Erdoğan'ın "50+1 yerine çoğunluk" çıkışını değerlendiren Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tosun: Seçmen kayışını engellemek ve risksiz seçilmek istiyor
“Erdoğan bu önerisiyle hem partisinin oy kaybını, seçmenlerinin ittifakın diğer partilerine geçişini önlemek istiyor, hem de riskin oluşmasına imkan vermeden seçilmek istiyor olabilir."
Recep Tayyip Erdoğan fotoğrafı: DHA - Prof. Dr. Tanju Tosun'un fotoğrafı, Tosun'un kişisel arşivinden alınmıştır
Şerif KARATAŞ
İstanbul
Bir süredir yeni anayasa için çağrılar yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendi getirdiği cumhurbaşkanı seçim sisteminde yer alan “yüzde 50 +1” formülünden yakındı ve “Oyların çoğunluğunu alan” adayın seçilmesi gerektiğini öne sürdü. Erdoğan’ın partisinden başka partilere seçmen kayışını engellemek istediğini belirten Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, “Gerekli anayasal değişiklik yapıldığı takdirde, aday olması durumunda riskin oluşmasına imkan vermeden seçilmek istiyor olabilir” dedi.
Cumhur İttifakının ortaklarından MHP'nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli "sistem tartışmasının gereksiz" olduğunu ifade ederken Erdoğan’dan gelen çıkışı, Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun ile konuştuk. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önümüzdeki seçimlerde cumhurbaşkanı seçilebilmek için gerekli olan sayısal çoğunluğun düşürülmesi, yani “yüzde 50+1” yerine seçimde rakip adaylar arasında daha fazla oy alan adayın seçilmesine yönelik getirdiği öneri ve çıkışın temel nedenine dair Tosun, “Sayın Erdoğan’ın Türkiye parti sisteminde 14 Mayıs seçimleriyle belirginleşen parçalanmayı ve yeni seçmen mevzilenmelerini görmesinden kaynaklanmaktadır” dedi.
Başkanlık sistemlerinde parti sisteminde parçalanma arttıkça, farklı partiler etrafında mevzilenen seçmeni başkanlık seçiminde bir aday etrafında konsolide etmek için ittifakların zorunlu olduğuna vurgu yapan Tosun, “İttifaklarla başkanlık seçimleri kazanılsa da bunun maliyeti, en güçlü partilerin seçmen tabanlarında dahi ittifak içi partilere kaymalar olabilmesidir. Bu tür ittifak içi geçişler özellikle küçük partilerin büyük partilerle pazarlıklarda ellerini güçlendirmektedir. Cumhurbaşkanı aslında Meral Akşener gibi bunu görmekte, ittifaklara bu nedenle yavaş yavaş eleştirel yaklaşmaya başlamıştır. Çünkü AKP’ye 14 Mayıs seçimlerinde ittifakların bir miktar olumsuz etkisi olduğu açık” ifadelerini kullandı.
Tosun, Erdoğan'ın bu önerisiyle partisinin oy kaybını ve seçmenlerinin ittifakın diğer partilerine geçişi önlemek istediğini belirterek “Hem de gerekli anayasal değişiklik yapıldığı takdirde, aday olması durumunda riskin oluşmasına imkan vermeden seçilmek istiyor olabilir” dedi.
"50+1", DÜNYADA 81 ÜLKEDE UYGULANIYOR
Karşılaştırmalı siyasi rejimler örneğine bakıldığında ortaya çıkan durumla ilgili Tosun, “Dünyada devlet başkanının halk tarafından seçildiği ve 1'inci turda seçilmek için geçerli oyların mutlak çoğunluğunu (yüzde 50+1) almayı anayasal koşul olarak kabul etmiş 81 ülke mevcut. Bu ülkelerin 36’sı başkanlık sistemiyle yönetiliyor” dedi. İçlerinde demokratik siyasi rejime sahip olanların da otoriter olanların da olduğu bilgisini veren Tosun, “36 ülkenin 31’inde başkan seçilebilmek için aranan çoğunluk yüzde 50+1. 3’ünde buna ek olarak seçim bölgelerinde de belirli oy oranına ulaşma şartı var. (örneğin Kenya’da 47 seçim bölgesinin en az dörtte birinde de yüzde 50+1 almak gerekir). Diğer yandan, başkan seçilebilmek için yüzde 55+1’in gerekli olduğu Sierra Leone gibi ülkeler de, Kosta Rika gibi yüzde 40+1 oyun yeterli olduğu ülkeler de mevcut. Bu ülkede birinci sıradaki adayın seçilebilmesi için en yakın adayla oy farkının en az 10 puan olması da anayasal koşul” değerlendirmesinde bulundu.
"1 OY FAZLA İLE SEÇİLME KUTUPLAŞMAYI ARTIRABİLİR"
Çoğu başkanlık sisteminde yüzde 50+1 anayasa kuralının getirilmiş olma nedeninin, devlet başkanının toplumun birleştirici aktörü olarak görülmesinden kaynaklandığını belirten Tosun, “Toplumda en az iki kişiden birinin desteğini alan adayın birleştiricilik açısından yaratacağı algı, başkanın meşruiyetini de pekiştirir diye düşünülmekte. Buna karşılık, otoriter bir sistemde adaylara 1 oy fazla ile seçilme yolunun açılması toplumsal ve politik kutuplaşmayı artırabilir. Özellikle başkanın aday olduğu partinin parlamentoda 1'inci parti olamaması durumunda yürütme ile yasama arasında çıkabilecek tartışmalar ve çatışmalar sistemi istikrarsızlığa sürükleyebilir. Başkan yürütmeyi anayasal olarak tek başına kullansa da demokratik başkanlık sistemlerinde yasama ile yürütme arasında iş birliği ne kadar fazla olursa sistem o kadar sorunsuz işleyebilir” ifadelerini kullandı.