum zorluk yaratıyor mu?

Zorluk getiriyor ama havzaların korunmasına dair yönetmeliklerimiz var. Yani Türkiye’nin herhangi bir yerindeki havzadaki her türlü yapılaşmaya direk müdahale şansımız var. Dolayısıyla belediyelerle mücadele ediyoruz ama çok büyük sıkıntı yaratmıyor. Zaten belediyenin havzadaki suyu kirletmemesi lazım ve belediye bunu yapamadığı zaman biz devreye girip atık sularını topluyoruz, atık su arıtma tesisi yapıp onu Melen’e bulaştırmadan Karadeniz’e vermek gibi planlarımız var. Kısaca havzadaki faaliyetleri en aza indirme gayretindeyiz.

Yakın zamanda sel felaketleri meydana geldi. Bu felaketlerin havzalardaki yapılaşmasıyla ilişkisi nedir?

Bütün şehri betonla doldurduğumuzda toprağa hiç su gitmez ve doğrudan suyu biriktirebiliriz ancak bütün şehri yıkamış bir su gerekli değil. Örneğin Kadıköy’de sel meydana gelmiş ve o sel suyu tüm şehri yıkamışsa bu suyu tercih etmeyiz. Onun yerine Ömerli’deki havzaya düşmüş yağmur suyunu tercih ediyoruz. Barajlara biriktirdiğimiz su A1-A2 kalitesinde olmalı. Dolayısıyla havzalarımızın yakınında bir sanayi tesisi, suyu kirletme ihtimali olan herhangi bir kuruluş da olmamalı.

ÖNCEKİ HABER

Filistin'e destek gösterisi sonrası Celtic, kombineleri iptal etti

SONRAKİ HABER

Mahkeme kararı ile görev yerine geri dönen SES işyeri temsilcisi 2’nci kez sürgün edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa