LC Waikiki işçisi: Katliam dursun istiyorsak işçiler olarak yan yana gelmeliyiz
Bu savaşa, katliama dur demek için daha etkili bir yol olur esas olarak bunu tartışmaya ihtiyaç var.
Fotoğraf: AA
LC Waikiki işçisi
Esenyurt
Merhaba Evrensel okurları,
LC Waikiki deposunda çalışan bir işçi olarak İsrail’in Filistin’e olan saldırılarının depo içinde işçiler arasında nasıl tartışıldığını paylaşmak istiyorum.
Hepimiz eksik ya da fazlasıyla siyonist İsrail rejiminin Filistin’e yönelik saldırılarında geçmişten bugüne bir bilgiye sahibiz. Son olarak Hamas’ın başlatmış olduğu saldırılarda bir konser alanında sivil halka yönelik yaptığı saldırıyı kabul etmesek de İsrail devletinin bu durumu bahane ederek saldırılarını yoğunlaştırdığını, savaş koşullarında bile kabul edilemeyecek düzeyde süren vahşeti, hastanelerin okulların, camilerin, kiliselerin bombalandığını, sivil halkın katledildiğini bir insanlık suçu işlendiğini haberlerden takip ediyoruz.
İsrail’in saldırılarının başlamasından bir hafta sonra iktidar Atatürk Havalimanında Filistin ile dayanışma mitingi yaptı. O mitingde sahte gözyaşları döküldü. Hamasi nutuklar atıldı. İktidarın bu boş laflardan başka bir şey yapıp yapmadığına baksak aslında Filistin halkının yararına bir şey yapmadığını görürüz. İsrail ile olan ticari ve askeri anlaşmalar devam ediyor. Erdoğan, İsrail Devlet Başkanı Netanyahu’yu terörist ilan etti ama terörist ilan etmesinden sonra ülkemizden İsrail devleti ve şirketlerine yapılan demir çelik başta olmak üzere ham madde ve gıda temini aynı şekilde devam etti. Hâlâ İsrail ve Türkiye limanları arasında gemiler mekik dokuyor.
İktidar partisinin il ve ilçe teşkilatları, Cumhur İttifakının bileşenleri ve onlara yakın kimi gruplar farklı il ve ilçelerde Starbucks, MCDonalds önlerinde boykot çağrıları yapıyor, kola dökme eylemleri yapıyorlar. Bu boykot çağrıları ve eylemlerin mi İsrail’e karşı yaptırım gücü daha fazla olur yoksa ülkemizden her gün giden ortalama 7 geminin durdurulması mı daha etkili olur? Bunu tartışmaya ihtiyaç var. Bu eylemleri yapanlar iktidarın bir yandan sahte gözyaşları döküp bir yandan bu ticarete devam etmesine sessiz kalıyorlar. Bu ikiyüzlü tutum karşısında söyleyecek hiç söz bulamıyorlar mı?
Çalıştığımız iş yerinde de AKP’nin yaptığı mitinge çağrı yapan, katılan arkadaşlarımız oldu. Boykot çağrılarına destek vermek gerektiğini, boykotu büyütmek gerektiğini anlatıyorlardı. Tuvalet kapılarına boykot çağrıları yazıldı. Hatta içerideki tartışmaların ardından yönetim tarafından yemekhanedeki ürünlerden İsrail ürünlerinin kaldırılıp-kaldırılmamasına dair bir anket de yapıldı. Burada da farklı görüşte olan arkadaşlar vardı. Kimi kaldırılmasını savunurken kimisi bir işe yaramayacağını söyleyerek kaldırılmamalı dedi. Bunun üzerine karşılıklı tartışmalar yaşandı ve kendi aramızda birbirimize girdiğimiz, birinin diğerine terörist dediği, yanındaki işçiyi suçladığı bir durum ortaya çıktı.
Bu tartışmaların, bizim kendi aramızda birbirimizle kavga etmemizin yersiz olduğunu görmemiz lazım. Asıl tartışmamız gereken hangi yöntemin daha etkili olacağı olmalı. Bizim birbirimizle kavga edip boykot yapıp yapmadığımız üzerinden tartışmamız mı etkili olacak yoksa devletin bu ikili anlaşmaları bitirmesi mi? Bu savaşa, katliama dur demek için daha etkili bir yol olur esas olarak bunu tartışmaya ihtiyaç var.