Acının bir dili olmalı!
Edebiyatımızın genç şairlerinden Emrah Yener’in ilk kitabı ‘Bozuk Bir Türkçeyim Ülkemde’ kitabında şair; ilk şiirinden itibaren insanı kimliksizleştiren bir sürgüne çıkarıyor.
"Bozuk Bir Türkçeyim Ülkemde" kitabının kapağı
Tarık ÖZYILDIRIM
Elimde edebiyatımızın genç şairlerinden Emrah Yener’in ilk kitabı “Bozuk Bir Türkçeyim Ülkemde” var. İlk şiirinden itibaren şair, insanı sürgüne çıkarıyor, kimliksizleştiren bir insanın sürgününe: “O İstanbul Türkçesi/ Coşkun ve cabbar/ Bir elinde sırmalı kitap/ Bir elinde kılıcı, keskin ve gaddar/ Bense farklı bir aksan/ Uzak köylerde/ Bozuk bir Türkçeyim ülkemde.”
Haykıran şiirleri var, mısraları var şairin; yoksulluğa, zulme, yoksunluğa haykıran. Ahmed Arif’e, Hasan Hüseyin Korkmazgil’e uzanan bir haykırma: “Kemikten bir kitleyiz şimdi/ Kemikten, kandan ve insandan/ Ve direncin yumruklarıyla dövüyoruz göğü/ Umudun meydanlarında”
Hani Nâzım diyor ya “Kitap rüzgar olmalı, perdeyi kaldırmalıdır.” İşte siz okuyucuları bekleyen mısralarla; şair perdeyi kaldırıp insanca yaşamaya, Büyük İnsanlığa davet ediyor kavgacı bir üslupla: “Kemirin ki; et kurumuş, kan çekilmiş,/ Varsılların hep tok, yoksul satılmış./ Satıyorlar fabrikaları/ tarlaları ve yolları/ Ve vatanı/ Ve davanı/ Ve insanı/ En çok da insanı.”
Ne şairlerin ne şiirlerin yurdu vardır benim gözümde. Genç şair de Tevfik Fikret’in gözüyle bakar insanlara. Ne de olsa dünya insanıyız der her mısrasında ve Mezopotamya’dan, Ortadoğu’ya ses oluverir; kimi zaman isyankar kimi zaman sevdalı: “Gül uyur/ Gün uyur/ Su uyur akmaz bile/ Ar uyur/ Âlim uyur/Vicdan uyur/ En çok insan uyur/ Ama kan uyumaz/ Akar hem de nehir nehir/ Ortadoğu’da.”
“Şairin en büyük sorumluluğu, çevresine, halkına ayna tutmasıdır” der Gülten Akın. Genç şair Emrah Yener de bu sorumlulukla yakın zamana, yakın zamanda yaşananlara duyarsız kalamaz. Genç yaşta yitirilen bir canı, Abdullah Cömert’i, geride bıraktığı kavgasını bir şiirle selamlar: “22 yaşındaydı Abdullah Can/ Başında akan kan/ Kızıldı devrim gibi/ Ve daha koyu/ Vurulup düştüğü yere dikilen bayraktan.”
“Bozuk Bir Türkçeyim Ülkemde”yle “Acının bir dili olmalı” diyor şair. Biliriz ki acıların, yoksullukların, yalnızlıkların en güzel dilidir şiir. Ve biz bu dili bu kitapta ardına kadar aralıyoruz: “Dirilmiyor ölülerimiz/ Acımızsa hiç ölmüyor/ Yorularak/Yenilerek/ Unutarak/ Yaşanmıyor.”
Beni çok etkileyen, her bir mısrası bir şiir tadında olan “Islak”la veda edelim bu eşsiz şiir yolculuğuna. Kırık bir yalnızlığın Cemal Süreya’yı bile kıskandıracak mısralarıyla: “Sana dokunmuş tüm düşüncelerimi/ Soyundum,/ Yıkadım bir güzel,/ Astım balkona/ Kurudu sanmıştım, /Ne bilirdim yağmur yağacağını/ Oysa hiç bulut da yoktu gökyüzünde.”
*Emrah Yener “Bozuk Bir Türkçeyim Ülkemde” Luna Yayınları 1. baskı 2021