17 Kasım 2023 04:05

Müfredat değişikliğine tepki | Öğrenci yararı bilimsel müfredatta

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in gündeme getirdiği müfredat değişikliğine eğitim sendikaları tepkili: Öğrencinin yüksek yararı laik ve bilimsel müfredatta.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Eylem NAZLIER
İstanbul

Milli Eğitim Bakanının değişmesiyle birlikte müfredat değişikliği de yeniden gündeme geldi. Bakan hızla bu değişikliğin yapılacağını söylerken, eğitimciler ise sürecin şeffaf işletilmemesinden ve oldubittiye getirilmesinden şikayetçi. Çocukların ruhsal ve bilişsel gelişimi için değişiklikte bilimin ve pedagojinin esas alınması gerektiğine dikkat çeken eğitimciler, Türkiye’de yapılan değişikliklerin tam tersi yönde ilerlediğini belirterek “Asıl amaç sormayan, sorgulayamayan, itaat eden bir nesil yetiştirme” diye konuştu. Eğitimciler öğrencilerin yararı için müfredatın bilimsel, demokratik, çağdaş, laik ilkeler doğrultusunda şeffaf bir şekilde hazırlanması gerektiğini dile getirdi.

‘YAZBOZ TAHTASINA DÖNÜŞTÜ’

Eğitim Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Ramazan Gürbüz, eğitimin planlı yürütülmek zorunda olduğunu, müfredatın da hangi konuların, hangi sıra ve önceliğe göre öğrencilere aktarılacağının planlanması olduğunu belirterek, Türkiye’de müfredatın yazboz tahtasına dönüştürüldüğüne dikkat çekti. Her gelen milli eğitim bakanının bilimi ve pedagoji esas almadan müfredat değişikliğine gittiğini anlatan Gürbüz, “Eğitimin içeriği ve niteliği boşaltılmış, bilimsellikten uzaklaşmıştır. Cinsiyet eşitliğini, bilimselliği, ekolojiyi yok saymaktadır. Ancak toplum bu kadar önemli bir değişikliği bakanın televizyon konuşmasında öğreniyor” diye konuştu.

‘OLDUBİTTİYE GETİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR’

Üniversitelerin, akademisyenlerin, sendikaların, derneklerin, vakıfların, öğrenci ve öğretmen temsilcilerinin bir araya getirilerek kongreler, şûralar, çalıştaylar yapılması ve buradan çıkan sonuçlara göre bilimsel ölçekli bir müfredat hazırlanması gerektiğini vurgulayan Gürbüz, öğrenci yararının gözetilmesi gerektiğini belirtti. İktidarın ise eğitimi kendi ideolojisi çerçevesinde şekillendirmeye çalıştığını kaydeden Gürbüz, şöyle devam etti: “Eğitimin dinselleştirmesi, kamusal eğitimin tasfiyesi, eğitimin paralı yapılması, laik, bilimsel eğitimin içeriğinin boşaltılması için her yolu deniyorlar. Amaçları tekçi, mezhepçi, dindar ve kindar bir nesil yetiştirmek ve bunun için de değişikliği oldubittiye getirmek istiyorlar.”

BİLİM YOK, SANAT YOK, SPOR YOK…

Eğitim İş Genel Başkanı Kadem Özbay, müfredatların en az anayasa kadar önemli olduğuna dikkat çekti. AKP iktidarının 21 yılı boyunca ise göreve gelen 9 bakan tarafından eğitim sistemi ve müfredatının sil baştan değiştirildiğini hatırlatan Özbay, “Eğitimi getirdikleri yer içler açıcı. Evrim derslerden çıkarılmış, sanat dersleri sayısı neredeyse yok denilecek düzeye gelmiş, felsefe diye bir ders yok. Bilim yok, sanat yok, spor yok. Bunun yerine din derslerinin sayısını arttıran, imam hatip okullarının sayısını arttıran, okul öncesine dahi mescit açan eğitim politikaları var. Okullarımızı medreseleştiren bir anlayış var. Devlet okullarında bile eğitimin paralı hale geldiğini görüyoruz ve yoksullaşan halkın eğitimi eşit olarak ulaşamadığını görüyoruz. Özel okulların sayısının AKP iktidarında yüzde 1’den yüzde 20’ye çıktığını görüyoruz. MEB, tarikat ve cemaat olduğunu bildiğiniz dernekleri, protokollerle, projelerle okullara sokuyor. MEB adeta Diyanetin bir alt kurumu haline geldi” dedi. Bilimsel, çağdaş, laik eğitimin son parçaların da yok edilmek istendiğini ifade eden Özbay, “Asıl amaç sormayan, sorgulayamayan, itaat eden bir nesil yetiştirme” diye konuştu.

Değişikliğin yangından mal kaçırırcasına, yandaş sendikaların görüşleri doğrultusunda yapıldığını dile getiren Özbay, “Eğitim bileşenlerinin haberi yok, ne amaçlanıyor haberimiz yok. İktidar yazboza çevirdiği, enkaza dönüştürdüğü eğitimin adı var, kendisi yok” dedi. Okulların gericiliğin laboratuvarı haline dönüştüğünü dile getiren Özbay, “Velilerin çocukların eğitimine ve geleceğine sahip çıkması ve bu gerici dayatmaları reddetmesi gerekiyor” çağrısını yaptı.

‘YAPTIKLARI YAPACAKLARININ TEMİNATI’

Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) Başkanı Ömer Yılmaz, müfredat değişikliğinin çağın gereklerine uygun ve bilimsel bir biçimde yapılması gerektiğini vurguladı. AKP iktidarı dönemlerinde ise müfredatın giderek gerileştiğini söyleyen Yılmaz, “Son gelen milli eğitim bakanıyla bu hız kazandı. Milli eğitim bakanı ‘Karma eğitim kaldırılmalıdır’ dedi. Bunların ışığında müfredat nasıl olacak? Şimdiye kadar yaptıkları bundan sonra yapacaklarının teminatı” dedi. Veliler olarak çocukların gelecekleri için kaygılı olduklarını dile getiren Yılmaz şunları söyledi: “Farklı inanç grupları ve inançsız gruplarda kaygı çok yüksek. Ama inançlı ve mütedeyyin insanlar da çok kaygılı. Onlar da çocuklarına bilimsel derslerin okutulmasını istiyor, çünkü dinini zaten kendileri öğretiyor, çeşitli camilere götürüyorlar.”

‘AMAÇ EĞİTİMİ DİNSELLEŞTİRMEK’

ÖVDER İzmir Şube Başkanı Behram Kaya da “Karma eğitimi hedef aldılar, ÇEDES uygulamasını hayata geçirdiler. Bu Milli Eğitim Bakanı da öncekilerden farklı değil hatta gerici uygulamaları artırarak devam ediyor. Tarikat ve cemaatlerle el ele vermişler okullarda dini eğitimi yaygınlaştırmayı, dogmalara dayalı bir eğitim vermeyi planlıyorlar” dedi. Kaya, veliler olarak bu gerici politikalara karşı mücadele edeceklerini söyledi.

‘YETENEKLER HARCANIP GİDİYOR!’

İstanbul Esenyurt’ta devlet okulunda çalışan bir müzik öğretmeni, müzik dersinin çocukların hem psikolojik hem de kültürel olarak da gelişmesini sağlayan bir ders olduğunu ancak ders saatinin yetersizliğinden dolayı istedikleri eğitimi veremediklerini dile getirdi. “Zaten sınıflar kalabalık. 40 dakikalık bir derste, 40 kişilik bir sınıfta yeteneği olan çocukları keşfedemiyoruz. Maalesef öyle yetenekler var ki harcanıp gidiyor” diyen öğretmen, ilkokulda da müzik, resim, beden eğitimi gibi derslere branş öğretmenlerinin girmesi gerektiği ifade etti.

Bir beden eğitimi öğretmeni ise “Beden dersi haftada 2 saat. Zaten sınıflar 40 kişilik. 40 kişilik bir sınıfta düzeni oluşturmak, yoklama almak derken zaten zaman tasarrufu mümkün olmuyor. Örneğin voleybola başladığınızda başlangıçla bitiş arasında o çocuğu görmeniz için ekstra bir zamana ihtiyacınız var. Mümkün olmuyor. Gelişmiş bir ülkede ise en az 5 saat bu ders. Ülkemize baktığımızda ise din kültürü dersi 6-7 saat” diye konuştu. Okulların yüzde 80’inde spor salonu, hatta öğrencilerin üstlerini değiştirecek alan bile olmadığını anlatan öğretmen, seçmeli derslerde öğrencilerin ilk tercihinin beden eğitimi olmasına rağmen müdürlerin öğrencileri din derslerine yönlendirdiğini ifade etti.

ÖNCEKİ HABER

Barış Pehlivan için tahliye kararı

SONRAKİ HABER

Ogün Samast'ın tahliyesi | Pakrat Estukyan: MHP'de parlayabilecek nur topu gibi bir faşistimiz oldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa