Postmodern yapı sökümcü J. Habermas ve İsrail’in Gazze’ye saldırısı
"Hiçbir terörist eylem mazur görülemez. Her ölüm, fazladan bir ölümdür" diye bir zamanlar yazan Jürgen Habermas bugün İsrail faşistlerinin Filistinlileri yok etmesini savunuyor.

Jürgen Habermas | Fotoğraf: Wolfram Huke CC BY-SA 3.0
Kamber DEĞİRMENCİ
Yüreğini, kafasını ve kalemini halkların, emekçilerin mücadelelerine adayan Marksist aydınların dışında kalan piyasacı aydınlar her zaman “sahibinin sesini” savunuyorlar. Politik baştan çıkarma ve Büyük Birader’in (siz Abi anlayın. KD) propagandasına açık, son bukelamun örneği Jürgen Habermas. “Etik açıdan hangi gerekçeyle ve hangi durumda yapılmış olursa olsun, hiçbir terörist eylem mazur görülemez. Hiçbir şey bize kendi hedeflerimiz için başkalarının yaşamlarını ve acılarını gözden çıkarma hakkını vermez. Her ölüm, fazladan bir ölümdür” diye bir zamanlar yazan J. Habermas bugün İsrail faşistlerinin Filistinlileri yok etmesini savunuyor.
İsrail faşistlerinin bütün eylemlerini savunuyor. Filistin’i yok etmeye hedefleyen, Filistinli binlerce çocuk ve kadının katlini savunan, onların hayatını “gözden çıkaran” ve Filistinli “ölümleri fazladan ölüm” olarak görmeyen Habermas kendi aynasında kendisini gösterdi.
“Sınır tanımayan kapitalizmi siyasi anlamda frenlemeden dünya toplumunda yaşanan korkunç katmanlaşmaya çare bulmak olanaksızdır” diyen Habermas, bugün Ortadoğu’da “korkunç katlanmaşma”nın sözcüsü durumuna düşüyor. “Sınır tanımayan kapitalizmi” durdurmak bir tarafa “dünya toplumunda yaşanan” çelişki, çatışma ve haksız savaşları savunur hale geliyor.
“Avrupa merkezci ön yargılarımıza sürekli yapı sökümcü bir şüpheyle yaklaşılmasını" savunan Habermas, bugün Avrupalı emperyalist devlet yöneticilerinin Binyamin Netanyahu’ya destek için İsrail’e koşmalarını olumlu buluyor ve postmodern yapı sökümcü şüphelerin gerçek ifadelerini açığa çıkarıyor.
“Şiddeti, yeni bir biçimde yeniden üretmeden durdurabilmek için gerekli gücü sadece uzlaşmayı amaçlayarak ve bu amaca yönelerek elde edebiliriz” diyen Habermas, bugün savaşa karşı çıkan, barışı savunan halklara karşı, ateşkesi bile istenmeyen faşist Netanyahu’yu destekler duruma düşüyor.
“Artık sorun olan, halklar değil hükümetler” diyen Habermas, gerçekten barış isteyen İsrail halkı başta olmak üzere dünyada savaşa karşı çıkan yüz binlerce emekçiyi, İsrail’e silah taşınmasına, üretilmesine karşı çıkan binlerce işçiyi yok sayarak bugün ABD, Avrupa ve İsrail hükümetlerinin yanında yer alıyor.
“Dünya vatandaşları arasında bir dayanışma için güç kullanım yasağının açıkça ilah edilmesi ve ağır insan hakları ihlalleri karşısında ahlaki görüş birliği yeterli olacaktır” diyen Habermas, Gazze’de beş bine yakın çocuk ve binlerce kadının katledilmesi, hastanelerin bombalanarak hastaların ölümüne yol açan İsrail faşistlerin yaptıkları karşısında “ahlaki görüş birliği”ni unutabiliyor. Ve burjuva demokrasisinin insan hakları için iki yüzlülüklerini açığa bir kez daha çıkarıyor.
“Derida’yla beni siyasetin ötesinde Kant gibi bir yazarla olan felsefi bağlantımız birleştiriyor.” Bu postmodern yapı sökümcülerin felsefi bağlantıları, tekellerin ince çıkarlarında birleştiriyor. Dün Umberto Eco, Slavoj Zizek bugün de Jürgen Habermas. Dünya halklarının haksız savaşa karşı barışı, faşizme karşı demokrasiyi, ulusların -Filistinliler dahil- özgürlüğünü, kardeşlik çağrılarını alanlarda milyonlarca emekçi yapıyor. İsrail halkı, İsrail faşistlere karşı tankların önünü yatarak gösteriyor. Ancak bunu burjuva medyası, burjuva avanesi aydınlar, Habermaslar yok sayıyor.
“Hükümetler kitle kıyım silahlarının satın alınması ve illegal olarak üretilmesinde hâlâ tehlikeli bir biçimde rol alıyorlar ve etnik temizliklerde ve terör saldırılarında parmakları var” diyen Habermas; İsrailli faşistlerin kitle kıyım silahlarını Filistinliler, Suriyeliler, Yemenliler, Iraklılar ve Mezopotamya’da Kürtler üzerinde kullanılmasına yol açanları, yoksul halkların kıyımındaki kanlı parmak izlerini unutuyor.
“Bu arada, liberal solcular dahi Bush’un politikalarını onaylıyor gibi görünüyorlar” diyerek sözde demokrat görünen Habermas, liberallik peçesini de atarak bugün Biden’ın politikalarını onaylamayı da görünmeyi de atlayarak açıkça savunuyor. Filistin halkına karşı Biden-Netanyahu ve Avrupa devlet başkanları cephesini açıkça destekliyor.
Son olarak belirtelim ki “Ancak görünen o ki askeri konular söz konusu olduğunda aydınlar diğer içki masası stratejistlerinden pek farklı davranmıyorlar” diyen Habermas, somut tutum gerçeğinde, burjuva çıkarların stratejisinden başka çıkarları savunmayan bütün antimarksist akım ve sözcülerin tutumunu gösterdi.
Bir kez daha görüldü ki işçi sınıfı felsefesi ve bilimi dışındaki akım ve felsefeler, postmodern yapı sökümcüler, burjuva-sermaye çıkarları için hep yapıp söküyorlar. Geriye sermaye çıkarları kalıyor.
Not: Bütün alıntılar Jürgen Habermas’ın “Bölünmüş Batı” kitabından alınmıştır.
Evrensel'i Takip Et