15 Kasım 2023 20:34

HEDEP’li Çelenk komisyonda sordu: Çok dilli ve çok kültürlü politikalar neden hayata geçirilmiyor?

Plan ve Bütçe Komisyonunda söz alan HEDEP Milletvekili Sevilay Çelenk, “Kültür sanat alanını kuşatan anlayışı ve siyaset kültürünü konuşmak gerekiyor" dedi.

HEDEP’li Çelenk komisyonda sordu: Çok dilli ve çok kültürlü politikalar neden hayata geçirilmiyor?

Fotoğraf: MA

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonunda söz alan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk, “Çok dilli ve çok kültürlü toplumsal yapıya uygun, farklı inançlara eşit yaklaşım ile kültürel miraslara yönelik bütüncül politikalar neden hayata geçirilmiyor?​” diye sordu. 

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Kültür ve Turizm Bakanlığının 2024 yılı bütçe görüşmeleri devam ediyor.

Komisyonda HEDEP adına konuşan Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk, “Devasa bir kültür ve turizm alanı söz konusu ve elimizde bu yıl için sadece 38 milyar 964 milyonluk bir bütçe var. Türkiye'nin 2024 yılı bütçesi, 11 trilyon 89 milyar lira ve bakanlık bütçesi toplam bütçenin sadece binde 3,5’i. Kalemleri ayrı ayrı konuşmaya gerek olmayan bir miktar... Öylesine yetersiz. Bu yüzden esas olarak rakamları değil, kültür sanat alanını kuşatan anlayışı ve siyaset kültürünü konuşmak gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Çelenk, “Kültür; doğal ve tarihi varlıklardan, restoranlar, oteller ve dinlenme tesislerinden ibaret değildir. Kültür hemen her şeyi, yaşama tarzlarını, gündelik hayat pratiklerini, cinsiyet ilişkilerini, gelecek tasavvurunu çepeçevre kuşatan bir anlamlandırma evreni ve bir anlamlandırma siyasetidir” diye konuştu. 

21. yüzyılda sadece anadil mücadelesi nedeniyle Kürtlerin katledildiğine vurgu yapan Çelenk, “Kendi aralarında Kürtçe konuşan inşaat işçileri, mevsimlik işçiler, kendi halinde sokakta yürürken evladıyla Kürtçe konuşan baba katlediliyor. Cep telefonunda Kürtçe müzik bulunan asker darbediliyor. Batı kentlerinde yaşayan öğrenciler Kürtçe müzik dinledikleri için saldırıya uğruyor. Bunların her biri yaşanmış gerçek vakalardır” dedi.

Tekçi anlayışın her zaman öldürücü bir durum olduğunu belirten Çelenk, ülke topraklarında yaşayan farklı halklar ve inançların durumuna değinerek, “100 yıllık bir süreçte gayrimüslim nüfus yok olup gitmiş, neredeyse isim isim sayabileceğimiz bir avuç yurttaş kalmış. Bugün de nefret suçlarına en fazla maruz kalan yurttaşlar onlar” hatırlatması yaptı.

Bütün yaşananların bu ülkenin kültür hayatıyla, dil ve kültür politikalarıyla bir ilişkisi olduğuna da vurgu yapan Çelenk, “Aleviler ısrarla karşı çıkmasına rağmen bakanlık bünyesinde ‘Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’ kuruldu. Alevilik Alevilerin hilafına yeniden tanımlanmaya mı çalışılıyor?​” diye sordu.

Bakan’a, “Alevilerin ve aslında tüm kamuoyunun isteği olan ‘Madımak Hafıza ve Utanç Müzesi’nin hayata geçirilmesi için ne yapmayı düşünüyorsunuz?​” diye soran Çelenk, “Azınlık vakıflarının, seçim yönetmeliğinden kaynaklanan ve yıllardır seçim yapamamanın yanında toplumsal hayata katılımın güçleşmesi gibi birçok sorunla karşılaşmalarına yol açan seçim yönetmeliği sorunu, neden görünüşte değil, gerçekte ve kesin biçimde çözülmüyor?​” dedi.

“RTÜK NEFRET SUÇU İŞLİYOR”

Nefret suçlarında bakanlığın ya da bakanlığa bağlı kurumların sorumluluğuna işaret eden Çelenk, “RTÜK tümüyle partizanlaşmıştır. Yetkisini, kurumun tarihinde hiç görülmemiş biçimde agresiflikle siyaset alanını dizayn etmek üzere kullanmaktadır. RTÜK, LGBTİ+ karşıtı nefret mitinglerine çağıran kamu spotlarının yayınlanmasına onay veriyor. Suç işliyor” ifadelerini kullandı.

Ülkenin ve dünya kadınlarının en büyük kazanımlarından biri olan İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkılmasına gidilen sürecin de bu siyaset kültürünün ürünü olduğuna dikkat çeken Çelenk, “Bu tekçi, eril, militarist ve din istismarcı kültürün bu topraklarda hayatları mahvederek kök salmasında sanat düşmanlığı, başka kültürlere kimliklere duyulan düşmanlık var” diye konuştu. 

“SANAT EMEKÇİLERİ GÜVENCESİZ KOŞULLARDA”

Bu iklimde kültür sanat emekçilerinin son derece güvencesiz koşullarda işlerini sürdürdüklerine dikkat çeken Çelenk, şunları söyledi: “Pandemi dönemindeki yüzü aşkın müzisyen intiharından bildiğimiz gibi, gündelik hayatı kesintiye uğratan her krizde bir ölüm kalım savaşı verecek duruma düşüyorlar. Dizi ve film setlerinde korkunç yoğun tempolarda örgütsüz ve güvencesiz biçimde çalışan set emekçileri kadar figüranlar, ‘yıldız oyuncular’ dışındaki oyuncular ve birçok sanatçı her tür destekten yoksun ve gerçek bir sömürü düzeninde işlerini yapmaya çalışıyor.

Sanatçılar iktidarı eleştirmek için ağzını açtığında sosyal medya trollerinin desteklediği bir linç akabinde soruşturmalara uğruyor, gözaltına alınıyor, itibar suikastlerine maruz kalıyor.”

Gülşen’e ve Sezen Aksu’ya yapılanları hatırlatan Çelenk, haklarında soruşturma açılan sanatçıları da işaret ederek, “Bunca sanatçının ve kültür sanat alanında faaliyeti olan insanın başına gelen bu aşırı saçma durumları nasıl açıklayabiliriz?​” diye sordu.

“KONSER SEZONLARI YASAKLARLA GEÇİYOR!”

Konser sezonlarının yasaklarla geçtiğine vurgu yapan Çelenk şunları söyledi: “Gerekçeler vahim. Örneğin yasakçı Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanı milli iradeye ve toplum değerlerine saygılı sanatçılarla yola devam edileceğini söylemişti. Medeni dünyada kültürel sanatsal üretim bağlamında asla duymayacağınız bir kriter. Başına ‘milli’ ve ‘yerli’ getirdiğinizde her garabeti, her suçu işleyebildiğiniz bir distopyada yaşıyoruz. Birisi ‘milli sanatçıdan’ öteki ‘milli yargıdan’ söz ediyor. Bu arada bu atmosfer içinde, ‘taş fırın erkeklik’ dışında bu konudaki liyakatinin nereden geldiğini bilmediğimiz Tamer Karadağlı, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğüne getiriliyor.”

ASLI ERDOĞAN’IN DURUMUNA DİKKAT ÇEKTİ

“Sanat edebiyat alanında tarihimizin utançlarından olan ‘sürgündeki sanatçılar’ bu iktidarı hiç mi hiç mahcup etmiyor anlaşılan” diyen Çelenk, “Birçok önemli uluslararası edebiyat ödülünün ve çok sayıda eserin sahibi Aslı Erdoğan, sürgünde ve ciddi sağlık sorunlarının pençesinde bir yandan tedavi imkanı, bir yandan hayatını ekonomik olarak sürdürebilmenin güçlükleriyle boğuşuyor” dedi. 

“SİNEMADA DESTEK SINIKLI, YASAKLAR CÖMERTÇE!”

Sanat kültür alanına verilen desteğin çok sınırlı olduğuna dikkat çeken Çelenk, “Üstelik adil dağıtılmıyor. 2022 yılında sinema alanında desteklenen projelerin toplam projelere oranı sadece yüzde 15” hatırlatması yaptı.

Çelenk “Sinema alanındaki sınırlı desteğe rağmen yasaklar konusunda cömertlik söz konusu” dedi.

Tiyatro alanında da durumun farklı olmadığına vurgu yapan Çelenk şunları söyledi: “Özel tiyatrolar kendilerinin tüccar gibi görüldüğünü ve buna bağlı vergilendirmelerle yaşadıkları maddi güçlüklerin katlanarak arttığını dile getiriyorlar. Tiyatroların, operalar, senfoni orkestraları ve devlet korolarının repertuvar seçimleri baskı altına alınıyor. Sanat kurumlarına sistematik bir biçimde 'bir işe yaramadıkları, bu ülkenin kültürel yapısına uymadıkları, gereksiz oldukları' söyleniyor. Yardım ve destekler siyasi tarafgirlikler çerçevesinde veriliyor. Yine Kürtçe üzerindeki baskıdan tiyatrolar da nasipleniyor elbette.”

“KAYYUMLAR ELİYLE SANAT, EDEBİYAT ORTAMI DARALTILDI”

Komisyon görüşmesine hazırlanırken kültür sanat alanında faaliyet gösteren 100’e yakın ulusal ve bölgesel kuruma yazarak sahanın sorunlarını öğrenmeye çalıştıklarını da söyleyen Çelenk, “Diyarbakır merkezli Kadın Kültür Sanat Edebiyat Derneği (KASED)’in bu baskıcı, yasakçı ve kayyumlar eliyle de daraltılmış sanat edebiyat ortamına ilişkin tespitlerine keşke genişçe yer verebilseydim fakat şu kadarını aktarabilirim: Kürt coğrafyasında kayyumlar eliyle kapatılan akademilerde (Cegerxwin, Aram Tigran, Nûda) ve kültür sanat merkezlerinin bünyesinde verilen eğitimlerden özellikle çocuklar ve gençlerin faydalandığını, bu akademilerin ve kültür sanat merkezlerinin antidemokratik bir şekilde kapatılmasıyla birlikte gençlerin ve çocukların hem bu alanda üretim yapma hem de bu faaliyetlere erişim hakkının doğrudan engellendiğini söylüyorlar” ifadelerini kullandı. 

“KÜLTÜREL HAYATTAN NEDEN KORKULUYOR?​”

Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’ne önem verilmesini, kadınların ve kadın filmlerinin desteklenmesi gerektiğini söyleyen Çelenk, “Ankara düşünce ve kültür hayatında önemli bir yeri olan Mülkiyeliler Birliği de kültür hayatımızda önemli yeri olan, matbuat ve yayıncılık sektörünün zor şartlarına değiniyor ve bu alanlarda sektörü rahatlatacak vergi desteği, muafiyet ve istisnaların olmadığını söylüyor” dedi.

Çelenk, konuşmasını Bakan’a şu soruları sorarak bitirdi: “Çok dilli ve çok kültürlü toplumsal yapıya uygun, farklı inançlara eşit yaklaşım ile kültürel miraslara yönelik bütüncül politikalar neden hayata geçirilmiyor? Bunun üzerinde durmaktan niçin bu kadar korkuluyor? Esas olarak sanattan ve kültürel hayattan neden bu kadar korkuluyor?​” (HABER MERKEZİ)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et