09 Kasım 2023 17:00

Hocalarımıza ve üniversitemize sahip çıkıyoruz: Yıldız Silier yalnız değildir!

Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Yıldız Silier görevden alındı. Boğaziçi’nde görevine son verilen tam zamanlı akademisyen sayısı 5’e çıktı. Bu, bilime ve özgür düşünceye bir saldırı.

Paylaş

Feyzullah ÜNNÜ

Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü

 

Geçtiğimiz günlerde Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü’nün sevilen hocası Yıldız Silier, kayyum rektör tarafından “sözleşmesinin uzatılmasının uygun bulunmaması” gerekçesiyle üniversitedeki görevinden alındı. 20’yi aşkın yıldır okulda görev alan hocamız, tüm bölümlerden öğrencilerin büyük bir sevgi beslediği, varlığından güç bulduğu biriydi. Okulla ilişiğinin kesilmesi başta biz Felsefe Bölümü öğrencileri olmak üzere, tüm öğrencileri büyük bir üzüntü ve öfkeye boğdu. Felsefe öğrencileri olarak ÖTK ile koordineli bir biçimde, Yıldız hocanın gidişine tepki koymak adına Güney Kampüs’te yürüyüş düzenleyip ardından da basın açıklamamızı okuduk. Yıldız hocayı seven, demokratik bir üniversite talep eden pek çok öğrencinin katılımıyla tepkimizi ortaya koyduk.

BOĞAZİÇİLİLER NE DÜŞÜNÜYOR?

Felsefe Bölümü öğrencisi Şeyda, yaşananlara ilişkin, “Geçtiğimiz günlerde Yıldız Hocanın görevinden alındığını öğrendik. Yıldız Hoca felsefe bölümünün çok değerli hocalarından birisiydi. Bize çok yardımcı olan ve herkesin sevdiği bir hocaydı. Bu kararın haksız ve hukuksuz olduğunun hepimiz farkındayız” diyor. Sözlerine devam ederken duruma şaşırmadıklarını ama kabul de etmeyeceklerini vurguluyor: “Ve bu ilk de değil, bu haberi de öğrendiğimizde şaşırmadık maalesef. Ama kararı asla kabul etmiyoruz çünkü kayyum yönetiminin sadece kendi isteğiyle yaptığı ve hiçbir gerekçesi olmadan aldığı bir karardı. Yıldız Hocaya bile geçerli bir gerekçe verilmedi. Sözleşmesinin prosedür olarak devam etmesi gerekirken hiçbir gerekçe göstermeden devam edemeyeceğini söylediler. Bu yüzden bugün burada toplandık. Yıldız Hoca asla yalnız değildir. Hakkımızı savunmaya da devam edeceğiz.”

Kayyum yönetimin çabalarıyla, eğitim kalitesi istikrarlı bir biçimde azalan ve her geçen gün sahip olduğu kültür ve birikimi kaybeden üniversitemizde hocamızın işten atılması; sadece antidemokratik bir uygulama değil, aynı zamanda, Boğaziçi’nin değerlerine bir saldırı olarak karşımıza çıkıyor. Serra, üniversitesinin açıkça hedef alındığını düşünen öğrencilerden biri, Yıldız Hocanın öğrenciler ile ilişkisini ise şöyle anlatıyor: “Ders verdiği konuya ve okulun kültürüne çok hakim, derslerde öğrencilere özgür hissettiren biriydi Yıldız Hoca.” Akademik kültür ve özgür düşünce ile ilişkisi de şöyle ele alıyor Serra: “Makale yazdırırken bile kendi fikrinizi yazın, ben sizin fikirlerinizi okumak istiyorum derdi. Bu da aslında bize ve görüşlerimize ne kadar değer verdiğini gösteriyor. Bu kadar okul kültünü yansıtan, bu kadar öğrencisine sahip çıkan bir öğretmenin de buradan atılmış olması çok üzücü.”

ÖZGÜRLÜĞÜ ÖĞRENDİĞİMİZ HOCA: YILDIZ SİLİER

Felsefe bölümü ile ÇAP yapan Hasan: “Yıldız Hoca akademik hayatı boyunca özgürlük konusunda yazıp çizmiş, bu alandaki filozofları çalışmış, makaleler yazmış hatta ‘Özgürlük Yanılsamaları: Marx ve Rousseau’ adında bir kitabı da bulunan biri. Gerçekten çok ufuk açıcı ve açıklayıcı bir kitap. O kitabı okuduğunuz zaman kesinlikle Yıldız Hocanın dersinde gibi hissediyorsunuz kendinizi. Dersteki dilin aynısı o kitapta da var. Sadece o kitabı okuyarak bile ne kadar liyakatli, öğrencileriyle ne kadar güzel iletişim kuran bir akademisyen olduğunu görmek mümkün” dedi.

“TECRÜBELİ HOCALARIMIZ TEK TEK GİDİYOR”

Son yıllarda yaşanan gelişmelerle aldıkları eğitimden ve bölümün imkanlarından oldukça rahatsız olan öğrencilerin Yıldız Hocanın da gitmesiyle bölüme ve eğitimlerine dair endişeleri daha da arttı. Bu konuyla alakalı Serra: “Hoca sayımız az, aynı zamanda birçoğunun emekliliği yaklaştı. Okulda atılmalarla veya istifalarla alanında uzman, tecrübeli hocalarımız tek tek gidiyor. Gerçekten, çok değerli insanların hepsi yavaş yavaş okuldan uzaklaştırılıyor ya da ayrılıyorlar. Eskiden verilen seçmeli derslere baktığımda bin bir türlü ders var ve inanılmaz keyifli görünüyor. Ama şu anda hiçbiri yok hoca sayısının çok az olmasından dolayı. Bu da bizim seçeneklerimizi oldukça azaltıyor. Seçmeli ders sayısı çok fazla olan felsefe bölümünde bu durum büyük bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.”

Yıldız Hocanın gidişini, kayyum zihniyetinin bir adımı ve öğrencilerin taleplerinin göz ardı edilişi olarak gören öğrencilerle konuştuğumuzda, demokratik üniversite taleplerinin haklılığını bir kez daha dile getiriliyor. Demokratik üniversitenin mümkün olup olmadığı üzerine Hasan, “Demokratik bir üniversite elbette mümkün. Demokratik üniversitenin örnekleri de var zaten dünyanın belli yerlerinde. Ama özellikle YÖK gibi bir kurumun varlığıyla bu mümkün değil. Bu tescillenmiş bir şey ve YÖK’ün nereden çıktığını da biliyoruz. Demokratik üniversite mümkün ama şu anda bu politik ajandada, bu siyasi rejimin altında kesinlikle mümkün görünmüyor” dedi.

“BİZ UMUDUMUZU KAYBEDERSEK HER ŞEY BİTECEK”

Yaşanan haksızlıkla ilgili kısa sürede organize olup, bir eylem planı ortaya koyan öğrenciler; karşılaştıkları haksız ve antidemokratik uygulamalarla mücadele etmenin önemini ve seslerini ancak bir araya geldikçe duyurabileceklerini bir kere daha tecrübe ettiler. Bir araya gelmenin önemiyle ilgili Pera: “Eğer biz umudumuzu kaybedersek zaten her şey bitmiş olacak. O yüzden umudumuzu kaybetmemek için, hocaların gidişine karşı sesimizi duyurmak için bu eylemi yapmamız çok önemli. Çünkü bir yerde kendi sesimizi duyurmadığımız zaman bu unutuluyor ve tarihe bizim yaptıklarımız değil, despotların yaptıkları geçiyor. Boğaziçi dendiğinde bizim yaptıklarımızın hatırlanması ve hocalara desteğimizi göstermek adına bugün yaptığımız şeyin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum” dedi.

Yıldız hocanın okulda uzaklaştırılışına kadar Felsefe bölümünde hiç böyle bir hareketlilik gözlemlemeyen öğrenciler, oluşan kitlesellikle beraber kayyumun haksız kararlarına karşı sorunlar oluşmadan bir araya gelmenin önemini anladıklarını belirttiler. Eyleme dair Aksu: “Daha kalabalık olmalıyız, daha çok sesimizi duyurmalıyız. Hep beraber olmak ve bir şeyler için mücadele etmemiz çok güzel” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Yargıtay-AYM gelişmeleri | "Çürümüş yargı sistemine halk ne kadar güçlü 'dur' diyecek, mesele bu"

SONRAKİ HABER

Weber, Hegel ve Marx'a bir bakış: Us mu? Madde mi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa