İzmir’de “Yaşlı Hakları ve Sosyal İçerme Çalıştayı” düzenleniyor
İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Kent Konseyi ve Aynı Hedefe Yürüyenler Grubu tarafından 25-26 Kasım 2023 tarihleri “Yaşlı Hakları ve Sosyal İçerme Çalıştayı” düzenleyecek.
Mevlüt Ülgen | Fotoğraf: Ramis Sağlam/Evrensel
Ramis SAĞLAM
İzmir
İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Kent Konseyi ve Aynı Hedefe Yürüyenler Grubu tarafından 25-26 Kasım 2023 tarihleri arasında Alsancak Havagazı Kültür Merkezi’nde “Yaşlı Hakları ve Sosyal İçerme Çalıştayı” düzenleyecek.
Yaşlı nüfus aşamasından çok yaşlı nüfus aşamasına geçmekte olan ülkemizde değişen sosyoekonomik ve demografik verilere uygun olarak merkezi ve yerel politikaların geliştirilmesi gerektiğini söyleyen Çalıştay Eş Başkanı Ege Geriatri Derneği Genel Sekreteri Psikolog Mevlüt Ülgen ile çalıştayı ve yaşlanan nüfusu konuştuk.
“YAŞAM KALİTESİ DÜŞÜRÜLÜYOR”
Değişen sosyoekonomik ve demografik yapı göz önüne alınmadan yürütülen politikaların yaşlı bireylerin toplumsal refah ve esenliğini olumsuz etkilediğini söyleyen Ülgen, toplumsal katılım ve yaşam kalitesinin düştüğünü ve yaşlı bireylerin toplumsal dışlanma riskini artırdığını söyledi.
Yaşlı birey oranının hızla arttığı ülkemizde bu konuda kurumların üzerine düşen görevler olduğunu belirten Ülgen, “Yaşlı Hakları ve Sosyal İçerme Çalıştayı ile amacımız yaşlı bireylerin dışlanma riskini azaltan, sosyal içerme politikaları ve uygulamalarını yaşlı hakları ekseninde ele alacağız. Aktif, sağlıklı ve başarılı yaşlanma konsepti çerçevesinde yaşlı bireylerin bağımsız, yerinde, sağlıklı yaşlanma olanak ve hakları öncelenmeli. Toplumsal refah, katılım, kendini gerçekleştirme olanaklarını içeren, erişilebilir, etkin kamusal hizmet ve çevrelere güçlü vurgu yapan, yaşlı bireylerin yaşamın aktif birer öznesi olduğu yaklaşımını yansıtan hak temelli yerel ve merkezi politikaların oluşturulmasına katkı sunmaktır” dedi.
YAŞLI NÜFUS ORANI HIZLA ARTIYOR
Türkiye'de de yaşlı nüfus son beş yılda yüzde 22,6 artış gösterirken, TÜİK verilerine göre Türkiye'de yaşlı nüfus oranı 1990 yılında yüzde 4,3, 2010 yılında yüzde 7,2 iken, 2020 yılında yüzde 9,5’e, 2022 yılında bu oran 9,9 yükseliş eğilimine devam ediyor. Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının 2030 yılında yüzde 12,9, 2040 yılında yüzde 16,3, 2060 yılında yüzde 22,6 ve 2080 yılında yüzde 25,6 olacağı öngörülüyor.
Kentsel ve kırsal nüfus oranlarında değişimin bireylerin yaşam biçimini de değiştirdiğin söyleyen Ülgen, “Tarıma dayalı ekonomi ve istihdam biçimi hızla sanayi lehine değişmiştir. Tarıma dayalı geniş aile yapısı, sanayi ve kentsel üretime dayalı çekirdek aile yapısına doğru hızlı bir değişim süreci yaşamıştır. Yaşlı bireylerin bakım ve diğer sosyoekonomik gereksinmelerini karşılamak için hak temelli örgütlenmiş sosyal koruma sistemi yerine, gelenek ve kültürel yapıya dayandırarak aileye bırakmak önemli bir bakım sorunu ve bakıcı yükü olarak karşımıza çıkmaktadır. Aileye ve ailede kadına yüklenen bakım sorumluluğu yaşlı birey ve bakıcı yaşam kalitesi açısından da önemle üzerinde durulması gereken bir durumdur” diye konuştu.
“SOSYAL HAYATTAN KOPARILMAMALI”
Yaşlı bireylerin toplumla bütünleşmesi ve ilişkilerinin sürdürülmesi gerektiğini savunan Ülgen, “Kendilerini ve refah düzeylerini doğrudan etkileyecek politikaların hazırlanması ve uygulanması aşamalarına aktif bir biçimde katılımda bulunmalıdır. Bilgi ve becerilerini genç kuşaklar ile paylaşmalı, topluma hizmet etmek için çeşitli fırsatlar geliştirebilmeli, ilgi ve yeteneklerine uygun etkinliklerine gönüllü olarak katılımda bulunmalı ve hizmet edebilmelidir. Yaşlı kişiler, toplumsal, siyasal süreçlere ve hareketlere katılmalı bu amaçla örgütlenme (dernek, vakıf, sendika, parti vb.) özgürlüğüne sahip olabilmelidir” dedi.
Hızlı bir şekilde yaşlanan toplumlarda meydana gelen en önemli sosyal risklerin başında, ortalama yaşam süresinin artmasıyla birlikte, yaşlılığa bağlı bakıma muhtaçlık sorunu geliyor. Ülgen, yaşlı bireylerin kendi başlarına sürdürebilecekleri, gereksinim duyduklarında korunabilecekleri ve bakılabilecekleri çeşitli sosyal koruma sistemlerine ve yasal düzenlemelere sahip olması gerektiğini ifade etti.
Ülgen, “İnsana yakışır ve güvenli bir ortamda, sosyal ve zihinsel yönden desteklenecekleri, kendilerini geliştirebilecekleri, koruma ve rehabilitasyon hizmeti alabilecekleri, uygun kurumsal bakım modellerinden yararlanmalıdır. Yaşlı kişiler, herhangi bir barınma, bakım veya tedavi tesisinde yaşarken, onurları, inançları, ihtiyaçları ve mahremiyetlerine saygı duyulmalı, bakımları ve yaşam kaliteleri hakkında karar verme hakkı da dahil olmak üzere insan haklarından ve temel özgürlüklerden yararlanabilmelidir” dedi.
ÇALIŞTAY SONUÇLARI KURUMLARLA PAYLAŞILACAK
“Yaşlı Hakları ve Sosyal İçerme Çalıştayı”nın birinci gününde halka açık gerçekleşecek olan "yaşlı hakları", "yaşlıya yaklaşım ve sosyal içerme", "sağlıklı yaşlanma egzersizleri" konulu konferanslar düzenlenecek. İkinci gününde ise konusunda uzman ve yaşlılar ile çalışan 120 dolayında akademisyen, uzman ve STK temsilcisi ile altı çalışma grubu altında çalışma yürütecek.
Çalıştay sonuçlarının raporlaştırarak, bakanlığa, yerel yönetim ve uygulayıcılara sunacaklarını ifade eden Ülgen, “Yaşlı bireyleri yaşamın aktif birer öznesi olduğu yaklaşımını yansıtan, hak temelli politikalara ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Yaşama, kişi özgürlüğü ve güvenlik hakları, sağlık, bakım ve iyileştirme hizmetleri ile sosyal koruma hizmetlerine erişim hakkı, sosyal, kültürel ve sanatsal olanaklara erişim hakkı bir bütün ele alınmalı, yaşlı dostu fiziksel çevreye, ulaşıma, teknolojilere ve konuta erişim hakkı ve yaşamın her alanında saygınlık sağlanmalıdır” diye konuştu.