25 Kasım 2023 14:11
/
Güncelleme: 14:14

Kol kola 25 Kasım’a mücadeleye!

Genç kadınlar yaşadıkları ekonomik sıkışıklığın karşısında katı kurallar içerisinde, düşük ücretlere çalışmak zorunda bırakılıyor.

Kol kola 25 Kasım’a mücadeleye!

Fotoğraf: Onur Kavak/Evrensel

Cemre KAVUKER

Kocaeli

Bütçe görüşmeleri, sınav haftası, partilerden istifalar, influcerların akladığı paralar derken 25 Kasım geldi. Dertlerimizi, sıkıntılarımızı, yaşadıklarımızı ve neler yapacağımızı konuşa konuşa büyüdüğümüz; evlerden, okullardan, iş yerlerinden taşıp meydanlara aktığımız; taleplerimizi daha gür sesle haykırdığımız o gün geldi çattı. Çünkü 25 Kasım Kelebeklerin yani Dominik'te diktatörlüğe karşı mücadele eden üç kız kardeşin gücünü gücümüze kattığımız gün.

Elbette ki 25 Kasım’ı tek bir güne sığdırmıyoruz. Her gün evde, işte, yurtta, okulda yaşadığımız şiddete karşı sesimizi yükseltiyoruz. Çünkü şiddet kimi zaman dışarıdan kaçta dönmen gerektiğine dair bir kural, kimi zaman ne giyeceğine karışılması, kimi zaman İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılması, kimi zaman da alınmayan önlemler olarak karşımıza çıkıyor.

Ekonomik krizin derinleşmesi sonucu artan yoksulluk da şiddeti giderek arttırıyor.

KURALLAR BİRER BASKI ARACI

Özellikle okul masraflarının artmasıyla okumaya çalışan genç kadınlar, iş ve okul arasında sıkışmış bir halde yaşamaya çalışıyor. İş yerinde taciz, kurallar ve baskı ile karşı karşıya kalıyor. Bir yandan para kazanıp hayatını idame ettirme çabası, bir yandan etrafında biriken şiddet unsurları sürekli karşısına çıkıyor. Bir örnekle açıklamak gerekirse, Kocaeli'de özellikle indirim dönemleri öğrencileri çalıştıran depolardan birinin iş yeri kuralları genellikle kadın öğrenciler için geçerli. Şort, crop, yüzük, kolye, bileklik, piercing, tayt giymek yasak. Kurulan whatsapp gruplarında kırmızı ünlem işaretli emojilerle günde iki üç kere tekrar ediliyor bu yasaklar. Elbette erkekler için de geçerli bu yasaklar. Ancak genelde kadınların giydiği crop ve taytın, esasında bütün bu listedekilerin, depoda iş yapmaya nasıl bir engel oluşturduğu ise kocaman bir soru işareti olarak duruyor karşımızda. Üstelik 9-10 saati bulan bu işlerde ücret de düşük bir miktarda. Ancak okumak için, hatta yaşamak için paraya ihtiyacı olan birçok genç bu depoları iş olarak tercih ediyor sıkça. Genç kadınlar yaşadıkları ekonomik sıkışıklığın karşısında katı kurallar içerisinde, düşük ücretlere çalışmak zorunda bırakılıyor.

YURTLAR ÇARPIKLIĞIN TEZAHÜRÜ

Şiddeti farklı yerlerde benzer biçimlerde nasıl yaşadığımızın en somut örneklerini sıkça görüyoruz bu günlerde. KYK yurtlarından peşi sıra gelen haberler öğrencilerin niteliksiz, hijyenden uzak koşullarda, can güvenliği olmadan yaşamaya mahkum edildiğini gösteriyor. Genç kadınlar yurda bir dakika geç girse tutanakla karşı karşıya geliyor, yurttan atılmakla tehdit ediyorlar. Giriş-çıkış saatlerine bu kadar dikkat eden yönetimler asansörlerin denetimlerini ise takip etmiyor, şikayetleri göz ardı ediyorlar. Alınmayan önlemler ve taleplerin umursanmaması, Zeren Ertaş'ın hayatını kaybetmesine neden oldu. Üstelik yetkililer hiçbir sorumluluğu almamak için çeşitli bahanelerle ölümüne neden oldukları Zeren'i suçlar şekilde konuştular. Zeren'in ölümünün ardından sokaklara dökülen, taleplerini haykıran gençler yaşadıkları şiddete dur demek istediler. Devletin gençler üzerinde uyguladığı şiddet, kurallarla bastırma çabası, insanca olmayan yurt koşulları bir arkadaşımızın ölümüne neden olarak bir patlamaya neden oldu. Sokağa çıkan, yurdunda ses çıkaran herkes yan yana hareket etmenin değiştirici gücünü de görmüş oldu. Çünkü yaşadığı sorunlar karşısında somut talepler ortaya koyan, bu talepleri için ısrar edenler kazanım elde ettiler.

HEP BERABER ŞİDDETLE MÜCADELEYE

Bugün 25 Kasım’a giderken konuştuğumuz şiddet sadece çevremizde olan, ilişkimiz olan erkeklerden değil içinde yaşadığımız bu sistemin her bir parçasından geliyor. Bu kadar sistemli bir şekilde gelen şiddet karşısında yapabileceğimiz şey çok açık, yan yana gelip talepler etrafında mücadele etmek. Bugün bizi şiddet sarmalı içinde bırakanlara karşı bu düzeni değiştirecek gücümüz olduğunu pek çok kez gördük. Tıpkı KYK eylemlerinde olduğu gibi.

Yaşadığımı şiddet karşısında sesimizi daha gür çıkarmak için sınıfındaki, odandaki, iş yerindeki arkadaşının koluna gir, 25 Kasım’da meydanlarda taleplerini haykır. Haklarımız ve hayatlarımız için 25 Kasım'da alanlara!

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşmesi görüşmeleri dün başladı. Ek iş yapmadan geçinemez hale gelen işçilerin temel talebi yoksulluk sınırının üzerinde ücret. Kamuda 4 ayrı kuşaktan savunma sanayi işçilerinin aktardığı deneyimler de taleplerin ancak birlik olup, mücadeleyi göze alınca kazanılabildiğini gösteriyor.

Ücretler yoksulluk sınırının üzerine çıkarılsın

Vergi kesintileri yüzde 15’le sınırlı tutulsun

İkramiye ve ek ödemeler vergi kesintisi dışında bırakılsın

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Mardin’de kayyım 3 ayda 301 işçiyi işten attı.

Evrensel'i Takip Et