İnsanca yaşayana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz!
Yaşamımızda söz hakkına sahip olabilmek için imza kampanyası aracılığıyla birleşiyor, sınıflarımızdan bölümlerimize, topluluklarımıza birlikteliğimizi güçlendiriyoruz.
Fotoğraf: Pixabay
Elif ALTIN
Gözde TOPUZ
ODTÜ
Üniversite öğrencileri olarak her geçen gün iktidarın yarattığı ekonomik krizin yükünü daha fazla hissediyoruz. Üniversitelerimizde parasız eğitim hakkımızın sağlanması şöyle dursun, insanca yaşam koşullarına dahi ulaşamıyoruz. Nitelikli beslenme ve barınma gibi en temel ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyor, eğitime ayrılmayan bütçe sebebiyle karşılaştığımız sorunlar ve ihmallerle umutsuzluğa hapsedilmeye çalışılıyoruz. Yaratılan bu karanlık birçok arkadaşımızı çaresizliğe sürüklüyor. Geçtiğimiz bir ay içerisinde dört sıra arkadaşımız yaşadıkları ekonomik sıkıntılar ve gelecek kaygısı yüzünden intihar etti. İnsanca yaşam koşullarımızın sağlanmadığı gibi ihmal sonucu Aydın’da KYK yurdunda yaşanan asansör faciası da Zeren’i aramızdan kopardı. Türkiye’nin her yerinden KYK’de kalan öğrenciler bu koşulların karşısında sokaklara döküldü, eylemler düzenledi. Bu eylemlerin sonucundaysa talepleri karşılık buldu ve sorunların düzelmesi için çeşitli adımlar atıldı. ODTÜ’de de bu sorunlara karşı neler yapabileceğimizi konuştuğumuz forumlar düzenlendi. “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz. İnsanca yaşamak için imzala, imzalat!” şiarıyla bir imza kampanyası başlatıldı.
BU MANZARAYA HİÇ YABANCI DEĞİLİZ
ODTÜ’de yıllar içerisinde yıkılan duvarlar, çöken zeminler ve tavanlar gördük. 2018’de A4 yokuşunda yürüyüş yolu olmadığı, medikoda gerekli ekipmanlar bulunmadığı için bir sıra arkadaşımızı kamyon çarpması sonucunda kaybettik. Birçok sıra arkadaşımızı da intiharlardan kaybettik. Hâlâ çözülmeyen bu sorunlar bizlere “Çözüm için kaç kişiyi daha kaybetmeliyiz?” sorusunu sorduruyor.
İşte tam bu noktada ülke genelinde bütün gençleri etkileyen bu sorunların ODTÜ öğrencilerine de hiç yabancı olmadığını dile getirmek için bir araya geldik. İmza kampanyamızı da taleplerimizi yükseltmek için başlattık. Kampüs içerisinde beslenme, barınma, ulaşım ve psikolojik destek gibi ihtiyaçlarımıza ulaşmakta yaşadığımız sorunları dile getirdik. Kampanyayla birlikte nitelikli barınma hakkımız için yeni yurtların yapılmasını, yurtlarda hijyen koşullarının sağlanmasını ve düzenli bakım yapılmasını talep ediyoruz. Yemekhanede 7 gün 3 öğün yemek verilmesini, ring seferlerinin 10 dakikada bir olacak şekilde düzenlenmesini ve ihtiyaç duyan herkesin psikolojik destek alabileceği imkânların sağlanmasını, bu doğrultuda gerekli personel alımlarının gerçekleştirilmesini talep ediyoruz.
NEREDE BU OKULUN BÜTÇESİ?
Bu taleplerimize karşılık olarak hep bütçe yok cevabını alıyoruz. Cidden, nerede bu bütçe? Aslında bu bütçeyi ODTÜ’de yeni yapılan stadyumda, Yüksel Proje amfisindeki ışıklı çeşmede, mini golf sahalarında görebiliyoruz. Ama sıra öğrenciye geldiğinde onlarca metre yemekhane sıraları, koşulları gittikçe kötüleştiren yurtlar ve psikolojik destek aradığımızda üç ay sonra verilen randevu sıralarında bu bütçeyi göremiyoruz. Bize bütçe yok denirken her ay bütçe açıkları, artan paralar görüyoruz.
Türkiye genelinde de tek adam iktidarı eliyle ekonomik krizin bütün yükü işçi ve emekçi kesimlere, gençliğe mal ediliyor. Bizler her geçen gün yoksullaşırken insanca yaşamayı talep ettiğimiz zaman kemerlerimizi sıkmamız gerektiğini duyuyoruz. Bir çözüm olarak sundukları OVP’de eğitim kurumlarına ayırılan bütçenin azaltacağı söyleniyor örneğin. Hâlihazırda eğitime ayrılan bütçe %13’lerden %7’lere düşmüşken iktidar, bizden kıstığı bütçeyi 563 milyon TL gibi meblağlarla kendilerinin desteklediği şirket ve vakıfları idare eden tarikat, cemaatlere ayırıyor.
Biz bu tabloyu incelediğimizde bütçenin olmadığını değil, bize ayrılmadığını görebiliyoruz. Yani taleplerimiz aslında gayet karşılanabilir.
BİR İMZA KAMPANYASI HER ŞEYİ ÇÖZER Mİ?
Bu noktada aklımızda bir soru belirebilir: “Topladığımız imzalarla bugün yaşadığımız koşulları değiştirebilir miyiz?”
ODTÜ öğrencileri olarak yıllardır taleplerimiz etrafında bir araya geliyor, çeşitli yollarla mücadelelerimizde buluşuyoruz. Daha iyi koşullarda yaşayabilme mücadelemizde bizi birleştiren araçlardan bir tanesi de imza kampanyaları. Öğrencilerin bulunduğu alanlarda hak ve istekleri etrafında harekete geçtiği zeminlerin genişlemesi ve örülen mücadele hattının sağlamlaştırılmasını kampanya süreçlerinde sağlayabiliriz. Bölümlerimizde ve topluluklarımızda bu imza kampanyasının imzalanmasını, imzalayan sıra arkadaşlarımızla bu kampanyayı beraber büyütmenin önünü açmak, var olan birlikteliklerimizi genişletmek kampanyanın bizlere kazandırdığı bir şey olacaktır. Yani bizler bu imza kampanyasıyla aslında yaşadığımız hayatta bir söz hakkına sahip olabilmek için birleşiyor, sınıflarımızdan bölümlerimize, topluluklarımıza birlikteliğimizi güçlendiriyoruz.
Hayatımızı yaşadığımız alanların, yurtların, kampüslerin nasıl yönetileceğine dair söz sahibi olmadığımızda, karar mekanizmalarında bulunmadığımızda başkalarının bizim yerimize sorumsuzca aldığı kararlarla karşı karşıya kalıyoruz. Öğrencilerin defalarca uyarmasına rağmen tamir edilmeyen bir asansörün düşmesi, ODTÜ’de yemeklerin sağlıksız, yurtların niteliksiz olması, zehirlenmeler, salgınlar ve intiharlarla karşı karşıya bırakılmamız da bu sebeptendir. Bulunduğumuz alanların yönetiminde kendi sesimizi duyurabilecek alanları oluşturabildiğimiz ölçüde (öğrenci temsilcilikleri, yurt komiteleri…) daha iyi koşulları hep beraber mümkün kılabiliriz.
Geçmişte bunun örneklerini defalarca gördük, Genç Hayat sayfalarında da okuduk. İmza kampanyası da bu yolda atılan adımlardan birisi. Tek başına toplanan imzalar değil ama bugün öğrencilerin kendi hayatında söz sahibi olmak için attığı bütün adımlar, bizlerin taleplerinin gerçekleşmesinin tek yolu olacaktır. İşte bu sebeple ODTÜ’de bir kişi daha eksilmemek, insanca yaşamak için imzalıyoruz, imzalatıyoruz!