02 Kasım 2023 13:04

Eni vici vokke

Bazen bir insanın yaşamını kurtarabilmek için Sen Nehrinin derinliklerinden çıkan bu kimsesiz genç kızın kulağına “Eni vici vokke” diye sormak gerekebilir.

Sen Nehri’nin Bilinmeyen Kadını ve Resusci Annie maketi | Sağdaki fotoğraf: ~aorta~/Flickr CC BY 2.0

Halis Ulaş
Halis Ulaş

Yıllardan 1988, ergenliğin hüzün merdiveni önümde yükselmeye başlamış. Dinlediğim her ezgiden, duyduğum her şarkı sözünden efkâr devşirmeye meyilliyim. Tam merdivende bir basamak daha tırmanmak için adımımı attığımda karşılaşmıştım o şarkıyla. Tüm dünyayı ritmiyle avcunun içine almış bu şarkıda efkârlanabilmek ne mümkün. Hatta bırakın efkârlanmayı, ezgiyi duyduğunuzda yavaş yavaş içinizin kıpırdanmaya, kaslarınızın seğirmeye başlamaması imkânsızdı. Ezgisi bedeninizi kıvraklaştıran bu şarkının sözleri dilinize bol geliyordu. Ne şarkı sözlerine ulaşabileceğiniz internet ağı ne de sözlerin anlamını çevirebileceğiniz arama motorları vardı. Bildiğin dijital yokluk yıllarıydı. Bir de şarkının Mandinka dilinde yazıldığı düşünüldüğünde dilimize gelen ancak duyabildiğimiz kadardı. Bahsettiğim şarkı Gineli şarkıcı Mory Kante’nin seslendirdiği “Bitsun turin nadun ki aha” sözleriyle başlayan “Yeke yeke” idi.

Şarkının ilk sözleri olan “Bitsun turin nadun ki aha” duyduğum ya da duyduğumu sandığım kadardı. Bu sözlerin ne nasıl yazıldığına ne de ne anlama geldiğine dair bir fikrim vardı. Açıkçası şarkının sözleri bu yazıyı yazmaya başlayana kadar benim için bilinmezliğini korudu. Meraklananlar için paylaşayım; “Bitsun turin nadun ki aha” diye dillendirdiğim sözler Mandinka dilinde “Bi sounkouroun lou la donkégna, ah, ah” şeklinde yazılıyormuş ve “Sen benim küçük film yıldızımsın” anlamına geliyormuş.  

Aynı yıl bir başka şarkı daha dünya müzik listelerini kasıp kavurmaya başlamıştı. Michael Jackson'ın “Bad” albümünde yer alan bu şarkının adı “Smooth Criminal” idi

“Kusursuz cinayet” mi yoksa “Düpedüz suçlu” olarak mı çevirsem bilemediğim bu şarkı aramızda adından çok nakaratı ile ünlenmişti, “Eni vici vokke”. Bu nakarat şarkıda tam 42 kez tekrarlanıyordu. Şarkı İngilizceydi ama Michael Jackson'ın telaffuzu adeta Mandinka dilindeymiş gibi bir izlenim veriyordu. 

Gittikçe hızlanan kalp atımları ile başlayan şarkının ritmi metalik bir ses ile bıçak gibi kesilir ve Michael Jackson’ın sesi sahneye çıkar. Şarkı Annie adında bir kadının evine giren bir suçlu tarafından saldırıya uğramasını anlatır. Şarkının adeta bir mantra gibi dilimize pelesenk olmuş “Eni vici vokke” nakaratının da aslında “Annie are you OK?” yani “Annie iyi misin?” anlamına geldiğini yine bu yazının yazım sürecinde öğrendiğimi itiraf etmeliyim. Michael Jackson’ın hangi aksanla “Annie are you OK?” ifadesini “Eni vici vokke” söyleyişine evirttiği sorusunu bir yana bırakırsam yazının can alıcı sorusuna dönebilirim. Şarkıda 42 kez iyi olup olmadığı sorulan Annie kimdir?

Sorunun cevabı için sizi XIX. yüzyılın Paris’ine götürmem gerekiyor. 1800’lü yılların sonunda Sen nehrinin Louvre kıyısına bir genç kız cesedi vurur. On altı yaşında olduğu tahmin edilen genç kızın cenazesine kimse sahip çıkmaz. Ne adı öğrenilir ne sanı ne de nasıl öldüğü. Bu nedenle de bu genç kız “L’lnconnue de la Seine” yani “Sen Nehri’nin Bilinmeyen Kadını” olarak adlandırılır. Genç kızın yüzünde kimsenin anlam veremediği gizemli yarım bir gülümsemenin eşlik ettiği huzurlu bir ifade vardır. Bu ifade karşısında duyarsız kalamayan bir morg görevlisi genç kızın yüzünün bir maskesini alır. Bu yarım gülümsemeye sahip kimliksiz genç kız ya da Albert Camus’nun tanımlaması ile “Boğulmuş Mona Lisa” maskesi elden ele, gözden göze gezerek önü alınamaz bir üne kavuşur.

Aradan yıllar geçer tarihler 1960 yılını göstermektedir. Dr. Safar, Dr. Kouwenhoven ve Dr. Jude ağızdan ağıza solutma ve kalp masajını birleştirerek kardiyopulmoner resüsitasyon (CPR) konusunda yeni bir yöntem geliştirir. Bu gelişmeyi mümkün olduğu kadar yayabilmek için akıllarına bir fikir gelir: Gerçek insan boyutlarında bir CPR maketi üreterek yöntemlerini sağlık çalışanları arasında yaymak.

Bu fikri hayata geçirebilmek için Norveçli oyuncak üreticisi Asmund Laerdal ile iletişime geçerler. Leardal’ın iki yaşında boğula yazan engelli oğlunu kendi elleriyle kurtarması bu fikri hızlıca kabullenmesini sağlar. Böylece Laerdal hem suni teneffüs hem de kalp masajı yapılabilecek gerçek insan boyutlarında bir maket yapar. Yapar yapmasına da maketin yüzünde takılır. Nasıl bir yüz olmalı? Kadın yüzü mü, yoksa erkek yüzü mü olmalı? Gülmeli mi, ağlamalı mı? gibi sorularla boğuşurken Leardal’in imdadına kayınvalidesinin evinin duvarında asılı olan bir maske yetişir. Yüzünde gizemli yarım bir gülümseme olan bu maske “Sen Nehri’nin Bilinmeyen Kadınının” yüzünden başkası değildir.  Bu yüzü ilk CPR maketinin yüzüne nakleder ve maketin adını da Annie koyar. Böylece suni teneffüs ve kalp masajı yapılırken arada iyi olup olmadığı “Annie are you OK?” yani “Annie iyi misin?” sorusuyla sorulan Resusci Annie doğmuş olur.

Resusci Annie milyonlarca sağlık çalışanının eğitiminde ve yüz milyonlarca insanın yaşama tutunmasına katkı sağlamış gizemli yarım bir gülüşe sahip kimsesiz bir genç kızın yüzüne sahiptir. Bazen bir insanın yaşamını kurtarabilmek için Sen Nehrinin derinliklerinden çıkan bu kimsesiz genç kızın kulağına “Eni vici vokke” diye sormak gerekebilir.

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI