Refiğ’in Hanım’ı ve Kenter’in Olcay’ı
1988 yılında Halit Refiğ tarafından yönetilen “Hanım”, Yıldız Kenter’in en önemli filmlerinden biridir. İzlemeye başladığınız andan itibaren odağınızdan Yıldız Kenter’in performansı asla kaçmıyor.

Halit Refiğ'in Hanım filminden ekran görüntüsü alınmıştır.
Alperen ERDEN
İstanbul
Kırmızı bir kurdele, beyaz bir kediyi şirin göstermeye yetmedi… Bir kuş kafesi içinde sakladığı Hanım’a (Beyaz Kedi) İstanbul sokaklarında yuva aramak için kapı kapı dolaşan Olcay Hanım’ın (Yıldız Kenter) ölümle ve çaresizlikle yüzleşip gidişini konu alan film, adını da beyaz kediden alıyor. 1988 yılında Halit Refiğ tarafından yönetilen “Hanım”, Yıldız Kenter’in en önemli filmlerinden biridir. İzlemeye başladığınız andan itibaren odağınızdan Yıldız Kenter’in performansı asla kaçmıyor. Her sahnede ayrı bir zevk ve merakla takipte kalıyorsunuz.
Yakın bir zamanda öleceğini öğrenen eski İstanbullu Piyano Öğretmeni Olcay Hanım’ın eşi Dumlupınar’da vefat etmiştir. Bir kız çocuğu annesi olan Olcay Hanım, konakta kedisiyle birlikte bir ömür geçirmektedir.
KEDİLERİN ŞEHRİNDE KEDİYE YUVA ARAMAK
İlk sahnede yarım bırakılan kahve, Olcay Hanım’ın çaresizliği ve kırılganlığını bizlere hissettirerek başlar. Devamında Olcay Hanım’ın rahim kanseri olduğunu öğreniriz. Bu süreçte doktorun Olcay Hanım’a sorduğu sorular üzerinden rahim kanserine dair toplumsal ön yargıya karşı bir sorgulama yapılır. Kanserine karşı duyarsızca davranan Olcay Hanım için ölüm kaçınılmaz bir son ama arkasında bıraktığı ve hayat arkadaşı olarak gördüğü bir kedisi var: “Hanım…”
Gezmediği kapı, aramadığı insan kalmaz. Koskoca İstanbul’da bir kedi için güvenli bir alan yaratmak çok zor. Kedisini sahiplendiği Siranuş Hanım (Ani İpekkaya) ise evinde onlarca kediye bakıyor. En son çare olarak onu görüyor. Hanım için pek konforlu olmayan bu alandan başka bir alternatif de yok gibidir.
Tüm bunlar yaşanırken Olcay’ın durumu iyiye gitmiyor, Azrail her dakika onu yokluyor. Bu süreçte piyano dersi verdiği öğrencisi Canan ile çalıştığı parçalardan birine vurgu yapılıyor. Cemal Reşit Rey’in, “Hatıradan İbaret Kalan Şehirde Gezintiler” adlı eserinin bestesi üzerinden bir diyalog geçiyor aralarında. Olcay Hanım şu cümlelerle aktarıyor bizlere: “Cemal Reşit Rey bu eserinde, kaybolan İstanbul karşısındaki duygularını bazı görsel sembollerden yararlanarak seslerle ifade ediyor. Çetin bir iş.”
"İYİ OLMAK ZORLAŞIYOR"
Anlıyoruz ki ‘80 darbesi insanların duyarsızlaştığı, canlılara, çevreye ve birbirlerine karşı olan saygıyı ve sevgiyi yitirdiği bir toplum yapısı bırakıyor ardında. İyi olmanın zorlaştığı bir İstanbul dayanılmaz bir hal alıyor Olcay Hanım ve onun gibi olan Necip Kaptan (Eşref Koçak) için. Necip Bey, Olcay Hanım’ın komşusu ve hurdaya çıkacak olan teknenin kaptanı. 35 sene üzerinde çalıştığı teknenin hurdaya çıkması ve bu durumun yaşattığı vefasızlık hissi, Olcay Hanım’ın değişime karşı hissettiği çaresizlikle ortaklaşıyor. İkisi arasında mesafeli bir ilişki var. Ama Siranuş Hanım’ın Amerika’ya gitmesi üzerine kedilerine bakan olmadığı için belediyenin kedileri öldürmesi, Olcay Hanım’da tarifi mümkün olmayan bir acı yaratıyor. Artık kedisini bırakabileceği hiçbir yer kalmıyor. Bu çaresizlik içinde Necip Kaptan’ın destek olmak isterken kedilerin ölümünü küçümseyen tavrı da Olcay Hanım’ı daha derin bir yalnızlıkla baş başa bırakıyor. Tüm bu yaşananları izlerken günümüz perspektifinden bakınca artık Olcay Hanım belki İstanbul’da kedisine bir yer bulurdu. Günümüzde kedisini kafeste gezdiren birine deliymiş gibi bakan olmaz. Günümüzün kedileri mülteciler, göçmenler, LGBT+’lar, engelli bireyler, etnik ve dini azınlıklar, toplum dışı olduğu düşünülen insanlar. Aslında toplumun kendisi olan ve bugün değersiz görülen, acısına ve ölümüne duyarsız kalınan, destekleyene deli muamelesi yapılan bir toplum belki bir gün kedileriyle barışıp sahiplenir. Hüzünlendiğim kadarıyla umutla doldum.
Yıldız Kenter’in ustalıkla oynadığı Olcay Hanım’ın yalnızlığını hissettiğim şu günlerde çok daha anlamlı ve derin duygular hissettiren bir film oldu benim için. İyi olmanın yalnız kalmak olmadığı günlerde bir arada olmak dileğiyle…
Evrensel'i Takip Et