Yargıtay'ın Can Atalay mütalaasında "Dokunulmazlıktan yararlanamaz" denildi!
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, sunduğu mütalaada, Anayasa Mahkemesinin Can Atalay kararına karşı çıktı, "Yasama dokunulmazlığından yararlanamaz" dedi!
Fotoğraf: Evrensel
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Anayasa Mahkemesinin (AYM) TİP Milletvekili Can Atalay için verdiği ancak uygulanmayan tahliye kararına karşı çıktı. AYM’ye yetki sınırı çizilen mütalaa, Atalay’ın tahliye edilmemesi yönünde oldu.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM’nin hakkında “hak ihlali” kararı verdiği Atalay’ı tahliye etmemiş, dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesine göndermişti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, AYM’nin Atalay’ın başvurusu üzerine verdiği kararla ilgili mütalaasını Yargıtay 3. Ceza Dairesine sundu.
YİNE 14. MADDE KAPSAMINDA DENİLDİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Yargıtay 3. Daire Başkanlığına verdiği mütalaada, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin temyiz incelemesi sırasında verdiği tahliye talebinin reddi kararını hatırlattı.
Mütalaada, “Somut olayda Atalay’ın 2013 yılında işlediği suç nedeniyle soruşturma ve kovuşturmaya milletvekili seçilmesinden çok önce başlandığı, mahkumiyetine sevk ve uygulama maddelerinin TCK/312. Maddesi kapsamında kalan suça ilişkin olduğu anlaşıldığından, seçimden önce bu madde kapsamında suç işleyen milletvekili, anayasanın 83/2 maddesinde öngörülen yasama dokunulmazlığından yararlanamayacaktır” denildi.
Anayasa’nın 14. maddesinde madde kapsamına giren suçların tahdidi olarak sayılmamasının, kanun koyucunun bilinçli tercihi olduğu savunulan mütalaada, “Hükümlünün mahkumiyetine konu suç ve eylemleri devlet güvenliğine karşı işlenen suçlardandır ve madde kapsamına girmeyeceğini düşünmek mümkün değildir” iddiası öne sürüldü.
BAKAN "AYM ANAYASAYI DEĞİŞTİRİYOR" DEMİŞTİ
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 3 Kasım’da yaptığı açıklamada, “Anayasa'nın 154. maddesine göre adliye mahkemelerinden verilen kararların son inceleme merci Yargıtay'dır. Kararları bu anlamda kesindir. AYM bu kararıyla, yorum farkıyla Anayasa'yı değiştirmiş gibi oluyor” sözlerini sarf etmişti.
YARGITAY DA AYM’YE SINIR ÇİZDİ
3 Kasım tarihini taşıyan Yargıtay mütalaasında da benzer ifadeler dikkat çekti. Mütalaada, AYM’nin anayasallık denetimi kapsamında sahip olduğu “hukukilik denetimi”nin sınırlarının çok iyi tayin edilmesi gerektiği ifade edildi.
Mütalaada, AYM hakimlerinin yapmış olduklarını hukukilik denetiminin “yasama, yürütmenin yapmış oldukları işlemlerin, anayasal olarak sahip oldukları yetki sınırları içerisinde yapılıp yapılmadığını denetleme” ile sınırlı olduğu söylendi. Ayrıca denetimin, yargı alanındaki bireysel başvuruya konu hakkın ihlal edilip edilmediği belirlemekle sınırlı olduğu da kaydedildi.
Mütalaada, “Şayet bir konu, anayasal hükümler çerçevesinde yasama, yürütme, adli ve idari yargı alanına giriyorsa, AYM bu mercilerin bu alanda anayasaya aykırı olmayan işlemlerini iptal ederek geçersizleştiremez” ifadelerine yer verildi.
Atalay hakkında kararı Yargıtay 3. Ceza Dairesi verecek.
HUKUKÇULAR UYARDI: "DEVLET İÇİNDE ANAYASA DIŞI AĞ OLUŞTURULUYOR"
Yargıtay Başsavcılığı’nın Can Atalay’ın tahliyesine karşı çıkan mütaalasını hukukçular yorumladı. Hukukçulara göre “Anayasa Mahkemesi kararını nasıl aşarız, nasıl etkisiz kılarız biçiminde -devlet içerisinde- Anayasa dışı bir ağ oluşturulmaya çalışılıyor.”
Gazetemize konuşan Anayasa Hukukçusu İbrahim Özden Kaboğlu, Yargıtay savcılığının bu konuda yetkisiz olduğunu belirterek, “Böyle bir mütalaa Anayasal değil. İki savcı bu mütalaa ile diyor ki ‘Ben Anayasa Mahkemesi’nin kararının doğru olup olmadığını değerlendiririm. Biz Anayasa Mahkemesinin üstünde, onu denetleyen bir organım.’ Bu mütalaa Anayasal düzende yeri olan bir mütalaa değil” dedi. Bunun tamamen Anayasa dışı olduğunu belirten Kaboğlu, “Bu tartışmaya girmek istemiyorum, girersem bu savcıların mütalaasını meşrulaştırmış olurum. Böyle bir şey olamaz. Anayasa mahkemesi kararına uyacaksınız, başka bir seçeneğiniz yok. Ortada bir Anayasa Mahkemesi kararı var ve bu karar Anayasamıza göre bağlayıcı. Anayasa Mahkemesi kararının gerekliliğini yerine getirmek yerine muhatap olan yerel mahkeme başkanı Yargıtay’a yazı yazıyor, ilgili daireye yönlendirme yapıyor, o ilgili daire Yargıtay Başsavcısı’ndan görüş istiyor. Bu yolla Anayasa Mahkemesi kararını nasıl aşarız, nasıl etkisiz kılarız biçiminde -devlet içerisinde- Anayasa dışı bir ağ oluşturulmaya çalışılıyor. Hicap duyuyorum” diye konuştu.
Turgut Kazan da bu sürecin mahkemeler arasında sıradan bir hesaplaşma değil, hukuka meydan okuma olduğunu belirterek, “Bu aşamada yasayı tanınamamanın olduğunu görüyoruz. Bu apaçık bir suçtur. Bu Yargıtay’daki savcıların değil aslında doğrudan cumhurbaşkanın görüşüdür” dedi.
Kerem Altıparmak ise sosyal medya hesabından yaptığı değerlendirmede, “AYM kararı karşısında herhangi bir derece mahkemesi ile Yargıtay arasında bir fark yoktur. Karara uymak zorundalar. Eğer Yargıtay türlü bahane ve gerekçelerle AYM kararına uymazsa, her derece mahkemesi de bunu yapabilir demektir. Bu da AYM’nin fiilen feshedilmesi anlamına gelir” ifadelerine yer verdi.
TİP: ANAYASA'YI TANIMADIKLARINI İLAN ETMİŞLERDİR
Türkiye İşçi Partisi'nin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın mütalaasına dair yazılı açıklamasında şu değerlendirmelere yer verdi: "Hatay Milletvekilimiz Can Atalay 177 gündür Silivri’de esir tutuluyor. Hukuk tanımaz mahkemelerce verilen ceza ve tutuklama kararları sonrasında 25 Ekim 2023 tarihinde Anayasa Mahkemesince Can Atalay hakkındaki karar değerlendirilerek 'seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı' ile 'kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının' ihlal edildiğine, yeniden yargılama yapılarak tahliye edilmesine karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesi kararı 13 gündür uygulanmamakta ve dosya sürüncemeye bırakılmaya çalışılmaktadır. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi günlerce dosyayı elinde tuttuktan sonra 'yetkisiz' olduğunu fark edip dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne göndermiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan mütalaa ise Anayasa Mahkemesi’nin açık ve net ihlal kararı karşısında hukuken hiçbir dayanağı kalmayan yargı içerisindeki bir kliğin muhtırası niteliğindedir. Bu görüşü kaleme alanlar ülkenin Anayasasını ve Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımadıklarını ilan etmişlerdir. Anayasal düzene karşı suç işleyenler, Anayasayı ve mahkeme kararlarını tanımadığını ilan eden hakim ve savcıların bizatihi kendisidir. Söz konusu mütalaayı hazırlayanlar Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını değil İngiltere ve ABD Anayasalarını dayanak aldıklarını itiraf etmişlerdir. Her fırsatta 'dış güçler' safsatasını dile getirerek muhalifleri suçlayan zihniyetin bilakis kendi referanslarının ABD ve İngiltere Anayasaları olduğu ortaya çıkmıştır. Ülkemiz yüz yıl önce İngiliz işgali altındayken dahi İngiltere Anayasası uygulanmamışken bugünkü iradenin bunu açıkça dile getirmiş olması kimlerin 'dış güçlere' yaslandığını açıkça ortaya koymaktadır. Milletvekilimiz Can Atalay ile ilgili karar verecek olanlara çağrımız Anayasa Mahkemesi kararını derhal uygulayarak tahliye kararı vermeleridir. Aksi halde mahkeme kararlarını uygulamamanın suç olduğunu, suç işleyenlerin ise er ya da geç tarafsız ve bağımsız yargı önünde hesap vereceklerini hatırlatırız."
EMEP: ANAYASA MAHKEMESİ KURGU MEKAN OLMAKTAN İBARET OLACAK
Emek Partisi de açıklamasında "hak ihlali" kararına direnen yargı makamlarının Anayasa Mahkemesini etkili bir hukuk yolu olmaktan çıkarmayı hedeflediğini belirterek şu ifadelere yer verdi: "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi, yalnızca bir hukuk garabeti değil; tek adam yargısının vardığı hukuk tanımazlığın son noktasıdır. Bu beyan açıkça Anayasa ve Anayasa Mahkemesini tanımamaktır. Siyasiliği tartışılmaz olan bu tavır, ayrıca topluma hukuk güvenliğinin ortadan kalktığının; yargının bağımsız ve tarafsızlığının son bulduğunun beyanıdır. Her kamu kurumu için bağlayıcı olan AYM kararını uygulamamakta direnen yargı makamları, Anayasa Mahkemesini etkili bir hukuk yolu olmaktan çıkarmıştır. Şayet Yargıtay da bu tebliğname doğrultusunda karar verirse, Anayasa Mahkemesi bir kurgu mekan olmaktan ibaret olacaktır. Anayasa, bizzat Anayasaya göre karar vermekle görevliler tarafından ayaklar altına alınmış olacaktır. Alenen suç işleyen yargı mensuplarına cesaret veren siyasi iktidar, işlenen bu suçların açıkça müsebbibidir. Hak ihlalini devlet eliyle sürdüren yargı makamları derhal Can Atalay’ı serbest bırakmalı; suç işleyen yargı mensuplarıysa soruşturulmalıdır!" (Ankara/EVRENSEL)