TOTBİD: Ortopedistler deprem sonrası kritik görev üstleniyor
32. Ulusal Türk Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi'nde ortopedi ve travmatoloji doktorlarının olası bir deprem durumunda izlemesi gereken yollar da konuşuldu.
Fotoğraf: TOTBİD
Ramis SAĞLAM
Antalya
Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği (TOTBİD) tarafından düzenlenen 32. Ulusal Türk Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi Antalya’da gerçekleştirildi. Bilimsel ve teknolojik yeniliklerin paylaşıldığı kongre 148 oturumdan oluştu. 145 panel, 3 konferans ve 2 kursun yanında, 226’sı sözel ve 226’sı poster olmak üzere çok sayıda serbest bildiriye de yer verildi.
Deprem ve Afet Yönetimi ana temalı 32. Ulusal Türk Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi Başkanı Prof. Dr. Öner Şavk, kongre sırasında 6. Fizyoterapi Ortopedi-Travmatoloji Ortak Sempozyumu’nun da düzenlendiğini söyledi.
TOTBİD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cem Nuri Aktekin, 32. Ulusal Kongresi’nde deprem ve afet yönetimi konusunun ele alındığını ve ortopedi ile travmatoloji doktorlarının olası bir deprem durumunda izlemesi gereken yola ilişkin konuların görüşüldüğünü aktardı.
“AMPÜTASYON SONRASI PROTEZ EN ÖNEMLİ AŞAMADIR”
6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli meydana gelen 2 büyük depremin ve diğer afetlerin yönetiminin ne kadar önemli olduğunu, ortopedistlerin ne kadar kritik bir görev üstlendiğini hatırlatan Aktekin, “Kongrede ana tema olarak ‘deprem ve afet yönetimi’ konusunun seçtik. Yapılan oturumların öncesinde, ortopedi ve travmatoloji doktorları olarak tekrar yaşanma olasılığı yüksek olan deprem felaketleri durumunda acil müdahale için neler yapabilecekleri masaya yatırıldı” dedi.
Deprem bölgesinde aktif görev aldıklarını aktaran Aktekin, “O bölgede ezilme, yüksekten atlama sonucu oluşan yaralanmaların ortopedi ve travmatolojiyi yakından ilgilendiriyor. Ezilme tedavileri çok uzun sürüyor. Bu kadar büyük bir deprem için çok az ampütasyon yaptık. Hava olarak soğuk bir dönem oldu, hastaları maalesef daha hızlı kaybettik. Ampütasyon sonrası protez en önemli aşamadır. Sağlık Bakanlığı protezi karşılıyor. Çoğu hastamız protez kullanabilecek aşamaya geldi ama tedavisine devam edilenler de var” diye konuştu.
“REHABİLİTASYONU DEVAM EDEN HASTALAR VAR”
TOTBİD Genel Sekreteri Prof. Dr. Ali Öçgüder ise depremlerin etkilediği 11 şehirde bütün hekimlerin ellerinden geldiğince yaralıları tedavi etmeye çalıştığını belirterek, “Başka illerden müracaat eden 153 gönüllü meslektaşımız ilk 4 gün içinde bölgeye ulaştı. 20 kişilik bir ekibimiz var. Afet Koordinasyon Kurulu kurarak herhangi bir afet sonrasında ne yapabiliriz diye önemli çalışmalarımız oldu. Mart ayında meslektaşlarımızı ziyaret ettik. 8 adet konteyneri bölgeye ulaştırdık. Sorumluklarımızın farkındayız. Olacak olan afetler için de çeşitli 20 kişilik ekipler kurarak bunları yıl içinde iki kez kaynaştırarak eğitimler vermeye devam edeceğiz. Hâlâ yara iyileşmesi rehabilitasyonu devam eden birçok hasta var. Ücretsiz olarak devletimizi onların ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Biz de dernek olarak gönüllülerle mağdur olan vatandaşlarımızı bir araya getirmeye çalıştık” dedi.
“KEMİK ERİMESİ CİDDİ BİR SAĞLIK SORUNUDUR”
Kongrede masaya yatırılan önemli konulardan biri de kemik erimesi sorunu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Öner Şavk, yaşam boyunca sürekli yıkım ve yeniden yapım sürecine sahip olan kemiklerde belirli bir yaştan sonra dengenin yıkım lehine bozulması ve kemiğin mineral yoğunluğunun azalması ile kırılganlığın arttığını belirtti. Halk arasında yaygın olarak kemik erimesi olarak bilinen 50 yaş üzeri her 3 kadından ve her 5 erkekten birinde ortaya çıkan kemik önemli bir sorun” diye konuştu.
Şavk, “Toplumda görülme sıklığı bilinen pek çok hastalıktan çok daha fazla olan kemik erimesi ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Kemik erimesi tüm kemiklerde olabilmekle beraber en sıklıkla omurlarda, kalçada, el bileklerinde ve omuzlarda kırıklara yol açarak sorun oluşturur. Genellikle yaşlı hastalığı olarak bilinse de genetik hastalıklar, bazı kan hastalıkları, alkol kullanımı ve hareketsiz yaşam tarzı gibi nedenlere bağlı olarak daha erken yaşlarda da görülebilir. Sinsi olarak seyreden hastalık ileri yaşlarda sırt ve bel ağrısı, kamburluk, boy kısalması, küçük travmalar ile oluşan kırıklar ile kendini gösterir. Bu bulguların tedavisi kolay ve her zaman yüz güldürücü değildir. Bu neden ile kemik erimesi olabileceği düşünülen kişilerin kırıklar oluşmadan değerlendirilmesi önemlidir” dedi.
KEMİK KIRILMASINDAKİ SORUNLAR
Büyük çoğunluğu ileri yaş grubunda kalçası, beli, omzu kırılmış hastayı yatırmanın, maiyetini karşılamanın, tedavi edilecek eğitimli hekimleri bulmanın çok zor olduğunun altını çizen Şavk, “Kemik erimesi rahatsızlığı önceden tespit etmek kurtarabildiğimiz kadarını önleyici tedbirlerle yapmak zorundayız. Kemik erimesi ileri yaş hastalarda olduğu için bunların yanına ilave hastalıklarında eklenmesiyle bu hastalarda ölüm oranı fazla oluyor. Kemik kırılması olduktan sonra ileri yaş hastalar için 3’te birini kısa süre içinde kaybedilebiliyor. Geri kalan 3’te biri bir yıllık süre içinde araya giren başka hastalıklarla kaybedilebiliyor. Kalan biri eski performanslarına dönememektedir. Ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkar. Bu grubu 65-70 yaş olarak değerlendirebiliriz” diye ekledi.
İnsan ömrünün uzamasına bağlı her organın belirli bir yaşam süreci olduğuna değerlendiren Şavk, “Bu süreç içinde mutlaka eskiyecektir, aşınacaktır. Bunları kolaylaştıran fazla ağırlık, kırılmalar, bazı metabolik rahatsızlıklar eklemlerin daha fazla bozulmasın sebep olur. İleri yaşlarda kemik erimesi, ikincisi kireçlenme rahatsızlığıdır. Kireçlenme yük binen eklemlerde daha fazla olur” ifadelerine yer verdi.