Çocuk işçiler: ‘Okumanın hayalinden dahi geçtik’
Türkiye’de çocuk işçilerin yüzde 30.8’i tarım, yüzde 23.7’si sanayi, yüzde 45.5’i ise hizmet iş kolunda çalışıyor. 4 öğrenciden 1’i ise eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalıyor.
Fotoğraf: Evrensel
İlknur HAYLAZ
İstanbul
Türkiye’de yaklaşık 1 milyon çocuk güvencesiz koşullarda baskı ve şiddet sarmalı altında ucuz iş gücü olarak çalıştırılıyor. Resmi verilere göre; Türkiye’de çocuk işçilerin yüzde 30.8’i tarım, yüzde 23.7’si sanayi, yüzde 45.5’i ise hizmet iş kolunda çalışıyor. 4 öğrenciden 1’i ise eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalıyor.
Her yıl artan iş cinayetlerinde hayatını kaybeden işçiler arasında çocuk yaşta olanların oranı ise yüzde 5’in üzerinde bu oran yaz aylarında artış gösteriyor.
İstanbul’un Pendik’teki bir tekstil atölyesinde çalışan, yaşları 14 ila 17 arasında değişen çocuk işçilerle görüştük.
ŞİDDETTEN KAÇIP GELDİKLERİ EVDE EŞYALARI YOK
Elif daha 15 yaşında, tekstil atölyesinde işe başlayalı henüz iki hafta olmuş. Annesi ve 3 kardeşi ile babasının şiddetinden kaçarak Ankara’dan İstanbul’a gelmişler. Kaçıp geldikleri evde eşyalarının olmadığını anlatan Elif, “Nasıl okuyalım abla, evde eşya yok. Para yok. Hepimiz yeni işe girdik. Çalışmazsam aç kalacağız. Çalışırsam da okuyamam zaten. Okula gitmek istesem de mümkün değil. Okul formaları, çantalar, kitaplar çok para” diyor.
"AĞABEYİM OLSAYDI ÇALIŞMAK ZORUNDA KALMAZDIM"
15 yaşındaki Elif, komşusu Esmayı da çalıştığı atölyeye getirmiş. Esma ise henüz 14 yaşında, 8. sınıfa kadar okuyabilmiş daha sonra okulu bırakmış. Bu atölye Esma’nın iş deneyimi, “Çalışmaktan başka çarem yoktu. Babam hasta, hasta olmasa da zaten bize bakmıyordu. Geçen ay kanserden ölen ağabeyimin askerden önce faydası vardı, askerden dönünce kanser oldu, sonra öldü. O olsaydı belki şu an çalışmak zorunda kalmazdım” diyor hikayesini anlatırken. Esma okuyunca da muhtemelen böyle bir yerde çalışacağına kendini ikna etmiş, “Hem okumak çok masraflı iş. Açıktan okuyorum, sınavlara çalışmaya zamanım olmuyor. Çok fazla yoruluyorum. Daha işe gireli iki gün oldu” diye konuşuyor.
Esma’nın çalışırken çok yorulduğunu gören Elif, “Yere çömelerek çalış daha az yorulursun” demiş. Elif’e de bu öğüdü ondan eski çalışanlar vermiş. Yalnız bir uyarıyla: “Dikkat et patronlar ustalar göremesin, görürlerse kızarlar.”
"YEMEKLER KÖTÜ, AÇ KALIYORUZ"
Bu atölyede beraber çalışan iki kız kardeş de var. Kardeşlerden biri 14, diğeri 17 yaşında. İkisi de 18 yaşına girmeyi ve sigortalı bir işte çalışacakları günü bekliyor. Büyük olan söz alarak, “Görüyoruz, kör değiliz. Bu patronlar bizi çok sömürüyor. Korkarak iş yapıyoruz. Fabrikada da sömürü var ama en azından servisi ve sigortası var. Yemekleri de düzgündür herhalde. Biz burada yemek yiyemiyoruz. Sabahtan akşama kadar aç kalıyoruz. Yemekleri çok kötü. Hiç kimse yemiyor. Biz de maaşımızdan günlük 10 lira ayırıp noodle ve çikolata alıyoruz. O şekilde doymaya çalışıyoruz” diyor. Okumanın hayalini dahi kuramadığını söyleyen çocuk işçi, “Herkes okuyor, en kötü açıktan okuyor. Düşünüyorum arada belki ben de okumak isterdim. Kendi yaşıtlarımla okula gitmek isterdim ama neyse hayal kurmayalım geçti artık bizden” diye anlatıyor.