02 Mart 2013 13:57

Cesaret ve aklın gücüyle

'Yoldaş Allende, Sanayi Kordonları Bölge Koordinasyonu ve Birleşik İşçi Cephesinde örgütlü işçiler olarak size ulaşmamızın zamanı geldi.'

Cesaret ve aklın gücüyle
Paylaş

Elif GÖRGÜ

Yoldaş Salvador Allende, Sanayi Kordonları Bölge Koordinasyonu, Doğrudan Tedarik Bölge Komitesi ve Birleşik İşçi Cephesinde örgütlü işçiler olarak size ulaşmamızın zamanı geldi. Bizi, sadece Şili’deki devrimci sürecin tasfiyesine değil, kısa vadede acımasız bir faşist rejime doğru götüreceğine inandığımız bir dizi olaydan dolayı endişeliyiz...”

***

Şili işçileri bu mektubu yazdıklarında tarih 5 Eylül 1973’tü. Mektuptan bir hafta sonra, 11 Eylül 1973’de dünya tarihinin en kanlı askeri darbelerinden biri gerçekleştirildi. Seçimle iktidara gelen ilk sosyalist devlet başkanı olarak tanınan Salvador Allende, başkanlık sarayının bombalanması üzerine teslim olmamak için intihar etti. 30 bini aşkın Şilili işçi, emekçi ve aydın öldürüldü, binlercesi işkenceden geçirildi, hapis yattı, sürgün edildi. Parçalanmış cesetler, başkent Santiago’nun ortasından geçen Mapocho nehrine ve Pasifik okyanusuna atıldı...

HALK BİRLİĞİ HÜKÜMETİ

Yıkılışı, 12 Eylül 1980 darbesiyle gösterdiği benzerlikler nedeniyle az çok hepimizin bilgi sahibi olduğu Allende döneminin (1970-1973) hak ettiği ilgiyi yeteri kadar görememiş örgütlenmeleridir “Sanayi Kordonları”. Allende’nin başkanı olduğu Halk Birliği hükümetini iktidara taşıyan, 1959 Küba Devrimi’nin etkisi, köylülerin toprak işgalleri, 1968-69 yıllarında eğitim reformu talebiyle ayaklanan öğrencilerle devam eden ve yine 1968’de Şili İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (CUT), grev yasağı içeren iş sözleşmeleri karşısında aldığı genel grev kararı ile gelişen süreçtir. Ülkede, 1969 yılında bin 939 grev düzenlenir, 1970’da gerçekleşen 5 bin 295 greve 316 bin 280 işçi katılır. Kordonlar ise patronların bu yeni halkçı hükümeti zor durumda bırakmak için örgütlediği grevlere karşı kendiliğinden ortaya çıkmış fabrika örgütleridir.

PATRON EYLEMİNİN BEKLENMEYEN SONUCU

Şili burjuvazisi, sandıktaki yenilgisinin ilk yıllarını toparlanmak ve birleşmekle geçirir. Arada orta sınıftan kadınların tencere ve tavalarla yaptıkları eylemler de görülür, ancak yanlarında hizmetçileriyle “yoksulluğa karşı” eylem yapan bu kadınların pek etkisi olmaz.  Ekim 1972’de ise kamyoncular kontak kapatır. Bir hak eylemi değil, hükümetin küçük bir nakliye şirketini devletleştirmesini bahane eden patron sınıfının, işçi sınıfının seçtiği iktidara karşı bilinçli bir sabotajıdır bu. Taşımacılığın üçte birinin demiryolu, üçte ikisinin karayolu üzerinden yapıldığı ülkede kısa sürede büyük yıkım yaratabilecek eylemin beklenmeyen sonucu, Şili işçi sınıfının, hükümetini savunmak için doğrudan devreye girmesidir.

8 BİN GÖNÜLLÜ ŞOFÖR

1972 yazında Cerrillos Piliç Fabrikasında patrona karşı yapılan eylem, “kordon” örgütlenmelerini ortaya çıkar. Bu yeni örgütlenme biçimi kısa zamanda diğer fabrikalara da yayılır. Nakliye patronlarının eylemiyle asıl kimliğine ulaşır. Küçük esnaf patron eylemine kepenk kapatarak; fabrika sahipleri makineleri durdurmaya çalışarak destek verir. Doktorlar, avukatlar, mühendisler gibi çeşitli meslek örgütleri de işlerini durdurur. Eylemin ilk gününde işçi grupları sokaklara dökülür ve gönüllüler tarafından kullanılmak üzere karşısına çıkan her ulaştırma vasıtasına el koyar. Fabrikalarda gözcü komiteleri oluşturulur. Emekçi mahallelerinde kepenk kapatan esnaf ya ikna edilir ya da dükkânlara el konularak bizzat halk tarafından hizmete sokulur. Sadece başkent Santiago’nun kent merkezinde 8 bin gönüllü şoförlük yapar; pek çok kordonda kamyonları yeniden halkın hizmetine sokmak için gruplar oluşturulur.

BANKALAR ARADAN ÇIKARILIR

Örnekler verelim. İdarenin, şirketin banka hesabını dondurduğu Cristalerias Chile isimli cam fabrikasında işçiler, aracısız bir ürün dağıtım sistemi yaratır. Fabrikadan küçük kooperatiflere ve mağazalara doğrudan, nakit ödeme karşılığı satış yapmaya başlanır; bankalar aradan çıkarılır, işçilere ödemeleri elden verilir. San Joaquin Kordonu’ndan işçi Charly, yıllar sonra verdiği bir röportajda şöyle anlatıyor: “Fabrikaya giren çıkan her şeyi kontrol etmeye başlamıştık. Ne kadar elektrik harcanıyor, ne kadar su harcanıyor hepsini takip ediyorduk. Bir haftalık üretim ile fabrikadaki bütün işçilerin maaşlarını ödeyebiliyor ve sigortalarını yatırabiliyorduk...”

FABRİKALAR ARASI DAYANIŞMA

Başka örnekler: Perlak Tekstil fabrikasında işçiler, emekçi mahallelerinde çocuklar için yeterli sütün bulunamadığı haberi üzerine, yüksek besin değerine sahip bir çorba icat eder. Polycron fabrikası çalışanları, imal ettikleri tekstil ürünlerini mahallelere götürerek, halka doğrudan satış yapar. Fabrikalar arasında ihtiyaca göre ham madde ve ürün takası başlar. Köylüler ve işçiler arasında da karşılıklı gereksinimlerin karşılanması yoluyla işbirliği oluşur. Hekimler patron grevine katılınca, sağlık işçileri hastaneleri işler durumda tutmak için komiteler oluşturur. Talca kentinde çıkan la Mañana gazetesi ve Concepcion kentinde çıkan Sur gazetesi, işçi düşmanı haberler yaptıkları gerekçesiyle kendi işçileri tarafından işgal edilir. Başkan Allende, patron grevi karşısında “üretim devam etmeli” demiştir, işçiler bunun için ne gerekiyorsa yapar.

Askeri darbenin hemen öncesinde, 8’i başkent Santiago’ta olmak üzere ülke genelinde binlerce işçiyi içeren 31 kordon bulunuyordu. Kordonlar, kamyon grevi sırasında ve sonrasında çok önemli işlev üstlenmişlerdi. Ancak Şilili patronlar, patronların etrafında örgütlenen faşist silahlı gruplar, başta ABD ve CIA olmak üzere artan uluslararası baskı ve ambargo ile bir kaosun ortasında sıkışan Halk Birliği Hükümeti, kordonları ekonomik ve siyasi olarak değerlendirmemiş, patron grevi sona ermeyince olağanüstü hal ve sokağa çıkma yasağı ilan etmiş, yenilenen kabineye bazı generalleri dâhil etmişti. Yeni kabinenin ardından Allende, işçilere teşekkür ederek işlerine dönme çağrısı yapsa da işçiler, fabrikaları patronlara geri vermeye direnir ve yeni fabrikaların yönetimini almaya devam ederler.

4 EYLÜL’DE YARIM MİLYON EMEKÇİ

Bu arada işçiler başkanlarını burjuvaziye karşı savunmaktan da vazgeçmez. Mart 1973’te yenilenen seçimlerde Halk Birliği yüzde 44 oy oranına ulaşır; generaller hükümetten ayrılır, yeni fabrikalar devletleştirilir. Fakat kısa sürede etkisini gösteren kordonlar ulusal ölçekte yeteri kadar yaygınlaşamamış, örneğin kamu kurumlarında etkili olmamış, CUT ile gerekli bağı kuramamıştır. Bu arada faşist gruplarla birlikte ordu da işçilerin eylemlerine ve kordonlara saldırmaya başlamıştır. Allende, 3 Ağustos’ta yeni bir kabine açıklar, bir kez daha generaller kabineye dâhil edilir. Aralarında darbenin generali General Augusto Pinochet de vardır. 4 Eylül’de, Allende’nin ilk zaferinin yıl dönümünde yarım milyon Şilili emekçi sokağa çıkar ve başkana desteğini bir kez daha gösterir. Ancak işçinin ayak sesleri, darbenin ayak seslerini bastıramaz.  Faşistler ve patronlar alenen darbe çağrısı yapmaktadır.

FABRİKA MAHALLE DAYANIŞMASI

Patron grevi sırasında sadece fabrikalarda değil, mahallelerde de Anne Grupları, Gecekondu Birlikleri gibi yerel örgütlenmeler hayata geçirilir, “olla comun” (ortak tencere) denilen kolektif mutfaklarda çocuklar bir arada beslenir, ev işleri dahi birlikte örgütlenir. Bu mahalli örgütlenmeler işçi kordonlarıyla iletişim halinde çalışır. Kordonlar önce tek tek fabrikalara, sonra fabrikalar arasındaki ilişkilere, ardından da tüm örgütlü emekçiler arasındaki ilişkiye önderlik eden birimler haline gelir. İşçi Charly, “Kordonların politikleşmeye başladığı süreç ise bence Papelera del Sur isimli karton üretimi yapan küçük bir fabrikada gerçekleştirilen grevle başladı” diyor ve ekliyor: “45-48 kişi çalışıyordu, patronla sorun yaşamışlar ve greve çıkmışlardı. Bağlı olduğu kordon, grevin tüm kordonun grevi olduğuna karar verdi ve patronlara ya bu sorunu çözersiniz ya da kordona bağlı tüm fabrikalarda iş durur, dedi. Bu kordon açısından çok önemli bir dayanışma örneği oldu.”

MAKİNAYI ÖRGÜTLEYEN KAYIŞ

Kordon kelimesinden kasıt, makine parçalarını bir arada tutan kayıştır. Onları birbirine bağlayan kayış olmazsa parçalar tek başlarına harekete geçemez, makine çalışmaz, üretim olmaz... Kayış, makine parçalarının örgütüdür. Şilili işçiler de “kordon”larla aynen böyle örgütlenirler. Aynı bölgedeki fabrikalarda çalışan işçilerin seçtiği temsilcilerden oluşan ortak komite “kordon”dur. Fabrikalar arasında, fabrikalarla emekçi mahalleleri arasında, fabrikalarla köylüler arasında iletişim ve örgütlenmeyi sağlar, bölge işçilerinin karar organıdır. İşçiler içinde çeşitli siyasi örgütleri destekleyenler de vardır, hiçbir örgüte üye olmayan da. Çoğu kordon sendikasız, örgütsüz özel sektör fabrikalarında doğmuştur.

BİR KORDON 350 FABRİKAYI YÖNETİYOR

5-7 bin arası işçiyi yöneten ve büyük kordonlardan biri olan Vicuña Makenna Kordonu Başkanı Armando Cruces, 16 Ağustos 1973’te Avanzada Socialista gazetesinde verdiği röportajında şöyle diyor: “Kordonları yönetmek kolay değil çünkü 350 fabrikayı birden idare etmeniz gerekiyor ve bunu sadece bizler yani işçiler yapıyoruz, sendika yöneticileri değil. Hem fabrikada hem kordonlarda çalışıyoruz. Sanayi Kordonlarının görevinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Fabrikalarda artık faşistler yok, onları kovduk.”

İŞÇİLERDEN ŞİLİ’NİN GELECEĞİNE DAİR...

Kordonların Salvador Allende’ye yazdıkları oldukça uzun mektupta darbeyi önlemek ve ekonomik-siyasi yeniden yapılandırmayı hayat geçirmek için ilettikleri öneri ve taleplerin bazıları şöyle:

- Halk Cephesi’nin 1970 yılında oy verdiğimiz programı uygulanmalı,

- Patronların ulaşım grevlerinin etkisini kırmak için Ulusal Ulaşım Şirketi kurulmalı,

- Esnafın kepenk kapatma eylemlerine karşı, doğrudan dağıtımı sağlayacak bir sistem kurulmalı,

- İşçilerin çoğunluğunun kabul etmediği hiçbir fabrika eski sahiplerine geri verilmemeli,

- Burjuvazi için yapılan lüks ürün üretimi durdurulmalı, bu alanda kesin bir işçi sınıfı kontrolü sağlanmalı,

- Pratikte sadece işçilere karşı kullanılan Silahsızlanma Yasası iptal edilmeli,

- Köylülere yönelik askeri baskılar, saldırılar soruşturulmalı ve sorumlular cezalandırılmalı.

İKİ SEÇENEK

Büyük yürüyüşlerinden bir gün sonra, kanlı darbeden bir hafta önce, 5 Eylül 1973’te Salvador Allende’yi uyaran işçilerin mektubuna geri dönelim. Şöyle devam eder işçiler: “Biz işçiler faşizmin ne olduğunu biliyoruz (…) Faşizm işçi sınıfının tüm kazanımlarının ortadan kaldırılması, işçi örgütlerinin, sendikaların, grev hakkının ortadan kalkmasıdır. En ufak bir hak için sesini çıkartan işçinin işten atılması, hapse konulması, işkence görmesi ya da katledilmesidir.” Gerekli önlemler alınmadığı takdirde Latin Amerika'nın en bilinçli ve örgütlü işçi sınıfına yönelik planlı katliamların yakın olduğu konusunda uyarır işçiler ve artık “iki seçenek var” derler: “Ya proletarya diktatörlüğü ya askeri diktatörlük!..”

* Bu yazıdaki bilgiler; - Mike Gonzales'in "Şili 1972-1973/İşçiler birleşiyor" başlıklı makalesi (Devrim Provaları, der. Colin Barker, Yordam Yayınları, 2008), Dolores Mujica'nın "El Chile de Los Cordones Industriales" Belgeseli  ile Şili gazete ve dergilerinde yayınlanan çeşitli makalelerden derlenmiştir. - İşçilerin Allende'ye mektubu, El Ciudadano gazetesinden alınmıştır.

ÖNCEKİ HABER

Vazgeçmedik, yaşayacağız!

SONRAKİ HABER

Gen transferi değil, süt bankacılığı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa