24 Kasım 2023 20:18

Narlıdere ve Buca'da kadınlar 25 Kasım etkinliğinde bir araya geldi

İzmir Narlıdere ve Buca'da kadınlar 25 Kasım etkinliklerinde bir araya geldi.

Fotoğraf: Evrensel

Reklam

İzmir'in Narlıdere ve Buca ilçelerinde kadınlar 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü etkinliklerinde bir araya geldi.

Narlıdere'de, Ekmek ve Gül Dayanışma Grubu ve Alevi Bektaşi Kültürünü Tanıtma Derneği Narlıdere Cemevi Kadın Meclisi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde söyleşi düzenledi.

Narlıdere Cemevi’nde gerçekleştirilen söyleşiye konuşmacı olarak sağlık emekçisi Hülya Ulaşoğlu ve İzmir Barosu Başkan Yardımcısı Avukat Zöhre Dalkıran katıldı. 60’ı aşkın kadının katıldığı söyleşide ilk olarak Ekmek ve Gül grubundan Nuriye Erdoğan, 2 Temmuz katliamında yaşamını yitiren şairlerin dizeleriyle sözlerine başladı.

“KADIN YÖNELİK ŞİDDET GİTTİKÇE ARTIYOR”

Mirabal kardeşlerin yaşadıkların başlayarak bugün Türkiye’deki kadınların yaşantısına ilişkin kısa bir konuşma yapan Erdoğan, nafaka hakkından 6284’ün kaldırılmasına kadar kadına şiddetin bugün de gittikçe artmakta olduğuna dikkat çekerek, mücadele çağrısında bulundu.

Alevilik inancını evrensel kılanın kadına verilen değer olduğunu söyleyen Alevi derneğinden Gülay Serin, AKP hükümetinin kadına getirdiği bir olumsuzluk olarak kadının doğurganlığıyla öne çıktığını söyledi. Eğitimdeki uçurumun büyüdüğünü, ekonomik koşulların kadınları daha olumsuz etkilediğini ifade etti.

KADINLARIN YASAL HAKLARI VE UYGULAMALAR

Ardından söz alan Avukat Zöhre Dalkıran yasaları anlatarak sözlerine başladı. Dalkıran, “Bu yasa sadece kadınla sınırlı değil, ancak daha fazla şiddete maruz kalmaları nedeniyle çocuklar ve kadınları kapsıyor. Şiddete maruz kaldığımızda kaymakamlığa gittiğimizde çocuğumuza kreş sağlanması, maruz kaldığımız şiddetin travmaya sebep olması nedeniyle rehberlik hizmeti, hiçbir gelirimiz yoksa geçici bir maddi yardım sağlanabiliyor. Bunlar acil olarak verilen tedbir kararları” dedi.

Hakim tarafından verilebilecek tedbirleri anlatarak uzaklaştırma kararı, alkol için tedbir kararı, silaha el koyma gibi kararlardan da bahseden Dalkıran, “Yasaya göre birey hakkında verilen karara uymuyorsa zorlama hapsi dediğimiz bir ceza alıyor. Ancak ülkede olan istatistiklere göre verilen uzaklaştırma kararına uymayanlara göre zorlama hapsi çok az bir sayıda. Şiddete maruz kaldığımızda en yakın karakola gittiğimizde çeşitli tedbirler veriliyor. İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması pervasızlaşma ve daha aleyhte davranma hakkı veriyor pek çok kuruma” diye konuştu.

“YAŞANANLARA KARŞI TEK ÇÖZÜM ÖRGÜTLENMEKTİR”

Sağlık emekçisi Hülya Ulaşoğlu ise, “Buraya kadar geliyor olmanız çeşitli şeyleri yıktığınız anlamına geliyor. Buradaki kadınlar, diğer kadınlara ulaşmanın yollarını aramalı” dedi. Sağlık hakkının ücretsiz bir hak olduğunu söyleyen Ulaşoğlu “Kadınların hep ikinci planda kaldığını ve kadınların sağlığa erişiminin çok daha zor olduğunu ifade etti.

Ulaşoğlu, “Yaşlı ve engelli bakım yükü kadına kalıyor. Toplanan vergilerin hizmet için değil farklı amaçlara kullanıyor. Yoksulluk kadınları daha fazla etkilerken, evde tencerenin kaynamamasının suçlusu kadın olarak görülüyor. Bu yaşananlara karşı tek çözüm anlamak, anlatmak ve örgütlenmektir. Bıkmadan usanmadan anlatmalıyız” dedi.

“Sağlık sektöründe de yerleşmiş toplumsal cinsiyet rollerinin etkisini kadınlar çok hissediyor. Kapitalist düzende sağlık ticarileştiği için insanların HPV aşısına bile ulaşılamamasına neden oluyor” diyen Ulaşoğlu son olarak şunları söyledi; “1 öğün ücretsiz yemek kampanyası tüm ailelerin, çocukların sorunudur. Sadece kadınların sorunu değildir. Ancak kadınlar bugün en önden.”

“BİRLİKTE HAREKET ETMELİYİZ”

“6284 yasasında devletin kadına iş bulma yükümlülüğü var mıdır? Kadınlar ekonomik bağımsızlıklarını nasıl ele alabilirler? 6284 sayılı yasa çıktığından beri kadınların şiddete uğrama oranlarında düşüş olmuş mudur? Biz kadınlar, STK’lar neler yapabilir? HPV aşısı davası kazanıldı, buralarda ne yapılabilir?” gibi sorunların sorulduğu söyleşide Dalkıran, yasaların bir bütün olarak düzenlenmesi gerektiğini ve tek başına bir yasa düzelmesinin mümkün olmadığının altı çizildi.

Konuşmaların ardından katılımcılar toplumsal cinsiyet eşitliğine dayanan konuşmalar yapıldı. Dominik’te faşizmin kadınlara yönelttiği şiddetin bir benzeri olarak Türkiye’de kadınların şiddete maruz kaldığını ve tüm dünyada mücadele etmenin gerekliliği vurgulandı. Okullarda ÇEDES uygulamaları, üniversitelerde kadın topluluklarına yapılan saldırıların altı çizildi. ÇEDES’le ilgili bilgilendirme toplantısı yapmanın planı koyularak birlikte hareket etme, yan yana durma çağrısı yapıldı.

BEKEV'Lİ KADINLAR: SALDIRILAR HİÇ OLMADIĞI KADAR ARTMIŞ DURUMDA

Buca Evka1 Kadın Kültür ve Dayanışma Evi Derneği (BEKEV) üyesi kadınlar dernek binasında yaptıkları 25 Kasım etkinliğinde bir araya geldi.

Dernek yönetimi adına sunum yapan Dernek Başkanı Neşe Gürgör, 25 Kasım tarihini vurguladıktan sonra bugün açısından şiddete karşı mücadele etmenin önemine dikkat çekti. “Bugün haklarımıza saldırılar hiç olmadığı kadar artmış durumda bu saldırılara karşı bizlerin hep birlikte ses çıkartması gerekiyor, bizlerin daha çok mücadele etmesi gerekiyor” diyen Gürgör, Türkiye’nin de imzacısı olduğu uluslararası sözleşmelerden bahsetti.

“MEVCUT YASALARI UYGULAYIN”

İktidarın Anayasa’yı değiştirmek istediğini ifade eden Gürgör, “Biz de diyoruz ki, önce mevcut yasayı uygulayın, imzacısı olduğunuz CEDAW, Lanzorete ve İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayın” dedi.

Daha sonra etkinliğe katılan kadınlarla, yöneltilen şiddete karşı neler yapabiliriz sorusu üzerine konuşmalar yapıldı. Söz alan kadınlar, Rosa Luxemburg, Türkan Saylan, Marie Curie, Ada Lovelace gibi tarihe adını yazdıran mücadeleci kadınların hayatlarını anlatan kısa konuşmalar yaptı. Etkinliğe katılan kadınlara daha önce bir araya gelerek hazırladıkları tokalar hediye edildi. Etkinlik şiir ve müzik dinletisiyle sona erdi. (İzmir/EVRENSEL)

Reklam