Atalay kararı ne gösteriyor?
Demokratik haklar için ses yükseldikçe, saldırılara karşı birbirimizi koruyacak mekanizmalar ne kadar genişse, hukuk normlarının da o kadar korunduğunu görüyoruz.
![Atalay kararı ne gösteriyor?](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/179231.jpg)
Themis heykeli | Fotoğraf: Tingey Injury Law Firm/Unsplash
Ferhat
Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Bu ülkede hukuk okumak gereksiz mi? Son zamanlarda benim ve benim gibi hukuk öğrencilerinin aklındaki tek soru bu. Çünkü fakültede bize öğretilen hukuk normlarının pratikte bir karşılığının kalmadığını görüyoruz. Bize daha 1. sınıfta ilk öğretilen ilkelerden biri olan “Anayasa herkes için bağlayıcıdır” ilkesini bizzat üst yargı kurumlarından biri olan Yargıtay ihlal edebiliyor mesela. Ya da kasten planlayarak adam öldürmüş biri iyi halden tahliye edilebiliyor. Peki Türkiye nasıl bu hale geldi? Önce onu sormamız lazım.
Uzun zamandır sadece yargıya yönelik değil, demokratik haklara da yönelik, açık bir saldırı sürüyor. Halkın kendini ifade etme, tepkisini gösterme, kazanım sağlama gibi eylemleri yasal olarak yok sayılmak isteniyor. Yasal olarak buna olanak tanıyan bütün imkanlar kısıtlanıyor.
Halkın demokratik hakları için güçlü direnç göstermemesi ve demokratik kitle örgütlerinin bu mücadeleyi tabana yayamaması da iktidara hız kazandırıyor. KHK’ler ile Anayasa’nın bağlayıcılığının ortadan kaldırılması, Erdoğan’ın seçimde tekrar aday olabilmesi için Anayasa’nın yok sayılması, mecliste Anayasa’ya aykırı olmasına rağmen çok eşli milletvekili gibi örneklerin ortaya çıkması, halkın tümden yok sayacak politikalara da zemin hazırlıyor.
Bugün de Can Atalay tutsak çünkü siyasallaşmış yargı, iktidar sahipleri ne isterse onu yapıyor. Anayasa’yı gözümüze sokarcasına ihlal ediyor. Hemen akabinde Ogün Samast serbest bırakıldı ve siyasallaşmış yargı bize dedi ki: “Kanunların, Anayasa’nın hiçbir önemi yok. İstersem halkın seçtiği milletvekilini tutsak eder, bir katili serbest bırakırım.” Tam burada düşünmemiz gereken konulardan biri de Anayasa’nın, kanunların sadece ihlali değil; Erdoğan iktidarının, rant ve kara para ile kendi sermayesine ve yandaşlarına servet sağlayacak bir düzeni tesis etmesidir. Bütün devlet olanaklarının, yargının, yasamanın, meclisin tek elde birikmesi de buraya hizmet etmektedir.
HUKUK BİZİM İÇİN NASIL İŞLEYECEK?
Bu düzen Ogün Samast’ı tabii ki serbest bırakır çünkü Ogün Samast, Türkiye halklarının birliği karşısında bir sembol. Yine aynı şekilde Can Atalay’ı serbest bırakmayacaklar çünkü o da düzenlerine karşı en büyük tehditlerden biri olan Gezi Direnişi’ni temsil ediyor. Can Atalay suç işlediği için değil, bu talan düzenine karşı çıktığı için esir alınmıştır. Bugün biz gençler başta olmak üzere eşit, özgür, adil bir toplum arayışı içinde olan herkes bu vahşi düzene karşı durmalıdır. Çözümü de bu perspektifte aramamız gerekiyor. Devlet erkanı veya benzer muhalefet güçleri, hukukçuların bu meseleyi “Yanlış varsa yaması nerede?” şeklinde ele alması gerektiğini iddia ediyor. Ancak demokratik hakları koruyacak mekanizmalar ne kadar gelişmişse hukuk normlarının da o kadar korunduğunu görüyoruz. Çünkü sorun herhangi bir yasa maddesinin ihlali değil. İktidarın, bir grup azınlık dışında, halkın nefes alacak bütün olanak ve imkanlarının üzerine basarak, hiçbir engelle karşılaşmadan top koşturma hevesi, ancak demokratik ülke mücadelesini ısrarlı bir şekilde yürütmenin sonuçlarıyla geriletilebilir. Başta Hukuk Fakültesi öğrencileri olmak üzere gençliğin de gelecek mücadelesinin en önemli yapı taşlarından bir tanesi de budur.
Evrensel'i Takip Et