Evrensel için yeni bir dönem
22 Kasım 2023 15:04

Edremit’te 25 Kasım etkinliği: “Yoksulluğa, şiddete, savaşa karşı mücadelemiz var"

Edremit Ekmek ve Gül’ün 25 Kasım etkinliğine katılan Evrensel Yazarı Nuray Sancar sömürü ve savaştan en çok kadınların etkilendiğini belirterek kadınların buna karşı isyanının devam ettiğini söyledi.

Edremit’te 25 Kasım etkinliği: “Yoksulluğa, şiddete, savaşa karşı mücadelemiz var"

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

Edremit Ekmek ve Gül Grubu’nun 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddet Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü kapsamında "Yoksulluğa, Şiddete, Savaşa Karşı Mücadelemiz Var" söyleşisi gerçekleştirdi. Altınoluk Ayhan Şahenk Kültür Merkezinde yapılan etkinliğe Evrensel gazetesi yazarı Nuray Sancar konuşmacı olarak katıldı.

Etkinlikte konuşan Nuray Sancar dünya tekelleri ve devletlerin nüfuz kurmak istedikleri bölgelerde, petrol ve doğal gaz taşıyan ticaret hatlarının geçtiği yerlerde paylaşım savaşlarına girdiğini belirterek. “Paylaşım savaşı demek halkları daha çok sömürmek için sermaye birikimini artırmak demek. Bu daha fazla acı yoksulluk kan ve gözyaşı pahasına oluyor. Sömürüden ve savaştan en çok etkilenen kadınlar oluyor” dedi.

“İŞ BAŞINA GELEN İKTİDARLARIN İLK İŞİ KADINLARIN HAKLARINA SALDIRMAK”

IŞİD’in Ezidi kadınları köleleştirerek avrat pazarlarında sattıklarını, kafesler içinde gezdirdiklerini, kara çarşafa soktuklarını, hapsettiklerini hatırlatan Sancar şunları söyledi; “Çünkü yapabildiler. Çünkü kadınlara orta çağ karanlığından bile kapkara bir zından hayatı yaşattılar. Savaşlar sadece patlak verdikleri alanları etkilemiyor. Bütün dünya siyaseti bu paylaşım savaşına göre şekilleniyor. Büyük patronlar ve devletleri sürekli savaşa hazır olmak gerektiğini, halkların da hazırlanması gerektiğini ileri sürüyorlar. Bu yüzden daha baskıcı daha diktatörler iktidara geliyor. Bu iktidarların ilk işi kadınların haklarına saldırmak. Arjantin devlet başkanı, Polonya, Orban.... Esnek çalışma, düşük ücret, çocuk yardımlarının ve sosyal hakların budanması, kürtaj yasağı, kadınlara yönelik aşağılayıcı söylemlerin ortaya saçılması, şiddet ve artan tecavüz oranlarının sebebi kadınları şiddet uygulayarak terbiye etmek isteyen iktidarların ta kendisi. Çünkü bu iktidarlar halk için değil sermaye için varlar.  Ama daha önemlisi iktidarın yönettiği kapitalizmin, kar ve büyüme hırsının halkına açtığı savaştır. Kadınlar ise bu açılan savaşın en önemli nesnesi durumunda. Sonra söyleyeceğimizi en başta söylersek; kadınlar bugün de hayatta kaldık noktasına getirildi. Yani tek derdi yaşayabilmek olan canlı konumuna.” 

“KADINLAR CENDEREYE HAPSEDİLİYOR”

Kadının her zaman ailenin bir parçası, ailedeki erkeklerin sorumluluğu altında değerlendirildiğinin altırı çizen Sancar; “Böylece kadın aile içinde o aile yapısının ve aileyi yöneten erkeğin belirlediği hukuk çerçevesinde, ailenin anlayışı görgüsü eğitim düzeyi vb. geniş aile olup olmadığı, erkeğin neredeyse sinirlerini kontrol düzeyi tarafından belirlenen bir cendereye hapsediliyor. Her ailenin kendi kurallarını oluşturduğu bir toplumda kadının statüsü ailenin iç hukukuna, evin ve sokağın tek adamının keyfi buyruğuna bağlı. En son sendika üyesi iki kadın işçinin anne babalarının aranması, karakola ifade çağırılmaya anne babalarıyla sokulmak istenmesi bunun karşılığıdır. Kadınlara reşit bireyler olarak davranmak yerine onları çocuklaştıran, kendi durumunu idrak edemeyen nesneler olarak davranılmıştır. Çünkü kadın eşit bir yurttaş değildir, öyle görme ve gösterme zahmetine bile girilmemiştir” dedi.

“ALEYİ İLGİLENDİREN BÜTÜN YÜKLER KADINLARIN SIRTINA YÜKLENDİ”

İktidarın “aslansın kaplansın” diye kışkırttığı erkekliğin kadınların terbiye silahına dönüştüğüne dikkat çeken Sancar şöyle devam etti; “1 Ocak-31 Temmuz tarihi arasında 310 kadın öldürüldü. Kadına yönelik şiddetin tecavüzün yaptırımsız kalması sadece iktidarın kadın düşmanı politikasından değil. Aynı zamanda genel ekonomik politikasının, kadına biçilen rollerin gerçekleştirilmesi için çığırından çıkarıldı. Çünkü içinde bulunduğumuz kapitalist düzen bu ülkede yaşayan emekçilerin haklarını bir yük alarak görmekte. Enflasyonun altında ücret, düşük emeklilik maaşları, çocukların okul ve kreş masrafları, aile sigortası, eğitim ve sağlık harcamaları, ana sağlığı, kadın işgücünün hakları gibi birtakım yükümlülükleri üstünden atmak istiyor. Bunun karşılığı kadının bağımlı ve haneyi ilgilendiren bütün yükleri sırtlamasıdır.”

İktidarın kürsülerden kadınları aşağılayan sözler söylemeye devam ettiğine dikkat çeken Sancar; “Medya ve mahkemeler; kadının o saatte orada ne işi varmış, neden tek başına iş görüşmesine gitmiş gibi sorular sorulmasına zemin hazırladı. Arka arkaya çıkarılan yasalarla kadının rıza yaşı indirildi, medeni yasanın kadının haklarını düzenleyen kısımları törpülendi; lisedeyken nişanlanma, erken evlenme, tecavüzcüyle evlendirme yasaları çıkarıldı. İstabul sözleşmesi feshedildi. Kadın bakanlığı ortadan kalktı Aile bakanlığı kuruldu” dedi.

“KADINLARI TOPLUMSAL YAŞAMDAN KOPARACAK BİR ÇALIŞMA DÜZENİ DAYATILIYOR”

Tekeller büyüdükçe emekçi kadınların hayattan paylarının da düştüğünü belirten Sancar;  “ ‘Enflasyonla mücadele’ diyerek bizlere yutturmaya çalıştıkları program, esnek çalışmaya dair kelime oyunlarıyla, süslü sözlerle, kadın emeğini daha da ucuz hale getirirken, ev içi yükleri üzerine dinlenme zamanlarını da ele geçirecek, kadınları toplumsal yaşamdan koparacak bir çalışma düzeni dayatıyor. Kadınlar için daha çok yoksulluk, esnek, güvencesiz çalışma, düşük ücret anlamına gelirken, kadınları sosyal yardımlara ve aileye daha çok bağımlı hale getirecek bir saldırı planı olarak önümüzde duruyor” ifadelerini kullandı.

“KADINLARIN İSYANI DEVAM EDİYOR”

“Ya öl ya da benim sınırlarım içinde yaşa” dayatması yapılan kadınların şiddete hak gaspına, insanca yaşama ve çalışma koşullarına isyanının devam ettiğinin alıtını çizen Sincar şu ifadeleri kullandı; “Kadınların çalıştığı işyerlerinde en kararlı direnişçiler onlar. Kadın cinayetlerine karşı ses çıkaran onlar. Nasıl iktidarın planları sistemli, bütünsel, hiçbir konuyu açıkta bırakmayan ve her şeyi sermayeye büken programlarsa hayatın her alanını savunmak, talepler için birleşmek ve kadınların kendi kaderini tayin edebileceği bir düzen mücadelesinin ayrılmaz parçalarıdır."

Sancar’ın konuşması sonrasında etkinlik kadınların kendi yaşamından paylaşımları ve soru cevap bölümü gerçekleşti. Kadınların ilgiyle dinledikleri söyleşi, 25 Kasım Edremit'te yapılacak yürüyüş ve basın açıklamasına çağrıyla sona erdi. (Balıkesir/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et