21 Kasım 2023 04:40

Rapsodi işçisi: İsrail’le anlaşmalar iptal edilsin

İktidar İsrail’le yapılan askeri ve ticari anlaşmalara dokunmadan halkın vicdanında oluşan öfke ve tepkiden faydalanarak yıpranan kamuoyu desteğini güçlendirmenin çabasında.

Fotoğraf: Ali Jadallah/AA

Paylaş

Rapsodi işçisi
İstanbul

HAMAS’ın ‘Aksa Tufanı’ adını verdiği saldırıyla başlayan süreç, İsrail’in saldırıları ve vahşetiyle devam ediyor. HAMAS saldırdığında Netanyahu muhtemelen Erdoğan’ın 15 temmuz darbe girişiminden sonra söylediği şu sözleri söylemiştir: “Bu saldırı, tanrının bize bir lütfudur.” Çünkü saldırı sonrası İsrail işgal ve yayılma planını hayata geçirme fırsatı yakaladı.

Siyonist emellerini gerçekleştirmede sınır tanımayan İsrail’in okul, hastane, mahalle demeden yaptığı bombalama sonucu binlerce Filistinlinin ölmesi bütün dünya halklarının vicdanında mahkum edilmeye devam ediyor. İnsanlık suçu işleyen İsrail’in saldırıları mobilya fabrikası Rapsodi’de çalışan işçiler arasında da öfkeyle karşılanıyor. Fabrikada “Gazze’ye giderim” ya da “Mehmetçik Filistin’e” diyen yok. Bir işçi “Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa gibi büyük devletler İsrail’in arkasında olduklarını ilan ettikleri için başta Türkiye olmak üzere hiçbir devlet İsrail’e bir şey yapamıyor” diyor.

AKP taraftarı bir kadın işçi ise Erdoğan’ın tutumunu şöyle yorumluyor: “Cumhurbaşkanı İsrail’e karşı İslam birliğini örgütlemeye çalışıyor.” CHP’li bir arkadaşımız “Hamas’ı zaten İsrail kurdurdu. Şu an örgüt içinde ne kadar ajan var, bunlar hangi pozisyondalar bilmiyoruz. Örgütün yaptıkları Filistin halkının haklı davasına zarar veriyor” diyor.

İktidar da İsrail’le yapılan askeri ve ticari anlaşmalara dokunmadan halkın vicdanında oluşan öfke ve tepkiden faydalanarak yıpranan kamuoyu desteğini güçlendirmenin çabasında. Batı sermayesine büyük ihtiyaç duyan AKP iktidarı İsrail’le ipleri koparmanın, kendisinin altından kalkamayacağını biliyor. Onun için somut bir şeyler yapmak yerine hamaset cambazlığı yapıyor.

Diğer taraftan savaşı siyasi fırsata çevirmeye çalışan dini örgüt ve cemaatlerin de sokağa çıkarak Yahudilerin Müslümanlara saldırdığı propagandası yaparak etki alanlarını genişletmeye çalıştıklarını görüyoruz. Sorunu dini referanslarla değerlendirmek bizi din savaşları gibi bir bataklığa sürükler. Zaten sorun dinler arası çatışma da değildir. Sorun İsrail halkının tamamını temsil etmeyen siyonist yayılma emeli güdenlerin politikalarıdır. Çözüm ise İsrail’le ticaret yapan ülkelerin işçi ve emekçilerin, yaptığı çağrıya uyup İsrail sermayesine ait fabrikalarla savaş bitene kadar ilişkiyi kesmesidir. Öte yandan burada da tarih uluslararası işçi sınıfına büyük sorumluluk yüklüyor. İşçiler olarak bu bilinçle hareket etmemiz gerekir diye düşünüyorum.

ÖNCEKİ HABER

Petrokimya işçileriyle Türk-İş Genel Kurulunu konuştuk: Cebini dolduran Mercedes’ine binip gidiyor

SONRAKİ HABER

İsrail, "güvenli" dediği Gazze'nin güneyinde 17 sivili daha öldürdü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa