5. Kent Sorunları Sempozyumu başladı: Depreme hazırlıklı kentler için bütünlüklü bir program gerek
TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu tarafından düzenlenen 5. Adana Kent Sorunları Sempozyumu başladı. Sempozyumda depreme hazırlıklı kentler için bütünlüklü bir program gerektirdiği vurgulandı.
Fotoğraf: Evrensel
TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu tarafından düzenlenen 5. Adana Kent Sorunları Sempozyumu başladı. Seyhan Yaşar Kemal Kültür Merkezinde başlayan Sempozyum’da iki gün boyunca 4 Oturum, 1 Panel, 2 Tekil sunumda yer alan 21 konuşmacı, uzmanlık alanlarında görüş ve önerilerini sunacak.
“EMEKLİNİN ASGARİ ÜCRETLİNİN KONUT SAHİBİ OLMASI HAYALE DÖNÜŞTÜ”
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan TMMOB Adana İKK Sekreteri Ahmet Uncu, 6 Şubat depremleri nedeni ile sempozyumun ana temasını “Kent ve Afet” olarak belirlediklerini dile getirdi. Bilim ve teknolojideki gelişmenin kentlerde yaşam kalitesinde ilerlemeye neden olması beklenirken siyasi tercihlerin belli kesimlere imar rantı sağladığını ifade eden Uncu, bununla paralel olarak yurttaşların hızlı şekilde yoksullaştığını, asgari ücretlinin ve emeklinin konut sahibi olmasının artık bir hayale dönüştüğünü dile getirdi.
“ADANA DA KAÇAK YAPILAŞMADAN NASİBİNİ ALDI”
Adana’nın da çarpık kentleşmeden nasibini aldığını anlatan Uncu, plansız olarak imara açılan bölgeler, kaçak yapılaşma, yanlış tarım politikaları sonucu kırsaldan kente aşırı göç gibi sorunların Adana’da öne çıkan sorunlar olduğunu anlattı. Sonucun Adana’nın beton yığını haline gelmesi olduğunu ifade eden Uncu, “Deprem gerçeği ile birlikte bu sağlıksız yapılaşmanın yarattığı ve yaratacağı sorunlar açıktır. Bu nedenle kentimize dair atılacak her adım; planlı, bilim ve tekniğin ışığında, paydaşların düşünceleri alınarak ve geleceği öngörerek atılmalıdır” diye konuştu.
“DEPREME HAZIRLIKLI KENTLER BÜTÜNLÜKLÜ BİR PROGRAM GEREKTİRİR”
Uncu’dan sonra konuşan TMMOB İkinci Başkanı Selçuk Uluata ise şehirleri depreme hazırlıklı hale getirme uyarılarına ve konu ile ilgili hazırladıkları raporlara rağmen 2003’te Bingöl’de , 2011 Van’da, 2020’de Elazığ-Sivrice ve İzmir’de ve 11 ili etkileyen 6 Şubat depreminde benzer acıların tekrar tekrar yaşandığını söyledi. Depreme hazırlıklı olmanın geniş bir yelpazeyi kapsadığını dile getiren Uluata, yer seçimi, imar planlarının afet riskine göre hazırlanması, binaların tasarım, inşa, denetim ve bakım süreçleri, halkın deprem konusunda eğitilmesi gibi hususların plan, program, bu programı uygulayacak bir devlet yapılanması ve güçlü bir siyasi irade ile bütünlüklü ele alınmasını gerektirdiğini söyledi. Bu sürecin siyasi bir tercih olduğunu ifade eden Uluata, “Siyasi iktidarlar burada tercihini, insan yaşamından, kamu yararından, planlamanın, mimarlık ve mühendisliğin gereklerinden yani bilimden, teknikten ve hukuktan yana değil kaçak yapılaşmadan ve rant çevrelerinden yana kullanmıştır" şeklinde konuştu.
“KENTSEL DÖNÜŞÜM YASASI RANT DAĞITMA ARACI OLDU”
7 Kasım’da yasalaşan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’da yapılan düzenleme ile kent merkezlerindeki değerli arazi ve kentsel ortak mekanların ‘kentsel dönüşüm’ adı altında yeni imar hakları verilerek sermaye çevrelerine pazarlanmayı amaçladığını dile getiren Uluata, “Bu uygulamalarla, kentleri bir arada tutan unsurlar, kent ve kentli kimliği ve ortak kullanım alanları ortadan kaldırılmaktadır. Egemenlerin sermaye çıkarlarına endeksli ekonomik-politik dayatmalarına karşı halkın ortak çıkarını, kamusal olanı önceleyen bir anlayışı hakim hale getirmemiz gerekiyor” dedi.
“İMAR AFLARI SON BULMALI”
Sağlıklı bir kentleşmenin, ancak kentsel hizmetlerin kamusal hizmet kapsamında ele alındığı bir yaklaşımla gerçekleşebileceğini dile getiren Uluata, “Doğa koruma statüsü verilmiş alanlar, tarım arazileri, zeytinlikler gibi yerler hiçbir koşulda yapılaşmaya açılmamalı ve mutlak biçimde korunmalıdır. Kent hakkı, konut dokunulmazlığı ve barınma hakkı ilkeleri, kiracıları da kapsayacak biçimde kamusal güvence altına alınmalıdır. Afetlerde can ve mal kayıplarını artıran faktörlerin başında gelen, adeta geçerli sistem haline getirilen kaçak yapılaşmayı özendiren 22 yılda 9 kez çıkarılan imar afları son bulmalıdır” dedi. (Adana/EVRENSEL)