Yargının yeni ‘İsviçre çakısı’: TCK Madde 217/A
Gazetecilere yönelik gözaltı ve tutuklama gerekçesi olarak öne sürülen "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" hayatımıza ne zaman girdi? Madde ne diyor?
Fotoğraf: Pixabay
Meltem AKYOL
Dün Tolga Şardan ve Dinçer Gökçe, bugün birgun.net Yayın Koordinatörü Uğur Koç, Uğur Şahin ve İsmail Arı. İddia aynı: “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma".
Türkiye Gazeteciler Sendikası Avukatı Ülkü Şahin, daha önce en az 33 gazeteciye aynı suçlama ile soruşturma açıldığını 4 gazetecinin tutuklandığını söyledi. Bilişim Hukukçusu Gökhan Ahi ise suçlamaya konu olan TCK 217/A maddesinin adeta bir ‘İsviçre çakısı’ işlevi gördüğünü söyledi.
HABERLERİN KONUSU FARKLI AMA SUÇLAMA HEP AYNI
İstanbul Anadolu Adliyesi Cumhuriyeti Başsavcısı İsmail Uçar, kimi hakimlerin rüşvetle mahkeme kararı aldığını anlattığı dilekçesi…
Ayhan Bora Kaplan üst düzey yüksek yargı mensubuna villa ve lüks araç aldığı iddiası
Sedat Peker’in iddiaları
Yargıdaki ‘FETÖ borsası’ iddiaları…
Bunlar yargıda yaşanan ‘çürüme’ tartışmalarından haberlere konu olan birkaç olay sadece. Yargıda yaşananlara dair tartışmalar devam ederken T24 Yazarı Tolga Şardan, “MİT'in Cumhurbaşkanlığı'na sunduğu 'yargı raporu'nda neler var?” başlıklı bir yazı kalem aldı. Yazıya dair herhangi bir açıklama-yalanlama yapılmadı. Taa ki Şardan gözaltına alınana kadar… Şardan gözaltına alınınca (1 Kasım 2023) Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Tolga Şardan’ın yazısının dezenformasyon içerdiğini duyurdu, MİT’in böyle bir raporunun olmadığını açıkladı.
Tolga Şardan ile aynı gün Gazeteci Dinçer Gökçe gözaltına alındı. Suçlama aynı idi: "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma". Gerekçesi Gökçe’nin 26 Ekim'de halktv.com.tr’de yayımlanan "Çete lideri olmakla suçlanan Turhan Döner ve Emirhan Döner'e tahliye kararı" başlıklı haberdi. Gökçe, “Basın Özgürlüğü ve Millî Güvenlik Kapsamında Sınırları” ve “Sosyal Medya ve Basın Hukuku” isimli kitapları okuyarak özetini çıkarması yönünde adli kontrol kararı ile serbest bırakıldı.
Bugün ise (2 Kasım 2023) Birgün’den üç gazeteciye aynı suçlama ile soruşturma açıldığını öğrendik. 28 Aralık 2022’de Birgün Muhabiri İsmail Arı imzasıyla ‘AKP’linin eşinden milyarlık vurgun!’ başlığıyla ve 6 Ocak 2023’te BirGün Haber Müdürü Uğur Şahin imzasıyla ‘Erdoğanlar’ı üzecek karar: Yağmaya fren’ başlığıyla haberler yayımlandı. Haberlerden sonra Pasifik İnşaat’ın sahibi Fatih Erdoğan’ın şikayeti ile Arı ve Şahin’in yanı sıra birgun.net Yayın Koordinatörü Uğur Koç hakkında soruşturma başlatıldı. Aynı gerekçe ile yıllardır çeteleşme üzerine çalışan Gazeteci Cengiz Erdinç de evinden gözaltına alındı. Erdinç'in, cep telefonu ve bilgisayarına el konuldu. bianet kadın-LGBTİ+ editörü Evrim Kepenek ise Maraş depremleri nedeniyle ifadeye çağrıldı.
HANİ 5 MADDE ARANACAKTI?
Peki bu sık sık karşımıza çıkan, "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" hayatımıza ne zaman girdi?
Hatırlayalım: AKP ve MHP’nin ‘dezenformasyonla mücadele yasası’ adını verdikleri kanun teklifi, 14 Ekim 2022’de Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi; 18 Ekim 2022’de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Basın-meslek örgütlerinin ‘sansür yasası’ olarak tanımladığı yasa ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na 217/A maddesi eklendi, yani o meşhur "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" maddesi.
Ne diyor madde 217/A: “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.”
O sırada çok tartışılan maddelere dair Hürriyet’ten Hande Fırat’a konuşan AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, ki kendisi yasayı hazırlayan isimlerdendi, güvence veriyordu:
“Suçun teşekkülü için tam beş maddenin, beşinin de varlığı aranacak.
Yani;
- Yayılan haber gerçek olmayacak.
- Ülkenin güvenliği ve kamu sağlığı ile ilgili gerçekdışı haber olacak.
- Halk arasında panik, korku ve endişe oluşturma kastı taşıyacak.
- Kamu barışını bozmaya elverişli olacak.
- Bunlar aleni biçimde yapılacak.
Bu beş unsurdan üçü varsa suç teşkil etmeyecek.”
EN AZ 33 GAZETECİYE SORULTURMA, 4 GAZETECİYE TUTUKLAMA
Peki gerçekte ne oldu?
Türkiye Gazeteciler Sendikası Avukatı Ülkü Şahin’e ‘Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma’ suçlaması ile (217/A) bugüne kadar kaç gazeteciye işlem yapıldığını sordum. Şahin ‘en az’ olduğunu vurgulayarak şu bilgileri paylaştı:
- 33 gazeteciye soruşturma açıldı.
- 6 gazeteci gözaltına alındı.
- 4 gazeteci tutuklandı.
- Soruşturmalar neticesinde 6 gazeteci hakkında açılan dava açıldı.
Yasa ile ilk tutuklanan gazeteci; Sinan Aygül’dü. Aygül, 13 Aralık 2022 tarihinde sosyal medya hesabından Tatvan’da bir kız çocuğuna cinsel taciz iddialarına ilişkin paylaşımda bulundu. Bir süre sonra paylaşımını silen Aygül, “teyit etmeden paylaştığım için tüm kamuoyundan özür diliyorum" açıklaması yaptı. Çok geçmeden gözaltına alındı ve 14 Aralık’ta Tatvan Sulh Ceza Hakimliğinin kararıyla tutuklandı. 22 Aralık 2022’de tahliye edilen Aygül’e 'halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçlamasıyla dava açıldı. Aygül yargılama sonucunda 10 ay hapis cezası aldı.
Gazeteci Ahmet Kanbal’a 14 Mayıs’ta sosyal medya hesabından yaptığı, “Mardin’den; 1363 No’lu sandık kayboldu… Sandık başkanı ve oy torbasını arama çalışması başlatıldı…” paylaşımından, Gazeteci Emre Orman’a ise Çağdaş Hukukçular Derneği’nin işkence açıklamasını haberleştirdiği için soruşturma açıldı.
Gazeteciler Merdan Yanardağ ve Ruşen Takva da aynı suçlama ile soruşturma açılan isimlerdendi.
DEPREM GERÇEĞİNE DE AYNI PERDE: 217/A
Madde deprem haberlerinde de karşımıza çıktı. Mezopotamya Ajansı (MA) Muhabiri Mehmet Güleş, 8 Şubat 2023 günü, Diyarbakır Bağlar’daki arama kurtarma çalışmalarıyla ilgili röportaj yaptığı gönüllüyle birlikte, bahsi geçen suçlama ile, gözaltına alındı. Adli kontrol uygulaması ile serbest bırakılan Güleş’e ‘Burada AFAD yok, UMKE yok. Burada halk kendi imkanları ile savaşıyor. Halkımız yalnız bırakıldı’ sözleri soruldu.
Gazeteci Hasan Sivri, hakkında aynı maddeden dava açıldığını, ilk duruşmanın 21 Aralık’ta görüleceğini sosyal medya hesabından duyurdu. Gerekçe deprem paylaşımlarıydı. O paylaşımlarda Sivri, “Halkın yalnızlığını ve çaresizliğini gösteren ilk 2 gün çektiğim videolardan bazılarını sıralıyorum; onlar not etsin tabii, bunlar da bizim delilleriyle not ettiklerimiz!” diyerek Hatay’ın çeşitli mahallerden çektiği görüntüleri sırasıyla paylaşmıştı.
Osmaniyeli iki yerel gazeteci -Ali İmal ve İbrahim İmat- depremzedeler için gelen çadırların bekletildiğine ilişkin paylaşımları nedeniyle bir ay tutuklu kaldı.
Birgün muhabiri İsmail Arı, 29 Ocak 2023’de -depremden bir gün önce- BirGün’de yayımlanan “Ev değil resmen ölüm satıyorlar” başlıklı haberi nedeniyle ifade verdi. Haber İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, “İlk depremde felaket yaşanır. Zemin bataklık” diye itiraz ettiği bir araziye AKP’li Güngören Belediyesi’nin 96 daire ve 9 dükkân inşa ettiğini yazıyordu.
Gazeteciler Gökhan Özbek, Canan Kaya ve Mir Ali Koçer de deprem haberleri nedeniyle soruşturma açılan isimler arasındaydı.
216 VE 301 OLMADI, 217/A VERELİM
Peki nasıl oldu da farklı konulardaki her haberde karşımıza aynı madde çıkar oldu?
Bilişim Hukukçusu Gökhan Ahi, 217/A maddesinin kamu düzenini ve güvenliğini tehdit eden yanlış bilgilerin yayılmasını cezalandırmayı amaçlayan bir düzenleme olarak ortaya çıktığını hatırlatarak başladığı sözlerini şöyle sürdürdü: “Yürürlüğe girmesinin bir yılı henüz doldurduğu madde ile ilgili halen bir yüksek mahkeme içtihadı olmamasına veya maddenin uygulanmasına ilişkin kriterler ortaya çıkmamış olmasına rağmen, aslında maddede iki tane objektif kriter var. Birincisi, ortada yalan bir haber olmalı, ikincisi kamu barışının da bozulmuş olması gerekiyor. Ancak her iki objektif kriter, tamamen subjektif bir hale dönmüş durumda.”
Maddenin uygulamada Tolga Şardan ve birçok gazeteci ve aydın için ‘İsviçre çakısı’ gibi çok amaçlı bir suçlama maddesi haline getirildiğini belirten Ahi, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu madde henüz yürürlükte değilken, siyasal iktidarın hoşuna gitmeyen konularda beyanda bulunan, haber yapan gazeteciler, aydınlar ve kanaat önderlerine, TCK 216 ve TCK 301’den işlem yapılıyordu ve tutuklama gerekçesi olarak bu maddeler kullanılıyordu. Bu iki madde çoğu eyleme tam uygun düşmediği için artık TCK 217/A maddesi kullanılmaya başlandı. ‘İsviçre çakısı’ gibi her olaya, her beyana, her habere uygulanabilen bu maddede kullanılan tek kriter, siyasal iktidarın yalanlaması veya ilgili içeriği yalan haber olarak etiketlemesi oldu.
Bu madde özellikle gazeteciler ve sosyal medyadaki kanaat önderleri için fazlasıyla riskli bir madde. Çünkü bilgi kirliliğinden yararlanan ve şeffaf olmayan bir siyasal iktidar için her konu çok rahatlıkla yalan haber olarak etiketlenebilir. Bu durum, özgür ve bağımsız olması gereken basını sansürlemek ve susturmak, propagandayı rahat yapmak ve gerçekleri gizlemek anlamına gelir.”