12 Kasım 2023 04:26

Ne para ne tercih, mecburiyetten gidiyorlar

Sağlık Bakanı, sağlık alanındaki sorunları görmeyip göçen hekimleri hedefe koyarken tıp fakültelerinden de öğretim üyeleri ayrılıyor. Eğitim sekteye uğruyor, asistan hekimler danışacak hoca bulamıyor.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Kübra KIRIMLI
Ankara

Sağlık alanında yaşanan şiddet, ağır çalışma koşulları, 5 dakikada 1 muayene dayatması, ekonomik ve özlük hakları gerileyen hekimlerin göçü sürüyor.  Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise tüm bu sorunları atlayarak hekimleri sadece ‘Para için gidiyorlar’ sözleriyle hedefe koydu. Ama sağlık alanında yaşanan çöküş nedeniyle sadece yurt dışına giden hekimler değil tıp fakültelerinden ayrılmak zorunda kalan öğretim üyesi sayısı da artıyor.

İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak’ın 9 Eylül ile Ege Üniversitesi tıp fakültelerinden çok sayıda hocanın ayrıldığını duyurması üzerine 9 Eylül Üniversitesi rektörü  ‘Bu bir tercihtir’ açıklaması yapmıştı. Bu açıklamaya itiraz eden Prof. Dr. Kaynak ‘Hayır bu bir tercih değil bir vazgeçiştir” cevabını verdi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Asistan ve Genç Uzman Hekimler Kolu Üyesi Dr. Ebru Demirel de yaşananların asistan eğitimini olumsuz yönde etkileyeceğine dikkat çekerek “Hocaların olmadığı yerde nasıl eğitim alabiliriz ki?​” diye sordu

TERCİH DEĞİL BİR VAZGEÇİŞ’

İzmir Tabip Odası Başkanı

İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, 9 Eylül ve Ege Üniversiteleri tıp fakültelerinden 85 öğretim üyesinin istifa ettiğini duyurması üzerine 9 Eylül Üniversitesi Rektörü ‘Bu bir tercih’ açıklaması yapmıştı. Öğretim üyelerinden 5 dakikada hasta bakıp, üniversiteye para kazandıracak işler yapmasının beklendiğine dikkati çeken Prof. Dr. Kaynak “9 Eylül Üniversitesi Rektörlüğü hocaların ayrılmasına ‘tercihtir’, dedi. Hayır bu bir tercih değil; bu tercihten bir vazgeçiştir. Hocaların tercihi üniversiteydi. Ancak üniversite hastanelerinde yaratılan akademik ortam yok edildiği için hocalar bu tercihten vazgeçmek durumunda kaldılar, kalıyorlar” diye konuştu. Nadir görülen veya çok uç hastalıklar için üniversite hastanelerine ihtiyaç duyulduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kaynak “Haliyle giden hocalara ihtiyaç var. Bu durumdan asıl olarak etkilenecek olanlar asistan hekimlerdir. Onların eğitimleri olumsuz yönde etkilenecek” diye konuştu.

DANIŞACAK HOCA BULAMIYORUZ’

Sağlık çalışanları grevde adana

TTB Asistan ve Genç Hekimler Kolu Üyesi Dr. Ebru Demirel, uzmanlık eğitimi alan asistan hekimlerin eğitimlerinde hemen her yerde ciddi sorunlar olduğunu söyledi. Asistan sadece birer iş gücü olarak görüldüğüne işaret eden Demirel “İşler dönsün, hasta sirkülasyonu devam etsin denilerek eğitimimiz geri plana itiliyor. Normalde bizlerin eğitim esnasında bir uzmanla birlikte hasta bakıyor olmamız gerekiyor. Geçen gün bir asistan arkadaşımız, eğitim aldığı hastanede hastaya tanı koymak için danışacağı uzman ve hoca bulamadığını söyledi. Neden bu durumla karşı karşıya kaldığımızı da biliyoruz. Çünkü hem üniversite hem de eğitim ve araştırma hastanelerinde uzmanların ve hocaların sayıları yetersiz ve asistan hekimler olarak tecrübe edinerek öğrenemiyoruz” diye konuştu.

‘EĞİTİMLER ÖĞLE ARASINA SIKIŞTIRILIYOR’

İbni Sina Hastanesinde aile hekimi asistanı olarak görev yapan Dr. Demirel, “Mesai saatleri içinde, belli günleri kapsayan bir sistemle eğitim almamız gerekiyor. Ancak bizim eğitim saatlerimiz ya öğle arası ya da akşam saatlerine sıkıştırılıyor. Hocaların gittiği durumu düşününce; asistan hekimlerin yaşayacakları sorunları tahmin etmek zor değil. Tanı koyamıyoruz ve kendimizi yetersiz hissediyoruz! Eğitim aldığımız kurumlardan belli bir yeterliliğe sahip olarak ayrılmak istiyoruz” dedi. TTB Asistan ve Genç Uzman Hekimlik Kolu olarak meslektaşlarından bu konuda çok sayıda olumsuz durumlar yaşandığına dair bildirimler aldıklarını anlatan Demirel “Pek çok yerde meslektaşlarımız ‘Beğenmiyorsanız gelmeyeceksiniz’ cevabıyla karşılaşıyor. Bakanlıkla üniversite ve eğitim hastaneleri arasında bu anlamda bir kriz yaşanıyor. Bu kriz sonucunda ya göstermelik bir eğitim veriliyor ya da mobbingle karşı karşıya kalıyoruz. Eğitim hakkımızı istediğimizde iş yüküyle cezalandırılıyoruz. Mesai saati kavramımız yok, çünkü önemli olan işlerin dönmesi” ifadelerini kullandı.

‘YETERSİZLİK HİSSİYLE EĞİTİM BIRAKILIYOR’

Asistan hekimlerin karşı karşıya kaldıkları iş yükü ve mobbing karşısında uzmanlık eğitimini bitirmeden yurt dışı seçeceğini önüne koyduğunu ifade eden Dr. Demirel, “Asistan eğitiminin bitimine 6 ay kala yarıda bırakan ve yurt dışına gitmek için dil kurslarına yazılan asistan hekimlerin sayısı giderek artıyor. Ancak tek sebep zorlu iş yükü değil; kalitesiz bir eğitimin getirdiği yetersizlik hissi ile istifa eden asistan hekim sayısı da giderek artıyor” diye konuştu.  

‘DEPREM BÖLGESİNDE EĞİTİM DURMA NOKTASINA GELDİ’

Deprem bölgesinde asistan hekimlerin eğitimlerinin neredeyse tamamen durma noktasına geldiğini söyleyen Dr. Demirel “Bölgede asistan hekimlerin eğitim koşulları zorlaştı. Orada kalan meslektaşlarımızın da barınma sorunu devam ediyor. Adıyaman’da dönüşümlü olarak konteynerlerde kalıyorlar. Ve mevcut şartlar yaşamın devamlılığına uygun değil” dedi. Eğitim yönetmeliğinde internet, kütüphane erişimi ve dinlenme odası temini olmasına rağmen  bu şartların sağlanamadığını dile getiren Dr. Demirel “Bu koşullar deprem bölgesi için ütopik kalıyor. Ancak arkadaşlarımız eğitimlerinde ısrarcı oldular; geçici olarak başka üniversitelere başvurdular. Ancak bu durum 3 ya da 6 ay ile sınırlı kaldı. Onay alabilen asistan arkadaşımızın sayısı da oldukça az” dedi.

‘EMEĞİMİZİN KARŞILIĞINI ALAMIYORUZ’

Asistan hekimlere yakın bir zamanda tanınan nöbet ertesi izinlerinin halen verilmediğini ve bunun son örneğinin Hacettepe’de yaşandığını anlatan Dr. Demirel, “Üstelik bu izinler karşılığında arkadaşlarımızdan ücret kesintisi yapılıyor. Özellikle cerrahi bölümlerde izinlerin verilmediğini biliyoruz” dedi. Artık verdikleri emeğin karşılığını alamayan işçiler haline getirildiklerini dile getiren Dr. Demirel “Sağlık bir ticari faaliyet gibi görülünce; hastalar müşteri bizler de işçi olduk. Birçok meslektaşım ‘Sadece vücudumu kullandığım bir iş yapsaydım da; zihnimi bu kadar yoran bir işten bu denli az para almasaydım’ diyor. Kısmı iyileştirmeler olsa da kredi kartı borcumuzu öderken bile zorluk yaşıyoruz. Verilen emeğin karşılığı alınamıyor. Riskli, hatayı kabul etmeyen bir mesleğin sahipleriyiz. Haliyle vicdanlarımız da bu anlamda yorgun” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Adana'da Yargıtay'ın AYM kararını tanımamasına tepki: Hukuksuzluğa sessiz kalmayacağız

SONRAKİ HABER

Ukrayna, AB üyesi olacak mı?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa