17 Kasım 2023 04:23

Savaş uçaklarının Kürt kentlerindeki iz düşümü

"İstanbul’dan buraya gelince bu uçak sesleri bana o günleri hatırlattı. Savaş gördük biz. Uçaklar her geçtiğinde bomba düşecek tedirginliği yaşıyorum."

Fotoğraf: MA

Paylaş

Evrim DENİZ
Diyarbakır

Kürt şehirlerinde çok uzun yıllardır gündelik yaşamın bir parçası haline gelen savaş uçaklarının sesi 2015-2016 yılındaki Sur, Cizre, Nusaybin ve Yüksekova’daki çatışmaların çok öncesinde başladı. Sınır ötesi operasyonlar ile de bu sesler sıklaşarak hiçbir zaman durmuş değil. 2011 yılında Eskişehir ve Diyarbakır’da uçan jetlerin gürültüsünden rahatsız olan insanların şikayeti üzerine F-4 ve F-16’larda gürültü ölçümü yapıldı. Jetlerin gürültü düzeyinin ise, Avrupa Birliği standardı olan ve insan sağlığına zarar vermeyen 130 desibelin altında olduğu belirlendi. Sokaktaki trafiğin, düğünün ya da uçan kuşun sesini bastıran ses; evin içine girecek, uykudan uyandıracak kadar yakın ama gündelik rutini etkilemeyecek kadar uzak bir savaş imgesi.

"UYKUMDAN UYANDIRAN BİR SES"

Sıcakların da gitmesiyle Diyarbakır’a gelenlerin arttığı bir dönmede adı Leyla olan bir kadınla Diclekent’teki bir cafede kalabalık bir masada tanışıyoruz. İstanbul’dan gelen Leyla aslen Cizreli, seneler önce taşınmışlar. Havadan sudan konuşuluyor. Leyla bir an, ‘‘Bu geçenler savaş uçakları mı?​” diye soruyor. Tüm masayı kaplayan sessizliğin ardından bir arkadaş,“Evet, havaalanının yanından kalkıyor, o yüzden Diclekent’te biraz daha rahatsız edici” diye lafa giriyor. Masadaki başka biri ise bu seslerin sadece Diclekent’te değil şehrin çoğu semtinde çok rahatsız edici boyutta olduğunu dile getirerek şöyle devam ediyor: ‘‘Bazen tahammül edemiyorum o sese, uykumdan uyandıran bir ses. Evimin dibinde uçuyor gibiler, kaç yıl oldu alışamadım.”

Leyla’nın 2016 yılında Cizre’de yaşanan çatışmalardan sonra İstanbul’a taşındığını öğreniyoruz. Leyla, ‘‘İstanbul’dan buraya gelince bu uçak sesleri bana o günleri hatırlattı. Savaş gördük biz. Uçaklar her geçtiğinde bomba düşecek tedirginliği yaşıyorum” diye ekliyor. Üzerimizden uçaklar geçmeye devam ediyor.

2 SAATTE, 15 SAVAŞ UÇAĞI

Hürriyet Büfe, en çok uğranılan çaycı olmalı. Şeyh Said Meydanı’nda (Dağkapı Meydanı) bulunan bu çaycı, gazeteciler ile sık sık buluştuğumuz bir yer.  Önce 3 kişi olduğumuz masa gittikçe kalabalıklaşıyor. 5 gazeteci bir avukat var masada. Grup ikiye bölünmüş herkes başka bir şey konuşuyor. Aralıksız bir şekilde savaş uçakları ve helikopterler geçiyor. Bu hareketlilik gazeteci olan Rojhat’ın da dikkatini çekmiş olmalı ki, ‘‘Operasyon var” diye hatırlatıyor. Son zamanlarda yine sınır ötesi operasyon ile hava akışı yoğun. Filistin ve İsrail savaşına dur demek isteyenler her gün sokaklarda toplanıp çeşitli eylemler düzenleseler de Kuzeydoğu Suriye’ye giden uçak sesleri onları da bastırıyor. Hiç farkında olmadan Rojhat ile üzerimizden geçen uçakları saymaya başlıyoruz. 5 oldu.  Araya başka sohbetler giriyor, ‘‘8” olduğunu hatırlatıyoruz birbirimize. Masadaki diğer insanlar ile konuşuyoruz, çay istiyoruz, tütün sarıyoruz. 10 oldu. Masadan birileri kalkıyor, 13 oldu. Tahminimce orada 2 saat oturduk, kalkana kadar 15 tane sayıyoruz. Biz de kalkıyoruz.

"KUŞ SESİNDEN ÇOK SAVAŞ UÇAĞI SESİ"

63 yaşındaki Ahmet ile Suriçi’de dolaşırken tanışmıştık. Çatışmalar sürecinde evini ve mahallesini kaybeden Ahmet, Sur’dan ayrılmamak için Süleyman Nazif Mahallesi’ne taşınmış. O daracık sokakların birinde bulunan evinin önünde oturup sohbet ederken üzerimizden bu sefer sadece savaş uçakları değil, helikopterler de geçip duruyor. Sokakta dolanan kediler kaçışıyor. Gündüz vakitlerinde, akşama ve geceye nazaran uçak sesi daha az duyulsa da bahçeden gelen kasetçaların ve bizim sesimizi bastırmaya yetiyor.

Ahmet, uçaklara bakarak çatışmalı süreçten bahsetmeye başlıyor. Neden bilmem ama sık sık o süreçten bahsedip durur bizlere. ‘7 yıl önce’ diye başladığı hikayeleri hep ağlayarak sonlandırır. Belki de unutmamak içindir. Hafızayı diri tutmanın binbir yolundan biri.  Ahmet, ‘‘Sahi 7 yıl geçti ondan öncesi de var ama 7 yıl daha geçti” diyerek şöyle devam ediyor: ‘‘Bizim buralarda kuş sesinden çok savaş uçağı, bomba sesi duyulur.” Arada cümlelerinin arasına uzunca aralar veren Ahmet hiç beklenmedik bir anda tekrar cümleye girer, biraz da huydur bu onda. Ahmet, ‘‘Bizim buralarda uçakların sesiyle birlikte evlatlarını kaybetmiş annelerin ağıtları duyulur.”

ÖNCEKİ HABER

Antep’ten genç bir fabrika işçisinin mektubu: Bugün eve sağlam gidersek iyidir

SONRAKİ HABER

Sen yoksan bir kişi eksiğiz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa