09 Kasım 2023 16:00

Bir araya geldik ve gördük ki…

Birden fazla toplulukla “Ölmek istemiyoruz!” derken ölen arkadaşlarımız için yemekhane önünde yapacağımız toplanmayı tüm Hacettepe öğrencileri olarak yaygınlaştırdık.

Fotoğraf: Eda Aktaş/Evrensel

Paylaş

HÜKÇAT üyesi bir öğrenci

Hacettepe Üniversitesi

 

Aydın’da bir KYK’da düşen asansör sonucu yaşamını yitiren Zeren için yurtlarda, kampüslerde düzenlenen protestolar Hacettepe’de de devam ederken 30 Ekim akşamı üniversiteye bağlı Sıhhiye Öğrenci Evi’nde, odasında ölü bulunan 4. sınıf tıp öğrencisi Elif İzzah’ın haberiyle bir kez daha sarsıldık.

Hacettepe’de dönemi artan tacizlerle ve baskılarla beraber açmıştık. Henüz okulun ilk haftalarında, bir öğrenci tarafından tacize uğradığını anlatan kadınların sayısı hızla çoğalmış, artan taciz ve şiddet ortamının çözümüne dair tartışmalar yükselmişti. Dönem başlarken genç kadınların yaşadığı sorunların çözümünde güvenli kampüsü kurmak, barınma ve beslenme gibi haklarımız için mücadele etmek rotamız olmuştu. Bugün dönemin başından beri konuştuğumuz bu sorunlar gelinen noktada arkadaşlarımızı bizden koparacak kadar büyüyor. Zeren ve Elif arkadaşlarımızı kaybetmek ise hepimiz için bardağı taşıran son nokta oldu diyebiliriz. Zeren’in ölümünün ardından okulda yaşanan sorunların çözümünü konuşmak için HÜKÇAT WhatsApp grubunda buluşan kadınlar yurtlarında Zeren için bir araya gelme planları yaparken KYK’de kadınlar üzerinde artan baskıya dair nasıl bir ses çıkarabileceklerini tartıştılar. Bu tartışmalar başka topluluk gruplarında da açılarak devam etti. Aynı yurtta kalan kadınlar birbirlerini grupta bularak bu tartışmayı eyleme dönüştürdüler. Hacettepe Kız Öğrenci Yurdunda üyelerimizin aktif katılımıyla başlayan ses çıkarma eylemleri, KYK yurtlarında yapılan açıklamalarla yükselerek devam etti.

Kadınlar üzerinde baskı yükselirken aslında bu baskı ortamı hakları için mücadele eden, toplanıp tartışabilen, birden fazla öğrencinin yan yana gelmesine alan açan her bir yapı içinde artıyor. Zeren’i kaybetmeden iki hafta önce topluluklarla bir araya gelerek artan sorunlarımız için neler yapabileceğimizi konuşmuştuk. Henüz bunları hayata geçiremeden sorunlar öylesine hızlı büyüyor ki her günümüz bir yanımızdakini hayattan koparır hale geldi. Bizler birden fazla toplulukla sosyal medya hesaplarımızda duyurduğumuz açıklamada “Ölmek istemiyoruz!” derken ölen arkadaşlarımız için yemekhane önünde yapacağımız toplanmayı tüm Hacettepe öğrencileri olarak yaygınlaştırdık. Topluluk gruplarında bu açıklamalar duyuru olarak paylaşılırken bir yandan da sınıf sınıf dolaştı. Her bir öğrencinin emeğiyle ilmek ilmek yaygınlaştırıldı. Çünkü artık kadınlar KYK’nin baskılarından, üniversitesindeki tacizlerden yılmıştı. Çünkü artık hiçbirimiz bir kişi daha eksilmek istemiyorduk. Çünkü bir araya gelebileceğimiz alanların hâlâ var olduğunu biliyorduk.

BU BASKILAR BİR ARAYA GELMEYELİM DİYE

Üniversitenin önemli bir bileşeni olan topluluklar, Öğrenci Temsiliyeti Konseyi’nin de işlevini yitirmesiyle öğrenciyi temsil eden, bizlerin talepleri; kültürel, sanatsal, bilimsel eğitim ihtiyaçları için bir araya gelmesini sağlayan neredeyse tek dayanaklı kapımız haline gelmiş durumda.

Yıllardır topluluklara baskılar artarak devam ederken son iki yıldır Hacettepe’de süreç daha hızlı işlemişti. Topluluklar olarak karşılaştığımız bürokratik engeller artırılarak bir etkinlik yapmak dahi zorlaşırken, Yıldız Amfi’nin toplulukların kullanımına kapatılmasıyla beraber etkinlik için alan bulmak ise neredeyse imkânsız hale geldi. Topluluklara artan bu baskılar aslında tüm öğrencilerin haklarına saldırı anlamına geliyor. Bir yandan da bugün yapıldığı gibi öğrencilerin iradesini yansıtan kendi elleriyle yaygınlaştırdığı bir açıklama, ÖTK sayfalarında terörize ediliyor. Hacettepe Üniversitesi öğrencileri olarak “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz, ölmek istemiyoruz” dediğimiz günün ardından topluluğumuz üyesi bir kız kardeşimiz daha bu gericilik tarafından “kanla” tehdit ediliyor. Tüm bu baskılar aslında öğrencilerin bir araya gelmesinin, dayanışmasının yarattığı etkinin farkındalığıyla bastırmak için artırılıyor.

Bir yandan topluluklara sahip çıkmamız gerekirken diğer yandan kendimizi temsil edecek, karar alabileceğimiz mekanizmaları kurmaya ve güçlendirmeye olan ihtiyacımız da gün geçtikçe büyüyor. Bugün yaşam hakkımız başta olmak üzere her talep mücadelemizi güçlendirmek için gerekli olanı son süreçte deneyimlediklerimizden öğrendik ki kulüplerin kararını bizim aldığımız, kendi sesimizi ifade edebildiğimiz öğrenci temsilini meşrulaştıracak alanlardır. Artan baskı, inşa edilmeye çalışan gericilik, öğrencinin sesini yok sayan müdahalelerin karşısında en büyük gücümüz bu alanlar olacaktır. Yaratılmaya çalışılan korku iklimine kapılmadan onların şiddetinden daha güçlü olduğumuzun farkında olarak topluluklarda sınıflarda bir araya gelmeye, ölen her bir arkadaşımızın hesabını da sorarak unutmadan, unutturmadan mücadele etmeye devam edelim. Sınıflardan, fakültelere hayatlarımız, taleplerimiz, kültürümüz için harekete geçerek topluluklarda bir araya gelme, birlikte öğrenme, karar alma ve talep etme hakkımız için baskılara geçit vermeyelim.

ÖNCEKİ HABER

Bizler yaşatmaktan yanayız

SONRAKİ HABER

Bilimsel bilginin tekelleşmesi ve akademinin hali

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa