17 Kasım 2023 05:00

Antep’ten genç bir fabrika işçisinin mektubu: Bugün eve sağlam gidersek iyidir

Başpınar'da gün geçtikçe “iş kazaları” artarken buna karşı önlem de alınmıyor. İşte tüm bu kazaların meydana gelmesine neden olan fabrikadaki koşulları genç bir işçi Evrensel'e yazdı.

Antep Organize Sanayi Bölgesi

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Antep’ten genç bir fabrika işçisi

Merhaba, ben Gaziantep 5. OSB’de bir fabrikada çalışan genç bir işçiyim. Yaklaşık 3 aydır bir fabrikada paketleme elemanı olarak çalışıyorum. İş yerinde hiçbir şekilde iş güvenliği yok. Benimle beraber çalışan işçi arkadaşlarım “Bugün eve sağlam gidersek iyidir” diyerek dua ediyor. Makinalar yere monte edilmemiş vaziyette ve sürekli sallanıyor. Çalışan silindirler açıkta bırakılmış vaziyette, işçiler elini kaptırsa eli kopacak şekilde çalışıyor. “Tarak” adını verdikleri pamuğu ayıran 16 silindirli, üzeri iğnelerle dolu silindirler açık halde ve herhangi bir işçinin ayağı kayıp tarağın içine düşebilir. Tarakta çalışan işçinin parçalarını bile toplayamayız. Bu durumu göz ardı ederek yine hiçbir şekilde önlemler alınmıyor. Gece vardiyalarında bu tür iş kazalarının olma ihtimali daha yüksek. Çünkü işçilerde belli bir zamandan sonra uykusuzluk başlıyor ve bu durum oldukça tehlikeli bir hale dönüşüyor. Bu güvensizlik biz işçileri korkutuyor. Sürekli bunu müdüre söylesek de umursamamaya devam ediyor.

"9 SAATTE UYUSUN MU AİLESİYLE VAKİT Mİ GEÇİRSİN?"

İş yerindeki sorunumuz güvenlik önlemleri ile bitmiyor. Yemekler kısıtlı geliyor, mola sürelerimiz az, iş yükü her gün geçtikçe artmakta ve makinanın hızı yükseltilmektedir. Maaşlarımız gününde yatmıyor, bazen eksik bile yatırılıyor. Mesailerimiz eksik yazılıyor. Hiçbir şekilde işçiye izin verilmiyor. Eksik eleman sayısından izin veremediklerini söylüyorlar. Fabrikaya eleman alımı yapmayıp, 4 işçinin yapacağı işi 3 işçiye yaptırıp işi bizler için daha da zorlaştırıyorlar. Her pazar mesai yaptırıp “Geleceksiniz zorunlu mesai!” diyerek işçiyi zorluyor.

Fabrikada 45 işçi olarak çalışmaktayız. 45 işçiyi 2 servise bölüp, 16 koltuklu servise 20 kişiden fazla biniyoruz. Bazen ayakta gidip geliyoruz, servis sayısı az olduğu için. Düztepe’de oturan işçi arkadaşlarım, servise bir buçuk saat daha erken biniyorlar. Bir buçuk saat gidiş, bir buçuk saat geliş olmak üzere toplam 3 saatleri serviste geçiyor. 12 saat çalışmak yetmiyormuş gibi bir de 3 saat yol çekiyorlar. İşçi, gününün 15 saatini fabrikaya veriyor, kalan 9 saat içerisinde uyusun mu, ailesiyle vakit mi geçirsin?

"KAZALARA KARŞI CAYDIRICI YOLLAR UYGULANMIYOR"

Oysa patronlar da farkında, biz işçiler uykusuz kalınca, iş kazası geçirme riskimiz daha da artıyor. İş kazası geçirmemiz patronun umurunda bile değil. “Benim makinam 24 saat durmadan çalışsın, kârıma kâr katayım işçiler ölse bile, umurumda değil” diye düşünüyorlar. İşçi canının patronlar gözünde bu kadar değersiz olmasının belli sebepleri var. Bu sebeplerden en önemlisi kazalara karşı sorumluya herhangi bir caydırıcı yolun uygulanmıyor oluşu.

AYAKTA DURABİLMEK İÇİN…

İşçiler çalışabilmek için uyuşturucu, hap bile alıyorlar. Tanık olduğum birkaç kişi var. “Neden kullanıyorsun?​” diye sorduğumda ise “Ayakta durabilmek için, kullanmasam ayakta duramam ve çalışamam” diyor. Eminim sadece benim çalışmış olduğum fabrikada değil, çoğu fabrikada aynı durum yaşanıyordur. En azından Antep içinde. Bu durumu uyuşturucu kullanmayı meşru göstermek için anlatmıyorum. Sonuçta iş yoğunluğundan kurtulmanın yolunun mücadele etmekten geçtiğini biliyorum. İfade etmeye çalıştığım şey fabrikalardaki durumun kendisi.

12 saat çalıştığımız zamanlar 3 defa molaya çıkıyorduk, her çay molası 15’er dakika, yemek molası yarım saat olarak molaya çıkıyorduk. 8 saate döndükten sonra yemek molasından başka molaya çıkılmayacak dendi. Sonunda işçiler bir araya gelip konuşabildik. Konuşup eskisi gibi çay molaları 15, yemek molası 30 dakika olarak anlaşıldı. Gün geçtikte mola saatlerini vardiya amirleri azaltmaya çalışıyor. Çay molalarını 10 dakika yaptırıyorlar.

"SU SEBİLİ VAR SU İÇİN"

Gece vardiyasında çalıştığımız zaman bazı günler aç kalıyoruz. Gündüz vardiyasında ise bir tabildot yemeklerden birer büyük yemek kaşığı doldurarak bir sandviç ekmeği yiyoruz. Hiçbir zaman yemeklerin yanında içecek bir şey gelmiyor. Kaç defa müdüre söyledik, dalga geçercesine “Mutfakta kocaman su sebili var, su için” diyor. Kendisi için özel yemek geliyor, işçilere her zamanki gibi az ve kötü yemek geliyor. Fabrikada çalışmaya başladığım günden beri 3 ayda 8 kilo verdim.

BİR ARAYA GELMELİ

Başpınar’da işçilerin mücadele etmesi sonucu çoğu fabrikada asgari ücretin bir iki tık üstünde maaş veriyorlar. Benim bulunduğum fabrikada, makina operatörleri hariç tüm işçiler asgari ücretle çalıştırılıyor. Biz tepki gösterdiğimiz zaman, düzenleme yapacaklarını söylüyorlar. “Ne zaman yapacaksınız?​” dediğimizde, yılbaşında düzenleme yapılacağı söyleniyor. Oysa biz işçiler onların keyfi tutumuna bağlı kalmayarak istediğimiz vakit, hak ettiğimiz şey için mücadele edersek, onların da taleplerimizi karşılamak zorunda kalacaklarının farkındayım. Burada önemli olan her fabrikada ve her alanda gayet insani olan taleplerimizi dile getirmek ve bu taleplerimiz için bir araya gelmektir.

ÖNCEKİ HABER

Naci Görür: Siyasilerden deprem dirençli kent çalışmaları yapmalarını istemeliyiz

SONRAKİ HABER

Savaş uçaklarının Kürt kentlerindeki iz düşümü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa