"Cumhuriyet bizim olsa 15 yaşında işçi ölür mü?"
Cumhuriyetin 100. yılı tartışmalarını konuştuğumuz bir metal işçisi, "Eğer cumhuriyet bizim olsa, 15 yaşında okulda olması gereken bir çocuk, işçi olarak çalıştığı yerde ölür mü" diyor.

Fotoğraf:DHA
Ebru YİĞİT
Kocaeli
Cumhuriyetin 100. yılı tartışmalarını konuştuğumuz bir metal işçisi, “Ömrümüz fabrikalarda tükeniyor, üzerimizden bu cumhuriyetin sahibi olduğunu reklamlarda ilan eden patronları zengin ediyoruz. Eğer cumhuriyet bizim olsa, 15 yaşında okulda olması gereken bir çocuk, işçi olarak çalıştığı yerde ölür mü? Bu cumhuriyette paran varsa suçlu da olsan cezalandırılmıyorsun” diyor.
Cumhuriyetin 100. yılı hem kutlamalar hem de rejimin muhasebesiyle güncel ve tarihsel tartışmaları beraberinde getirdi. Peki servetlerine servetler katan şirket ve bankalar televizyon ekranlarını reklamlarla süslerken, o şirketlerin işçileri cumhuriyeti nasıl görüyor? Kocaeli’deki fabrika işçilerine sorularımızı yönelttik.
İşçilerin cumhuriyet rejiminde ne kadar söz sahibi olduğunu konuştuğumuz genç bir metal işçisi, “İlk zamanlar cumhuriyetin ilk yılları herkesin hakkının daha çok gözetildiği zamanlar, oysa şimdi ne işçilerin ne kadınların bir değeri yok diye düşünüyorum” diyor. Yakın zaman önce bir devlet yurdunun asansöründe gencecik bir kızın öldüğüne dikkat çeken işçi, “İhmalkarlıktan... Babası devlete emanet etmiştim diyor ama sorumlular ceza alıyor mu, yok. O yüzden kimsede güven kalmadı adalet duygusu elinden alındığı için. Geçmişteki cumhuriyet değerleri geçerli olsaydı ülke bugün bu halde olmazdı” diyor. Ancak bu durumun sadece iktidardakilerle ilgili olmadığını belirten işçi, cumhuriyeti sahiplenenlerin de savunmak yerine işi fanatikliğe vardırdığını anlatıyor: "Fanatik olmak yerine, kutlamalarda coşmak yerine cumhuriyetin gerçek değerlerine ilkelerine göre hareket edebilsek, eleştirsek, yanlışları görsek bu ülke bu halde olmazdı. Biz işçiyiz, ömrümüz fabrikalarda tükeniyor, üzerimizden bu cumhuriyetin sahibi olduğunu reklamlarda ilan eden patronları zengin ediyoruz. Eğer cumhuriyet bizim olsa, 15 yaşında okulda olması gereken bir çocuk, işçi olarak çalıştığı yerde ölür mü? Ölmez. Hakkı savunulur, yapanlar cezalandırılır. Oysa artık bu cumhuriyette paran varsa suçlu da olsan cezalandırılmıyorsun."
"DAHA İYİSİNİ İSTEMELİYİZ AMA ELİMİZDEKİNİ KORUYAMAZ HALE GELDİK"
10 senedir metal fabrikasında çalışan bir kadın işçi ise şöyle düşünüyor: “Siyasal İslam’ın ülkeyi getirdiği hale karşılık bir şekilde cumhuriyet rejiminin iyi yönlerini savunmamız gerek.”
Kutlamalara katılıp katılmadığını sorduğumda, “izleyici olarak” katıldığını anlatan işçi, “Açıkçası merak ettim, nasıl geçecek diye. Atatürk vurgusu yoğun bir biçimde devam ediyordu. Aslında biraz cumhuriyetçiliğin Atatürkçülükle bir tutulmasını ben iktidarın gerici, muhafazakar uygulamalarıyla ilgili olduğunu düşünüyorum. İnsanlarda korku var, cumhuriyetten şeriata geçilebilir diye. Fakat biz daha iyisini, daha ilerisini istememiz gerekirken mevcut değerleri bile koruyamaz hale geldik. Bu süreçte neredeyse her reklamda şirketler cumhuriyetin eşitlik, özgürlük, kadınlar için seçme ve seçilme hakkını getirdiğinden bahsediyor. Bu vurgu bile sahip olduklarımızın tehlikede olduğunu gösteriyor. Biz kadınlar için, işçiler için ise her gün her şey giderek zorlaşıyor. Kazanılmış haklarımız için bir şeyler yapmazsak daha da zorlaşacak” diyor.
"HEM TORPİL HEM UCUZA ÇALIŞTIRMAK İSTİYORLAR"
Üniversiteyi bitirdikten sonra senelerce işsiz kalan, sonrasında da bir fabrikada taşeron olarak çalışan kadın işçi de, cumhuriyet değerlerinde ifade edilenlerin hiçbirinin kendileri için gerçekçi olmadığını dile getiriyor. “Cumhuriyet bizlere küçüklüğümüzden beri, okumak, hakkını aramak, eşitlik olarak öğretildi” diyen işçi şöyle devam ediyor:
“Oysa bugün bakalım hangi değerin karşılığı var? Üniversiteyi bitirip kendi alanımızla ilgili iş bulamıyoruz. Hem torpil istiyorlar hem de en ucuza çalıştıracakları insanı almak istiyorlar. Bir yerde sorun gördüğünde, iktidarın yaptığı herhangi bir şeyi eleştirdiğinde ertesi gün evine baskınla alıyorlar. Zengin ile yoksul arasındaki uçurum büyümüş, eşitlik adalet hak getirsin. Bu koşullarda cumhuriyetin bize sunduğu değerlerin ne hale geldiği ortada. O yüzden umudumuzu bu denli çalan, bizi hep daha azına razı etmeye çalışan bu düzende, cumhuriyetin de kutlanacak yanlarından ziyade bizler için kazanılması gereken değerleri olduğunu düşünüyorum.”
Evrensel'i Takip Et