22 Kasım 2023 19:27

“İki Tutam Saç”*

Yıllar önce evlatlık verilen bugün 75-80 yaşlarında olan kadınlar kendi hikayelerini anlatırken yıllar önce çektiği acıların izleri tüm salonda hissediliyordu.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Günseli UĞUR
İzmir

17 Kasım günü Alevi Bektaşi Kültürünü Tanıtma Derneği Narlıdere Cemevinden kadınların etkinliğindeydim. Bu haftaki cuma etkinliğinde Dersim Katliamının yıl dönümü nedeniyle planladıkları “Dersim’in Kayıp Kızları” belgesel film gösterimi vardı.

Otuz beş kişinin katıldığı film gösterimine başlamadan önce Cemevi ve Kadın Meclisi yönetiminden Gülay Serin, Dersim isyanına dair konuşma yaptı. Serin, “Tarih resmi dilinin sevdiği sözcükle teslim olanların bile idam edilmesi garabeti bu meydanda görmüştür” diyerek başladı konuşmasına.

“İdam cezalarının olağan ve sıradan sayıldığı o günlerde türlü hukuk hileleriyle gerçekleşen bu hadise herhâlde üstünlerin hukukunun kendine has örneklerinden biriydi. Fakat sistemi yönetenlerin bu hukuksuzluğu yeterli görmemiş birkaç ay sonra Dersim’de tarihin görüp göreceği o büyük kırımlardan birini gerçekleştirmiştir” dedikten sonra, söz konusu kırımda on binlerce insanın öldürüldüğünü, yaklaşık 20 bin kişinin sürgüne gönderildiğini anlattı. 1938 yılı yaz aylarında birkaç hafta içinde gerçekleştirilen bu kırım o kadar sessiz yapılmıştı ki katliam yapanların orada olanlardan söz etmesi bile yasaklanmıştı. Basına yasak gelmişti.

Film gösterimi sırasında salondaki izleyicilerden ağlama sesleri geliyordu. Yıllar önce evlatlık verilen bugün 75-80 yaşlarında olan kadınlar kendi hikayelerini anlatırken yıllar önce çektiği acıların izleri tüm salonda hissediliyordu.

Film sonrası söyleşide Narlıdere Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Grubu adına ben de söz aldım. Filmi izlerken yapılan katliama, bu katliamı gerçekleştiren zihniyete öfkem büyürken benzeri soykırım ve katliamları hatırlamaktan alıkoyamıyordum. “Bugün Madımakları, Dersim katliamını, Maraşları, Çorumları, 10 Ekimleri unutturmamanın en önemli yolu, yeni katliamların önlenmesidir” dediğim konuşmamda, dinleyicilerin duyarlılığı beni çok etkiledi. Evet, bir aydır süren Gazze saldırılarında binlerce çocuk öldürülmüştü, çocuk hastaneleri bombalanmaya devam ediyordu.

Sebepleri dinsel, mezhepsel, ırksal ya da ulusal kimlikler üzerinden gösterilse bile yaşanan savaşların yapılan katliamların sermaye egemenliğini sağlamlaştırmak, sömürüyü artırmak temel amacında olduğunu konuştuk sohbetimizde. Ve tek çözümün yurdumuzda ve dünyada barışı savunmak olduğunu…

*

ÖNCEKİ HABER

Köpekli işkence davasında ‘kusur yok’ raporu sonrası savcı beraat istedi

SONRAKİ HABER

Evrensel Gazetesi Avukatı Devrim Avcı: Yargı, basın özgürlüğünün yanında yer almalı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa